Işık kirliliği kavramını hiç duymuş muydunuz? Aslında büyük veya küçük fark etmez, şehirde yaşayan herkes, ışık kirliliği ile karşı karşıya kalmıştır. Mesela bazı binalar, sırf görsel olarak etkileyici gözükmek adına dış cephesini sürekli yanan ışıklarla kaplıyor. Ya da şehrin biraz daha uç köşelerindeki yollar sık kullanılmamasına rağmen sensörlü aydınlatma yerine devamlı olarak aydınlatılıyor. Bazen de bizler, gereksiz ışıkları kapatmayarak bu kirliliğe katkıda bulunuyoruz. Hal böyleyken de ışık kirliliği kaçınılmaz bir hale geliyor.
Maalesef bu kirliliğin çevreye birçok olumsuz etkisi var ve bu durumdan en fazla etkilenenler ise hayvan dostlarımız. Bağlantılı olarak yeni sonuçlanan araştırmalara göre, şehir yaşamındaki kuş ölümlerinin önemli bir kısmı, bizzat bu ışık kirliliği yüzünden ortaya çıkıyor.
25 Yıllık Araştırmanın Sonuçları Korkutucu
Fotoğraf: Michigan Üniversitesi
Bundan tam 25 yıl önce kuş bilimci David Willard, Şikago’da yeni yapılan bir binanın çevresinde birçok ölü kuş olduğunu fark etti. Bu durumun nedenlerini keşfetmek isteyen bilim insanı, o günden sonra neredeyse her sabah o binayı ziyaret etti. İlk başta bu ölümleri binanın görüntü yansıtan camlarına yordu. Fakat 1999’da binanın ışıklandırma planında bir değişiklik yaşandı. Önceden 24 saat boyunca açık olan ışıklar, artık düzenli aralıklarla kapatılmaya başladı. Bundan hemen sonra Willard, bazı dönemlerde kuş ölümlerinde ciddi bir azalma olurken bazı zamanlarda da ölümlerin aynı şekilde devam ettiğini not etti. Ancak kuş bilimci, maalesef araştırmayı sürdürecek fırsatı bulamadan hayatını kaybetti.
Tam 20 yıl sonra Benjamin van Doren isimli bir araştırmacı, Willard’ın araştırmasını devam ettirerek soruna tam anlamıyla bir çözüm getirdi. Benjamin van Doren, periyodik olarak artıp azalan kuş ölümleri hem ışıklandırmayla, hem de kuşların göç zamanıyla alakalı olduğu sonucuna vardı. Kuşlar, evrimsel süreçte belki de asırlardır aynı göç rotasını izlemeye alışkın. Bu canlılar, daha önceden karanlıkla kaplı alanları bildikleri için rotalarına bu bölgeleri dahil etmeden ilerliyorlardı. Ancak ışıklandırmayla birlikte kuşlar, bu tür alanlara çekilip rotalarından sapıyorlar ve kendilerini hiç bilmedikleri bir atmosferin içinde buluyorlar. Sonra da bu rotalardaki devasa binalara çarpıp hayatlarını kaybediyorlar.
Hal böyleyken de kuş dostu bir düzene duyduğumuz ihtiyaç, kendini iyiden iyiye belli ediyor.
Kuş Dostu Bir Işıklandırma Düzenini Nasıl Sağlarız?
Fotoğraf: Yura Forrat
Bu veriler, Türkiye için de geçerli çünkü araştırma genellenebilir araştırma yöntemleriyle yürütülüyor. Bu bağlamda yalnızca İstanbul’daki Belgrad Ormanı’nı baz aldığımızda, bu ormanın güzergahını yılda 800.000 göçmen kuş ziyaret ediyor. Kuşlar, ormanda biraz dinlendikten sonra da rotalarına doğru devam ediyorlar. Bu 800.000 kuşun İstanbul’daki ışık kirliliği yüzünden hayatını kaybetmemesini istiyorsak alabileceğimiz bazı önlemler var.
Bunlardan ilki, göç zamanında ışıklandırmayı kısmak. Mesela bu çözümü uygular, yani ışıkları yarıya indirirsek:
- Kuş ölümlerini %60 oranında azaltabiliriz.
- Kuşların binalara çarpma ihtimalini ilkbaharda 11 kat, sonbaharda da 6 kat daha düşük bir noktaya taşıyabiliriz.
Buna ek olarak binaları kuşlar için güvenli camlarla kaplamak da ölümleri büyük ölçüde azaltabilir. Bu camlar, kuşların dikkatini daha uzak bir noktadan itibaren çekerek cama karşı önlem almalarını sağlayabiliyor. Bunun için de kuşların görüşlerinde büyük rol oynayan ultraviyole ışığı yansıtan bir kaplama kullanılıyor.
Son olarak kuşların göç zamanları konusunda bilinçlenerek de kuş dostu bir düzen sağlayabiliriz. Mesela Philadelphia yerel meclisi, hem kuşların göç zamanları hakkında bir eğitim programı için hem de bu zamanlarda gökdelenlerin ve binaların ışıklarının kapatılması için bir yasa çıkardı.
Eğer bu yasa gibi bir yasayı biz de meclisten geçirirsek bir yandan gezegenimiz için ışık kirliliğini azaltır, bir yandan da milyonlarca kuşun hayatını kurtarmak için önemli bir adım atabiliriz. Umarız ki siyasiler, bir gün bu konu mecliste gündeme gelebilecek kadar çevre sorunlarına önem vermeye en kısa sürede başlarlar…
Kapak Fotoğrafı: Mike Kononov