Atatürk ve Çevre Bilinci

Atatürk ve Çevre Bilinci

Hiç kuşku yok ki Cumhuriyet, milletçe sahip olduğumuz en kıymetli hazinedir ve bugünlerde bu hazineye yüz yıldır sahip olmanın gururunu yaşıyoruz. Cumhuriyet ile beraber bir yandan insanlık tarihinin belki de en büyük bağımsızlık mücadelesini vermiş olan milletimiz kendi egemenlik haklarını kayıtsız şartsız üzerine almış, bir yandan da (Ⅲ. Selim’in icraatlarını başlangıç kabul edersek) yaklaşık 250 yıllık batılılaşma mücadelemizin bu önemli kırılma noktasında tüm dünyaya çağdaş dünya düzeninin neresinde yer almak istediğini deklare etmiştir.

Bu bağlamda değerlendirildiğinde Cumhuriyet, ne bir başlangıç ne de bir sonuçtur. 29 Ekim 1923 tarihinde attığımız bu dev adım; bizlere sürekli ilerleme, zamanın ruhuna ve çağdaş dünya normlarına haiz olma sorumluluğu da yüklemiştir. Bunu şüphesiz en iyi bilenlerden biri olan Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından sonra da gerçekleşmesine liderlik ettiği inkılaplarla yurdumuzun muasır medeniyetler arasında yer alması ülküsüne hizmet etmiştir. 

Çağdaş bir toplum olmanın önemli gerek şartlarından birinin çevre bilincine sahip olmak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hem bireysel hem toplumsal bağlamda sürdürülebilir insan hayatı için tabiatın ve tabiatla iç içe yaşamın sürdürülebilirliğinin önemini biliyoruz. Mustafa Kemal Atatürk de bu doğrultuda Cumhuriyet’in ve modern toplumumuzun bir vitrini olmasını arzuladığı başkent Ankara’yı ve yurdun dört bir yanını yeniden var ederken çevre bilincini bir ilke olarak benimsemiştir.

Atatürk ve Çevre Bilinci
Fotoğraf: Atatürk Afet İnan ile beraber Gazi Orman Çiftliği’ni denetlerken, 10 Temmuz 1929

Bugün çok daha farklı bir görünüme sahip olan Ankara için o günlerde doğa ile bütüncül sürdürülebilir bir kent hayatı öngörülmüştür. İmar planlarında bizzat Atatürk’ün talimatıyla merkezde yer alan evlerin tek katlı ve bahçeli, çevre yerleşkelerin ise dört katı geçmeyecek şekilde inşa edilmesi kararlaştırılmıştır. Bugün yolu hiç Ankara’ya düşmeyenlerin bile ismine aşina olduğu Gençlik Parkı, Güvenpark ve Zafer Park o günlerde modern bir toplumun ferdi olan insanın sosyal hayatını da doğa ile bütüncül kılabilmesi fikrine dayandırılarak yapılmıştır.

Bu noktada Atatürk Orman Çiftliği’ne ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Yaklaşık 33 bin dekarlık bir araziye yayılan bu çiftlik, Atatürk’ün bireysel çabaları ile kurulmuştur. Atatürk Orman Çiftliği ile beraber o günün bilimsel gerçeklerine uygun bir şekilde modern ziraat, hayvancılık ve ormancılık faaliyetlerinin yürütülmesi amaçlanmış ve bu şekilde Türk çiftçisine yeni ufuklar açılması arzu edilmiştir. Orman Çiftliği arazisinin seçiminde yaşanmış bir olayı da burada paylaşmak istiyorum. Anlatılana göre Atatürk dönemin Tarım Bakanı Tahsin Coşkan’ı bugünkü çiftlik arazisinin bir yerine götürerek hayalinden bahseder. Bakan, arazinin olumsuz şartlarını ile sürerek olumsuz görüş bildirir. Bunun üzerine Atatürk uzmanlar tarafından bir rapor hazırlanmasını ister. Fakat ne yazık ki hazırlanan rapor da böyle bir çiftliğin imkansızlığını belirtiyordur. Tüm bunlara karşın Atatürk, raporun altına kararlılığını dile getiren bir ifadeyi not düşmüştür;

‘’Burası vatan toprağıdır ve kaderine terk edilemez.’’

Atatürk ve Çevre Bilinci
Fotoğraf: Atatürk Yalova’da ağaç kesilmesin diye taşınan meşhur Yürüyen Köşk’ün çalışmalarını takip ederken, Ağustos 1930

Bugün çevre tahribatı ve doğa sömürüsü ile yalnızca bireysel safhada mücadele edilemeyeceğini, bu konuda evrensel ilkelere uygun hukuki düzenlemelerin ve devlet politikalarının geliştirilmesinin ne kadar hayati olduğunu biliyoruz. Mustafa Kemal Atatürk de bu amaçla çevrenin anayasal güvence altına alınmasına önayak olmuştur. Henüz Cumhuriyet ilan edilmemişken ve hatta çok daha önemlisi henüz Anadolu düşman işgalinden bile kurtulmamışken Atatürk, 1 Mart 1922 tarihli meclis konuşmasında ‘’(…) gerek tarım, gerek memleketin varlık ve genel sağlık konularında önemi kesin olan ormanlarımızı modern ve bilimsel yöntemlerle iyi duruma getirmek, genişletmek ve en yüksek faydayı sağlamak da önemli kurallarımızdan biridir.’’ ifadelerini kullanmıştır.

Atatürk’ün bahsettiği bu kurallar, yürürlükte olan anayasamızın 56. maddesinde geçen “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.’’ ifadeleriyle teminat altına alınmıştır.

Bağımsızlık mücadelesini vererek hürriyetine kavuşmuş Türk milletinin zaferlerini taçlandırmak için çağdaş bir toplum ve ülke inşa etmek ülküsüne önderlik eden ve ömrünü, yurdumuzun çevre bilinci de dahil olmak üzere bütün çağdaş toplum dinamikleriyle yükselmesi ilkesine vakfeden Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarına minnetle; Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…

Kapak Fotoğrafı: Atatürk Gazi Orman Çiftliği’nde