Güncelleme Tarihi: 7 Ocak 2021
Türkiye’ de 2020 yılında şimdiye kadar 353 kadın öldürüldü. Bazıları şiddet uygulayan eşinden boşanmak istediği için, bazıları yemeğe tuz atmayı unuttuğu için, bazılarıysa sadece yolda yürüdüğü için… Bu kadınların katilleri ise mahkemede takım elbise giydiler, ‘Çok pişmanım!’ yalanının arkasına sığındılar ve ‘Erkeklik gururumla oynadı!’ cümlesiyle kendini haklı çıkardılar. Kadınlar, artık gece yolda yürüyemez, istediğini giyemez ve korkudan karşısındaki erkeğe korkusundan ‘HAYIR!’ diyemez oldular. Kadına yönelik şiddet hiçbir gerekçe arkasına sığınarak meşrulaştırılamaz.
Ülkemizde şiddete dair haberler artık kanıksanmış ve eğer çok vahşi değilse medyada kendine yer bile bulamaz hale gelmiş durumda. Kadına karşı şiddet meşrulaştırılamaz. Şiddetin hiçbir türlüsünün kabulü olmaz.
Üç Kız Kardeşin Hikayesi
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nün ardında da yine öldürülen üç kız kardeşin hikayesi yatıyor.
Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeş Patria, Minerva ve Maria Mirabel’in cansız bedenleri 25 Kasım 1960’ta bir uçurumun dibinde bulundu. Mirabel kardeşlerin öldürülmesinden sonra gazeteler, bu ölümlerin bir kaza sonucu meydana geldiğini yazdı fakat daha sonra Mirabel kardeşlerin tecavüz edilerek vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı. Bu üç kız kardeş diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü oldu.
Mirabel kardeşler, ülkelerinde siyasal özgürlük için ettikleri mücadelede Latin Amerika’daki diktatör Rafael Leonidas Trujillo’ya meydan okudular. Meydan okumaları sonucu diktatörlüğün zulmüne uğradılar. İlk önce hapsedildiler, işkence gördüler daha sonra da 25 Kasım günü tecavüze uğrayıp öldürüldüler.
1981 yılında Dominik’te, Latin Amerika Kadın kurultayında; 25 Kasım tarihi “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul edildi. Daha sonra 1985 yılında, Birleşmiş Milletler tarafından “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi İçin Uluslararası Mücadele” günü ilan edildi.
Şiddetin Bahanesi Yoktur!
Şiddete uğrayan bir kadın kendini yetersiz ve suçlu hissediyor. Ona susması ve şiddeti kabullenmesi öğretiliyor. “Erkektir yapar!” , “Her evlilikte olur böyle şeyler.” , “Sen de biraz huyuna git.” gibi sözler söyleniyor. Kadın, suçu kendisinde aramaya başlıyor. Kadına karşı şiddetin hiçbir bahanesi olamaz. Şiddetin suçlusu şiddet uygulayandır.
Her yıl ülkemiz de dahil olmak üzere bir sürü ülkede 25 Kasım’da kadınlar tarafından eylemler yapılıyor. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!
