Bu Sanat İşi Bizi Bozar (!)

Bu Sanat İşi Bizi Bozar (!)

Güncelleme Tarihi: 14 Temmuz 2023

Artİstanbul Feshane, 22 Haziran gününde şehrin kamusal alandaki en büyük kültür sanat mekanı olarak açıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ayakta alkışlanılası bu marifeti, sekiz bin metrekarelik bir alanda geniş sosyal imkanları ile vatandaşlara hizmet verecek. Fakat neredeyse açıldığı günden bu yana kültür-sanat faaliyetlerinden ziyade birtakım ‘’İstemezükçüler’’ ile gündeme geliyor.

Artİstanbul Feshane açılırken pek çok başka etkinliğin yanı sıra bir de sergi organize edildi. 400’ü aşkın eserin seyirciye sunulduğu Ortadan Başlamak başlıklı bu sergide 19 küratör ve 300 sanatçı yer alıyor. Sergi ile muhatap olan ve kamusal alanda karşılaşılan sanatın insan ruhuna yaşattığı deneyimden bihaber olan bazı insanlar, ‘’Bu sanat işi bizi bozar!’’ demiş olacaklar ki tabiri caizse güneşi balçıkla sıvamaya çalışıyorlar.

Her şey açılıştan üç gün sonra 25 Haziran gününde bir gazetecinin sergide çektiği görüntüleri sosyal medyada paylaşması ile başladı. Gazeteci sergiyi LGBTQ+, satanizm ve sosyalizm propagandası yapıldığı izlenimine kapılarak eleştiriyor. Daha fazla platform vermemek adına gazetecinin fikirlerine değinmeyeceğim. Lütfen bunun bir kabalık olduğunu düşünmeyin… Öyle ki zatıalleri de küresel bir terör örgütü olarak gördüğü LGBTQ+ bireylerden ‘’dört harfliler’’ olarak bahsediyor.

Evet… Lord Voldemort’a ‘’ismi lazım değil’’, cinlere ‘’üç harfli’’ der gibi…

Sosyal medyaya yüklenen ve ertesi gün de pek çok hesap tarafından paylaşılan bu videonun altına takdir edersiniz ki yüzlerce yorum bırakılıyor; ‘’Kimse gidip kaldıramamış mı onları? Sprey boyayla halledememişler mi?’’, ‘’Azdıkça azıyorlar.’’, ‘’Bu sergideki her şey yakılıp yok edilmeli.’’ ve daha nicesi…

’’Her şeyi yakın !’’ mı? Bu nidayı bir yerlerden hatırlıyor gibiyim…

Bu Sanat İşi Bizi Bozar (!)
Fotoğraf: Ekrem İmamoğlu Artİstanbul Feshane’de

Bir gün sonra 27 Haziran’da ise serginin önünde ‘’Müslüman Türk milletine hakaret edildiği’’ gerekçesiyle küçük bir grup toplanıyor. Sloganlar atan ve Ekrem İmamoğlu’nu istifaya davet eden grup bir süre sonra dağılıyor. Bana sorulursa bazı taşkınlıkları dışarıda bırakacak olursak buraya kadar insanlar protesto etme hürriyetlerini kullanmışlar. Ne de olsa bir insan pek tabii çağdaşlığa, sanata ve medeniyete karşı olabilir… Fakat ne yazık ki olaylar burada son bulmuyor.

4 Temmuz günü sanatçı Gönül Nuhoğlu’nun seçkide bulunan No man’s land (Sahipsiz Toprak) başlıklı işindeki keçi heykelleri tahrip ediliyor. Yaşanan bu olayı ise sanatçı Nuhoğlu, Pınar Saraçoğlu’na verdiği röportajda şu sözlerle aktarıyor;

‘’Olay gerçekleştiği sırada orada değildim. Söylenenlere göre 16-17 yaşlarında bir çocuk yapmış. Herhalde bir şekilde çocuğun aklına girdiler. Çocuk önce birinci heykeli kırıyor ve korkuyor. İkincisini devirirken belli ki kırılmasından korkuyor ve yere bırakıyor.’’

Bir dipnot olarak Nuhoğlu’nun tespitine bakılacak olursa çocuğun haline üzülmemek elde değil. Öyle ki bir gence onu pek de içinden gelmeyen bir vandallığa sürükleyecek fikirlerden önce sanat sevgisinin aşılanamıyor oluşu toplum olarak üzerinde düşünülmesi gereken bir meseledir kanaatindeyim.

İşin en trajikomik yanı ise bu keçilerin satanizm ile uzaktan yakından bir bağının olmaması… Aslında bunun böyle olduğunu öğrenmek için pek de adetimiz olmadığı üzre ufak bir araştırma yapmak yeterli. Eser, sanatçının Milano’daki bir sergisinde gösterilmiş. 251060 başlıklı sergi ismini sınırların ölçüsünden alıyormuş. Burada da sınır tanımamalarından hareketle sanatçının aklına dağ keçileri gelmiş. Tüm mesele bundan ibaret…

Özetle Milano’da sınır tanımayan bu dağ keçilerinden birinin boynuzu, İstanbul’da satanist olduğu tespit edilerek kırılıyor. Zaten elin İtalyanı ne anlar! Bu gurur hepimizin…

Bu Sanat İşi Bizi Bozar (!)
Fotoğraf: Artİstanbul Feshane

9 Temmuz’a geldiğimizde ise serginin önünde yine bir grup toplanıyor. Sergideki eserlerin milli ve manevi değerlere hakaret içerdiğini iddia eden grup, ‘’sapkın’’ buldukları sergi hakkında basın açıklaması yapıyorlar. Daha sonra grup üyelerinden bazıları sergiyi basmaya çalışıyor ve fakat polis engeline takılıyorlar. Bu esnada Artİstanbul Feshane’yi gezerken Abdülmecid Efendi ile karşılaşabilirsiniz. Kendisi nü de çalışmış olan oldukça kıymetli bir ressamdır. Az kalsın unutuyordum! Kendisi aynı zamanda son İslam halifesidir…

Şahsi tarih okumalarımı göz önüne alarak kanaatimce Abdülmecid Efendi yaşasaydı; sergiyi gezer, sanatçılara tebriklerini iletir, lütfederlerse olumlu/olumsuz düşüncelerini bildirir ve sessizce uzaklaşırdı. Tabii Abdülmecid Efendi milli ve manevi değerlerden ne anlar (!) Bu gurur hepimizin….

10 Temmuz’da İBB Meclisi’nde de gündeme gelen ve tartışmalara sebep olan sergi, daha çok su götüreceğe benziyor… Tüm bu gelişmelerin yanı sıra sergiye olan ilgi oldukça büyük. Hatta sanatseverlerin bu ilgisi karşısında normal şartlarda 30 Ağustos’ta son bulacak olan sergi eylül sonuna kadar uzatıldı.

Bu Sanat İşi Bizi Bozar (!)
Fotoğraf: Wikipedia Commons

Peki her şey bir yana, sanat eserlerine saldırılmaz mı?

Saldırılmaz olur mu!?

Afganistan’daki Taliban rejiminin 2001 yılında ülkedeki tarihi ve dini öneme sahip Buda heykellerini yıktıklarını hatırlarsınız. Ya da bir dönem IŞİD’in kontrolüne geçen Palmira Antik Kenti’ndeki fecaati görmüşsünüzdür…

Gördüğünüz üzere sanat düşmanlığı yaparak da Taliban ve IŞİD gibi ileri medeniyetler inşa edebiliriz. Hem güzel memleketimiz Afganistan’dan, Suriye’den geri mi kalsın?

Kapak Fotoğrafı: Artİstanbul Feshane