Korona sonrasında markaların yeni adaptasyon süreçlerini düşünürken yakın zamanda okuduğum Marie Kondo’nun kitabı aklıma geldi.
“Spark Joy”
Yaşadığımız hayatı sadeleştirme sanatı. Bunun içinde ilk önce evimizden başlamamız gerektiğinden bahsediyor.
Markalara bu göz ile baktığımızda bu adaptasyonu nasıl sağlayabilecekler diye düşünüyorum.
Bu günlerden uyandığımızda yeni dünyanın yeni marka kuralları olacak.
Satın alma alışkanlıklarımız mutlaka değişecek.
Çok dikkatli düşüneceğiz, önceliklerimizi belirleyeceğiz.
Hangileri kalbimizde haz vermiş, özel bir yer edinmiş, bize fayda sağlamış?
Bu günlerde inanmışız ve alışkanlıklarımızın önemli bir parçası olmuş?
Bu soruların cevabı olan markaların kazanacağına inanıyorum.
Markaların hikayesinde bizimle bütünleşen değerler fark yaratacak.
Bazı hazları geciktirmeyi öğreniyoruz.
Anlık hazların kölesi olmayacağımız yeni dünyada, eski düşünceler ile yeni düşünceler çatışacak.
Bu çatışmadan ise bizi yeni enerjiye doğru götürebilecek markalar kazançlı çıkacak.
Markaların kişisel yolculuklarını tanırken hikayelerini bizimlekilerle paralel şekilde oluşturan ve anlatanlar kazanacak.
Bu Dönemde Sınıfı Geçen Markalar ile Bütünleşeceğiz
Algoritmaları kullanan, teknolojiye yatırım yapan markaların şimdiden kazandığını görüyoruz.
Markalaşma sürecini tamamlamış kişiler ve şirketler, teknoloji üzerinden bağlarını devam ettirdiler.
Çıkan sonuç : “Nitelikli markalar” bayrağı eline aldı ve kazandı .
Evde kal, ben senin yanında olmaya devam ederim mesajını verebilmeyi başardı.
Önerdi, paylaştı, imkanlarını açtı.
En önemlisi insani değerleri önemsediğini gösterenler ve şeffaf duranlar, yol arkadaşımız oldu.
Anı yakalamayan müşterisini elinden kaçıracak
Lüks markalara baktığımızda böyle zor zamanlardan sonra, anı yakalamayı başaran, ana değer katanların büyük ara öne geçtiklerini göreceğiz.
Doğa ile bütünleşen, fütüristik yaklaşan, ruhumuzla ve bedenimizin sağlığı ile ilgilenen deneyimlerle bizi yakalayan markaların yeri başka.
Marka Check List’i
Yeni dönemde marka seçimlerim için bir “check-list” yaptım.
Gezegene ve topluma bir faydası var mı?
Terapi gücü var mı? İyi hissetmemi sağlıyor mu?
Otantik mi?
Deneyimsel mi?
Hikayesi kalbime iyi geliyor mu?
Sunduğu servisler beni mutlu ediyor mu?
Benim alışkanlıklarım ile bütünleşiyor mu?
Benim o markaya olan ilgi mi anlamış mı? Bana ulaşmış mı?
O zaman herkesi bir kağıt kalem alarak eski günlerdeki gibi yazmaya davet ediyorum .
Listelerinizi bekliyorum.
Ben de benimkileri paylaşacağım.
Başak Pelister