Humanizmin Dijital Dili: Benküre / Planet I

Humanizmin Dijital Dili: Benküre / Planet I

Galeri Siyah Beyaz’ın temsil ettiği Heykeltıraş Hande Şekerciler ve yeni medya sanatçısı Arda Yalkın’dan oluşan sanatçı ikilisi ha:ar’ın disiplinler arası çalışmalarından oluşan,  Odeabank ana sponsorluğunda, O’art tarafından düzenlenen Benküre / Planet I” başlıklı sergi, 27 Ekim – 4 Kasım 2022 tarihleri arasında Zülfaris, Karaköyde gezilebilir.

Humanizmin Dijital Dili: Benküre / Planet I
Hande Şekerciler ve Arda Yalkın

Üstelik bu sergiyi gezmek için sanatsever olmanız da gerekmiyor. Sadece İstanbul’un göz alıcı geçmişinin ve tarihinin izlerini taşıyan ve normalde ziyarete kapalı olan Zülfaris Sinagoğu’nu görmek için bile ziyaret edilmeye değer…

Mekanın tarihi derinliği ile ha:ar’ın sergilediği işlerin futuristik yapısı, gözün her kıpırdamasında algınızın ince tellerini titretecek bir estetik zenginliğe sahip.

Humanizmin Dijital Dili: Benküre / Planet I

 

Sergide ha:ar’ın daha önce Ankara, Venedik, Milano ve son olarak Londra’da sergilenen İmkansız Heykeller serisinden son işlerinin yanı sıra en son hayata geçirdikleri performatif heykelleri, Mindflow isimli bir müzik parçası olarak da görülebilecek. Sergide, 11 kanallı bir video-ses enstelasyonu ve Refraction adını verdikleri yapay zeka kullanarak ürettikleri vitray serisinden parçalar yer alıyor.

İşler her ne kadar yeni medya ve dijital alt yapılı olsa da duygu oldukça ön planda, insan varlığı hatta sıcaklığı işlerde izleyiciyi içine çekiyor. Hande Şekerciler ve Arda Yalkın’ın bunu başarmalarını sağlayan alametfarikaları ise geleneksel sanat tekniklerini yeni medya ile harmanlamaları…

Humanizmin Dijital Dili: Benküre / Planet I

 

Hande Şekerciler’in son solo çalışması olan, mermer ve bronz heykellerden oluşan saudade” serisi, duygunun en yoğun hissedildiği işler arasında. 

Geleneksel heykeli çağdaş insanın perspektifinden yeniden yorumladığı heykeller, ismini Portekizcede bir daha kavuşulamayacağı bilinen, çok sevilen, önemsenen ve özlenen kişi ya da olaylara duyulan özlem anlamına gelen saudade” kelimesinden alıyor. 

Mindlfow’da ise müziği yapan sanatçıların varlığını ekranlar vasıtasıyla hissetmek mümkün. Müzik çalarken ekrana yansıyan görüntüler, müzik sustuğu anda yok oluyor ve kapkara bir ekranla karşı karşıya kalıyorsunuz.

Enstrüman seçimi ve üretim yöntemi düşünüldüğünde Yeni Müzik” olarak kategorize edilebilecek olan Mindflow, dinleyiciye en iyi ses deneyimini sağlayabilmek için Dolby Atmos Studio’larında Spatial Audio olarak mikslenecek ve Apple Müzik’te yayınlanacak. Bu sayede Spatial Audio uyumlu kulaklıklarla dinlediğinde eserin içinde geziyormuş gibi bir ses deneyimi yaşatmak hedeflenmiş.

Humanizmin Dijital Dili: Benküre / Planet I
Fotoğraf: Derin Ayyıldız

ha:ar ile Hande Şekercilerin disiplinler arası diyaloğun önemine vurgu yapan çalışmalarından oluşan Benküre”; mermer, cam, metal gibi geleneksel malzemeleri ışık, ses, ekran, bilgisayar yazılımları, yapay zekâ gibi teknolojik araçlarla birleştiriyor. 

Tüm bu malzemeler yapay zeka ve insan elinin maharetini bir araya getiriyor. Yapay zekanın insansız ve duygusuz bir sanat dünyasının habercisi olması konusu çok tartışılıyor ama hayatın hızına günlük uğraşlarda dahi yetişemediğimiz bir dünyada bu denli emek ve zaman isteyen işlerin de aylara süren hazırlık süreci ne kadar gerçekçi?

İşte tam bu noktada geleneksel sanat ile yeni medyanın buluşmasının kalbine en değerli unsur olan fikir geliyor. Çağdaş sanatın en büyük tartışma konusu olan fikir, zanaat ve teknoloji, bu sergide çok güçlü bir üçlü olarak karşımıza çıkıyor.

En başta dediğim gibi sadece gözünüz, gönlünüz açılsın, ruhunuz renklensin diye gezin bu sergiyi… Orta Çağ geleneği olan vitrayın salt bir mekâna ait olmaktan çıkıp mekândan bağımsız, kendi ışığını taşıyan bir yapıta dönüştüğünü görmek ve bu haliyle de mekan ile ne kadar güzel bir iletişim ve uyum içinde olduğunu denemek bile çok özel bir deneyim… 

Humanizmin Dijital Dili: Benküre / Planet I
Fotoğraf: Derin Ayyıldız

Odağına her daim insan”ı alan işlere imza atan ha:ar’ın işlerini uzun zamandır izliyorum. Bu sergide geçmiş ve geleceğin, anda el ele tutuştuğu, empatinin gözle görülür, kulakla duyulur hale geldiği, uzlaşma ve anlaşmaya yönelik hümanist yaklaşımlar, son derece estetik ve pozitif bir dille anlatılmış.

“Sanat nedir?”, “Çağdaş sanat nedir?” sorularının üzerinden kestirme yoldan anlaşılmazı işaret eden tartışmaların çözülme noktasına gelmesi, bu tarz üretim ve ifadelerle mümkün olabilir görüşündeyim. Sergi, en azından bu tartışmaların daha ılımlı bir tona geçmesinde akıl açıcı bir deneyim sunuyor.