Güncelleme Tarihi: 31 Ocak 2021
Bir süredir neredeyse Koronavirüs ile yatıp Koronavirüs ile kalkıyoruz. Beşeri hekimler ve yardımcı sağlık personeli yaşamları pahasına hayat kurtarmaya çalışırken bizler de korunmak için evde kalarak kendi önlemlerimizi alıyoruz.
Evcil hayvanımızdan bize hastalık bulaşır mı?
Şimdilerde herkes panik halindeyken, ekranlardan ilgili ilgisiz herkesin fikir beyan ederek kafaları karıştırdığı ortamda yararlı olabilmek için çırpınan bir meslek grubuyuz biz veteriner hekimler. Bu kapsamda hepimizin aklındaki yegane soru ‘’Evcil hayvanımızdan bize hastalık bulaşır mı?’’
Her ırkın kendi Koronavirüs hastalığı mevcuttur!
Bu konuyu daha iyi anlayabilmek adına bu virüslerden kısaca bahsedelim.
Koronavirüsler RNA’lı virüs ailesine dahil olan bir virüs çeşididir. İsmini dış kılıfında bulunan taç yapısından almaktadır. Her ırkın kendi Koronavirüs hastalığı mevcuttur (Kedi-Köpek-Kuş-İnek-Deve). Biz veteriner hekimler olarak zaten yıllardan beri bu hastalıkla mücadele etmekteyiz. Çok duyulan iki terim konusuna da açıklama getirecek olursak, şuan ki salgına sebep olan hastalığın ismi Covid-19, bu hastalığı oluşturan da Sars-Cov-2 virüsüdür.
Genel olarak zoonotik (hayvandan insana bulaşma) özellikli yapıda olmayan bu virüs nadir durumlarda insanlarda da enfeksiyon başlatabilmektedir. Sars’ın misk kedisinden insana, Mers’in develerden insana bulaştığı örneklerinde olduğu gibi…
Şuan içinde bulunduğumuz pandemi günlerinde hastalığın hangi hayvandan kaynaklandığı tam olarak bilinmemektedir. Tahminler vardır ama daha kesinleşen bir kaynak henüz tespit edilememiştir. Bilim dünyasının şuan kesin olarak söyleyebildiği bu Koronavirüs türünün insandan insana çok bulaşıcı özellikte olduğudur.
Şimdi gelelim virüsün nasıl insandan insana bulaştığına. Artık hepimizin ezberlediği direkt ve indirekt yollarla virüs bulaşabilmektedir.
Direkt bulaşma;
Hasta insanlarla yakın temas ( 1-2 metreden daha yakın mesafede bulunmak) veya doğrudan el sıkışma sarılma gibi temaslar.
İndirekt bulaşma;
Eşyalar vasıtasıyla bulaşma anlamına gelmektedir.(Para, bardak, anahtar, havlu vs…)
Virüs genel olarak dayanıksız virüsler kategorisinde olduğu için kendi önlemlerimizi çok rahat bir şekilde alabilmekteyiz. (Sosyal mesafe, el hijyeni, dezenfektan kullanımı, maske…)
Peki bu durumda evcil hayvanlarımızı bu virüsten nasıl koruyabiliriz ve dostlarımızdan bize hastalık bulaşır mı?
Yapılan araştırmalarda dünya üzerinde bazı kedi, köpek ve kaplanlarda Sars-Cov-2 virüsü tespit edilmiştir. Fakat bu vakalardaki bulaşın insandan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Hayvanlarda herhangi bir semptom göstermemiş ve hayvanların virüsü bulaştırıcılığı konusunda da net bir bulgu bulunamamıştır.
Covid-19 hastası değilseniz, normal şartlarda yaptığınız gibi, evcil hayvanınızla yürüyüş beslenme oyun gibi rutin aktivitelerinize devam edebilirsiniz. Bu aktiviteler sırasında hijyen kurallarına uymaya devam etmelisiniz. Örneğin evcil hayvanınızla etkileşim öncesi ve sonrasında ellerinizi yıkamanız, evcil hayvanınızın rutin bakımlarının yapıldığından emin olmanız, evcil hayvanınızın mama ve su kaplarının, yatak ve oyuncaklarının düzenli olarak temizlemeniz şu dönem için ekstra önemlidir.
Genel bir uyarı olarak, virüs hakkında daha fazla bilgi edinilene kadar Covid-19 hastalarının hayvanlarla temasının sınırlandırılması önerilmektedir. Evinizde hastalığı taşımayan bir birey evcil hayvanınızın ihtiyaçlarını sağlamalıdır. Eğer hastaysanız hayvanınızın bakımında mutlaka maske takmalısınız. Bu süreçte dostlarımızla yiyeceklerimiz paylaşmak, öpmek sarılmak gibi davranışlarımızdan kaçınmalıyız. Onlarla olan herhangi bir temastan önce ve sonra ellerimizi yıkamalıyız.
Sorumlusu olduğunuz evcil hayvanın temel ihtiyaçlarına en az iki haftalık yetecek şekilde, yiyecek ve gerekli ilaçlarını içeren acil durum kiti hazırladığınıza emin olmalısınız. Genellikle bu gibi acil durum kitlerini, bir tahliye için neyin gerekli olabileceği konusunda planlayıp, olası ev karantinası ve izolasyon durumunda da kullanabilmeliyiz.
Mevcut bilgiler ışığında bulaşıcı hastalıklar uzmanları, çok sayıdaki uluslararası ve ulusal uzmanlar, ayrıca Dünya Hayvan Sağlık Kuruluşu evcil hayvanların insan ve diğer hayvanlara Covid-19’u bulaştırdığı yönünde şuana kadar bir kanıt bulunmamakta olduğu konusunda ortak görüşe sahiptirler.
Sokaklarda bulunan dostlarımıza da elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışalım.
Tüm bunları özetlemek gerekirse evlerimizdeki dostlarımız bizler için tehtid oluşturmamakla birlikte dostlarımızın bakım ve hijyen uygulamalarımıza düzenli olarak devam etmeliyiz. Ve unutmayalım dostlarımız bizlerin stresli olduğunu hissetmek konusunda oldukça yeteneklidirler. Bizler ne kadar iyi olursak onlara o kadar iyi bakarız. Kendimiz ve evcil hayvanımız için bu süreçte mümkün olduğu kadar evlerimizde kalalım, sosyal mesafemizi koruyalım ve sokaklarda bulunan dostlarımıza da elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışalım. Çünkü içinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte onların hepimize her zamankinden daha çok ihtiyacı var.
Veteriner Hekimi
Egemen KÜÇÜKAKÇA
Evde Hayvanlarla Hayat Nasıl?
Batya Kebudi, Ege Ayyıldız ve Esra Türker evdeki dostlarıyla Karantina deneyimlerini bizlerle paylaşıyor.
Bakın evde hayvanlarla hayat nasıl gidiyor?
Köpeğim Nikki ile artık daha kısa yürüyüşler yapıyoruz. Sanırım o da bir şeylerin değiştiğinin farkında. Sokaktan geldiğimizde Nikki’nin patilerini iyice steril ediyorum. Ayakkabı ya da galoş giydirmeyi denedim ama ne yazık ki bu konuda anlaşamadık. Nikki’yi korumak adına başka kişilerle temas etmesini engelliyorum. Sosyallik ve oyun şu anda gündemimizde değil.
Nikki de televizyon seyretmeyi çok sevdiğinden birlikte ailece televizyon izliyoruz. Güzel günlerde parkta mutlulukla koşacağı günleri umutla bekliyoruz.
Kaju ile 2016 yılında arabamın kaputuna girdiğinde tanıştık. O zamanlar daha yeni doğmuş el kadar minicik bir kediydi, alıp eve getirmiştim. O zamanlar Bilgi Üniversitesi’nde okurken 2015 ile 2018 seneleri arasında ‘’Barınakta Hayat Var Kulübü’’nün başkanlığını yapıyordum. Devamlı olarak ormanlara veya ihtiyaç sahibi barınaklara giderek bir başına bırakılmış hayvanları ziyaret edip onlara mama, kulübe ve tıbbi destek sağlıyorduk. Başkanlığı bırakmayı hiç istemiyordum ama artık mezun olacağım için devretmeliydim. Göktürk’te ‘’Göktürk Hayvan Severler Derneği’’yle ortak yaptığımız bir kulübe yapımı etkinliği sırasında Milka ile göz göze geldik. Gezi boyunca beraber oyun oynadık. Kulübe etkinliği bitişinde kararımı çoktan vermiştim. Ertesi gün barınağa tekrar giderek Milka’yı oradan çıkarttım ve o gün kulüp başkanlığımı gönül rahatlığıyla devrettim.
Bugün dünya Koronavirüs’le uğraşırken, insanlar evlerinden çıkmazken o barınaktaki ve ormandaki terkedilen köpeklerin durumlarını düşünmeden edemiyorum.
Bizim evde ise oldukça neşeli günler geçiriyoruz. Ailece beraber evdeyiz, Kaju da, Milka da kiminle nasıl oyun oynayacaklarını çok iyi biliyorlar. Milka’nın kedilerle ve diğer canlılarla iyi geçiniyor olmasının çok faydasını gördüm. Milka’yı sahiplenirken kafamdaki en büyük soru Kaju’yla anlaşıp anlaşamayacaklarıydı. Neyse ki sorunsuz anlaşıyorlar. Milka’yla her gün 2 bazen 3 defa yürüyüşe çıkıyoruz. Tuvaletini yaptıktan sonra 10’ar dakikalığına tasmasını çözüyorum sonra beraber koşuşturuyoruz. Kaju ise tam olarak evimizin maskotu durumunda. Devamlı birimize pusu kurup korkutmaya çalışıyor. Bazen yanımıza bazen kucağımıza kurularak bizimle film seyrediyor. Evimizde hem kedi hem köpek olduğu için yeterince mama stoğu bulunuyor ve bu stokları sokağımızdaki sokak hayvanlarıyla istisnasız her gün paylaşıyoruz. Onlar olmasaydı herhalde bu karantina hiç çekilmezdi. Karantina hepimiz için iyi bir fırsat olabilir. Sizlerde sokaklarınızdan sahipleneceğiniz bir sokak hayvanıyla mükemmel bir bağ kurabilir, hem onun, hem de kendi hayatınızı renklendirebilirsiniz. Üstelik evde evcil hayvanla büyüyen çocukların, diğer çocuklara oranla güçlü bağışıklığa sahip olduğu da kanıtlanmışken.
Tüm dünyanın içinde bulunduğu ve belki de ilk kez herkesin aynı anda tek yürek olmasını sağlayan bu durum ve bu biyolojik düşmanla mücadelemiz çok trajik.. Aklıma, dünyada tek insan Will Smith, bir köpek ve zombilerin olduğu film geliyor sonra diyorum ki 1 insan 1 köpek dünyayı kurtarabiliyor. Evde 4 ayaklılarla yaşayan herkes onların insanların mutluluk kaynağı olduğu görüşüne katılır diye düşünüyorum. Bu dönem ağırlıklı evdeyiz birlikte ama tabii ki belli ihtiyaçlar için sokağa çıkıyoruz. Öncelikle mahallemizden ayrılmıyoruz hep aynı yerlerde ağırlıklı çim olan bölgeleri tercih ediyoruz oraya tüküren olmadığı için malum insanımızın yere tükürmek gibi çok kötü bir alışkanlığı var! Eve döndüğümüzde, kapıdan girmeden ayaklar ve yüzleri sirkeli su ile siliniyor. Traş oldular ve haftada bir de banyo yapıyorlar. Sanırım bir tek sürekli ellerine kolonya dökmediğim kaldı :))) Ne olursa olsun onlardan ayrılmayı düşünemiyorum. İnşallah bu işin sonunda hiç birimiz sevdiklerimizden ayrılmayız.
Korona süreci başladığında herkesin aklına gelen soruların başında acaba hayvanlardan bulaşıyor mu? geliyordu. Şanslıyız ki Dünya Sağlık Örgütü virüsün hayvanlardan bulaşmadığını açıkladı ve özellikle hayvan sahibi olmayanlar rahatlamış oldu. Çünkü biz hayvan sahibi insanların bundan rahatsız olmayacağımızı biliyorum fakat aksi olsaydı bu duyguyu yaşamamış insanlar hayvanlara kötü davranışlar sergileyebilirdi. Öncelikle hem kedim Mimi hem de köpeğim Momo ile evde kaldığım süreçte daha çok ve kesintisiz vakit geçirmek bana çok iyi geldi. Ayrıca günde 2-3 kez Momo ile sokağımızda yaptığımız yürüyüş de bana çok iyi geliyor, temiz hava almış oluyorum. Virüs yayılmadan önce hemen aşı ve parazitlerini yenilediğim ve eve de bolca mama ve oyuncak depoladığım için bir süre rahatız gibi görünüyor. Tabi bu süreçte sokak hayvanlarını da unutmuyoruz; yemeklerin bir kısmını sokak hayvanlarına mutlaka ayırıyoruz. Bu konuda bilinçli bir sokağımız olduğu için şanslıyım hayvanları devamlı besliyoruz. Umarım en kısa zamanda hem onlar hem de biz minimum. zarar ile bu süreci atlatırız. Herkese sağlıklı günler diliyorum.