Güncelleme Tarihi: 4 Şubat 2025
Türkiye’nin ilk profesyonel kadın seramik sanatçısı Füreya Koral, hüzünlü ve zorlu bir hayatı sanatıyla aşarak çağdaş seramiğin unutulmaz isimlerinden biri haline gelmeyi başarmış biri. 2 Haziran 1910 doğumlu Füreya Koral, sanat ve edebiyatta önemli isimler çıkarmış Şakir Paşa Ailesi fertlerinden de biri.
Üzerine ölü toprağı atılmış bir sanat dalını yeniden yükselten ve seramiği mimaride kullanan öncü isimlerden olan Füreya Koral, aynı zamanda Türkiye’nin ilk özel seramik atölyesini de açan kişi; kadın haklarına duyarlı bir sanatçı olarak sosyal projelerde yer alması oldukça mühim.
Özveriyle şekillenen özgün eserlere sahip Füreya’nın bir yandan zorlu bir yandan da oldukça renkli ve ilham verici olan hayat hikayesine gelin yakından bakalım…
Füreya Koral Kimdir?
Türkiye’nin ilk profesyonel kadın seramik sanatçısı olarak tanınan Füreya Koral, Şakir Paşa Ailesi içinde sanat, edebiyat, felsefe ve müziğin yoğun bir şekilde konuşulduğu bir ortamda yetişiyor.
Annesi Hakkiye Şakir Paşa’nın kızı, babası ise Mustafa Kemal Atatürk’ün sınıf arkadaşlarından ve önemli Türk ressamlarından bir olan İbrahim Çallı’nın öğrencilerinden Mehmet Emin Koral.
Ailedeki genetik sanatsal mirasın yansıması Füreya’nın teyzeleri Fahrünnisa Zeid ve Aliye Berger ile dayısı Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) gibi isimlerle oldukça belirgin. Füreya da genlerinin çağrısına kulak veriyor sanat yoluna baş koyuyor…
Sanat yolculuğuna müzikle adım atan Füreya, Aliye Berger’in aşkı Karl Berger’den özel keman dersleri alıyor. Atatürk’le tanışma şerefine nail olan sanatçı, ona keman çalıyor; bu deneyimden hayatının en unutulmaz anılarından biri olarak bahsediyor.
1940-44 yıllarında Vatan Gazetesi için çeviriler yapan, müzik eleştirileri kaleme alan Füreya için yakalandığı verem hastalığı hayatında önemli bir kırılma noktası oluyor ve sanat kanalı biraz değişiyor. Tedavi sürecinde hayatına hobi olarak giren seramik onun profesyonel işi haline geliyor; Füreya Koral bu alanda uluslararası çapta tanınan bir sanatçı oluyor.
25 Ağustos 1997’de İstanbul’da hayata veda eden Füreya Koral günümüzde Büyükada’da mezarının başındaki seramik bir eserle anılıyor. Sanatıyla Türk seramik sanatına öncülük eden bu güçlü karakter, estetik anlayışı ve sanat alanında açtığı kapılarla pek çok sanatçı için güçlü bir ilham kaynağı.
Füreya Koral Hayatı
Füreya Koral eğitim hayatına İstanbul’da Notre Dame de Sion Lisesi’nde başlıyor ve ardından İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde öğrenim görüyor. Zengin bir entelektüel birikim kazandığı bu yıllar, onun düşünsel altyapısını güçlendiriyor. Günümüzde eserlerine bakıldığında, erken yaşlardan itibaren ilgi duyduğu ve eğitimini aldığı felsefi yaklaşımın izlerini görmek mümkün.
İlk evliliğini Bursa’da bir çiftlik sahibiyle yapan Füreya, bu dönemde “Çalıkuşu” olarak öğretmenlik yapmayı planlamış olsa da bu evliliği kısa sürede sona eriyor. Ardından Kılıç Ali ile evlenerek Ankara’ya taşınıyor ve Ankara’daki yaşam Füreya için dönemin siyasetçileri ve sanatçıları ile tanışma fırsatı bulduğu bir zaman dilimi olarak hayatını dönüştürüyor.
1945 yılında verem teşhisi konulan Füreya Koral, tedavi için İsviçre’de bir sanatoryuma yerleşiyor. Vereme yakalanmasını “boşluktan, psikolojik sebeplerle” olduğunu dile getiren sanatçı, bu hastalık sürecini ruhsal bir uyanışın tetikleyicisi olarak görüyor…
Tedavisi sırasında oyalanarak bu süreci atlatabilsin diye teyzeleri Aliye Berger ve Fahrünnisa Zeid ona boya, kil gibi çeşitli malzemeler gönderiyor. Füreya başlangıçta bu malzemelere ilgi göstermese de günün birinde sanatoryum bahçesinde gördüğü rengarenk çiçekler ona Büyükada’daki bahçelerini hatırlatıyor ve ilham perileri hızla alanında uçuşuyor… Çiçekleri boyalarla resmeden Füreya Koral, ardından kil ile boyutlandırma yapıyor ve hayatında yeni bir dönemin de kapısını aralamış oluyor…
Amatör bir uğraş olarak başlayan seramik Füreya’nın hayatının merkezine yerleşiyor öyle ki Kılıç Ali ile olan 19 yıllık evliliği eşinin ondan seramiği bırakmasını istemesi üzerine sona eriyor. Füreya Koral, bu kararlılığı ve özgün eserleriyle sanat tarihinde kalıcı bir yer ediniyor.
Füreya Koral Sanat Yaklaşımı
“Şükretmek lazım. Geçirdiğim tüm ızdıraplara şükrediyorum. Onları geçirmeseydim, ben ben olmazdım”
Füreya Koral
Füreya Koral’ın sanat yaklaşımında çocukluk yıllarından itibaren şekillenen felsefi düşünceler ve aldığı felsefe eğitiminin izleri görülüyor. Cesaret, benlik ve yenilikçilik gibi kavramlar üzerine düşünen Füreya, bu sorgulamaları sanatına yansıtıyor; soyuttan gerçeküstüne uzanan eserlerinde Anadolu kültüründen yansımalara da ağırlık veriyor. Çocukluk yıllarında ziyaret ettiği Rüstem Paşa Camii ve Sultanahmet Camii’nin çinilerinden etkilenen sanatçı, bu zanaatın estetik derinliğini modern seramik sanatı ile birleştirmeyi başarıyor.
Füreya Koral sanatın müzelere hapsolmasına karşı biri. Ona göre sanat, yaşamın içinde olmalı; dokunduğumuz bir objede, yürürken karşımıza çıkan bir panoda… Bu sebeple 1970’lerde İstanbul Porselen’de çalışmaya başlayan sanatçı, seramiği işlevselliği olan bir sanat dalı haline getiriyor. Seramiği bir bezeme olmaktan çıkarak hayatın içine katıyor; tabak, fincan ve vazo gibi objeleri yeniden yorumlayıp gündelik hayatla sanatı buluşturuyor.
Sanat Eğitimi
Sanat alanındaki eğitimine Fransız seramikçi Georges Serré’nin desteğiyle Paris’te başlayan Füreya Koral, 1951’de Paris’te M.A.I Sanat Galerisi’nde ilk kişisel sergisini açıyor. Aynı yıl İstanbul’da Maya Sanat Galerisi’nde eserlerini sergileyerek hem Batı’da hem de Türkiye’de seramik sanatının öncü isimlerinden biri oluyor.
Paris’teki deneyimlerini Türkiye’ye taşıyan sanatçı, Türkiye’ye döndüğünde seramik fırınını da yanında getiriyor. Füreya’nın yenilikçi ruhu ve mizahi yaklaşımını burada dahi görüyoruz. Ülkeye sokmak istediği seramik fırınını, seramik o dönemde popüler bir sanat dalı olmadığı için polis memurlarına “ekmek fırını” olarak açıklıyor.
1954’te Elmadağ’da Şakir Paşa Apartmanı’nda kendisi için kurduğu otelde, bir zaman sonra genç sanatçıların bir araya geldiği bir merkez haline dönüşüyor. Ayda Arel, Candeğer Furtun, Mehmet Tüzüm Kızılcan gibi isimler bu atölyede Füreya’nın açtığı yolda ilham alan isimlerden.
1957 senesinde Rockefeller bursuyla Amerika’ya giden Füreya, ardından Meksika’ya geçerek Aztek ve Maya kültürünü inceliyor. Bu kültürlerde yaygın olan duvar resmi sanatı, Füreya’nın seramiği duvarlara taşınmasında ilham kaynağı. 1975 yılına dek büyük boyutlu seramik duvar panoları üreten sanatçı, seramik sanatını mimaride kullanan öncü isimlerden.
Sergiler ve Ödüller
Füreya Koral sanat kariyeri boyunca ulusal ve uluslararası birçok prestijli ödül kazanan, sergileriyle hem Türkiye’de hem de dünya çapında yankı uyandıran bir sanatçı.
- 1955’te Cannes Milletlerarası Sergisi’nde Gümüş Madalya,
- 1962’de Prag Milletlerarası Sergisi’nde Altın Madalya,
- 1967’de İstanbul Milletlerarası Seramik Sergisi’nde Gümüş Madalya kazanarak seramik sanatındaki ustalığını uluslararası platformda kanıtlıyor.
- Washington Smithsonian Enstitüsü’nden ödül alan Füreya, Vallauris Bienali’nde (Fransa) Onur Diploması ile onurlandırılıyor.
- Türkiye’de 1981 yılında Kültür Bakanlığı Özel Ödülü ve 1986’da Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü’ne layık görülüyor.
50’yi aşkın kişisel sergi açan Füreya, 1958’de Expo’58 Brüksel Dünya Fuarı’nda Türkiye Pavyonu için tasarladığı seramik kahve fincanlarıyla büyük beğeni topluyor. Füreya’nın sanat hayatının 40. yılında, 1992’de, Maçka Sanat Galerisi’nde “Füreya Koral’a Saygı Sergisi” düzenleniyor ve sergi kapsamında kırk farklı seramik sanatçısı Füreya için 40×40 cm boyutlarda panolar hazırlıyor. Aynı sergide Füreya’nın sevilen ikonik eserlerinden “Yürüyen İnsanlar” da sevenleriyle buluşuyor.
Füreya Koral’ın İkonik Eserleri
1980 yılında kurulan Seramikçiler Derneği’nin başkanlığını üstlenen Füreya Koral birçok ikonik esere sahip. Evler’den Mahalle serisine dönüşen bir grup seramikten, Atatürk Orman Çiftliği içindeki Marmara Oteli, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ziraat Bankası, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı veya Divan Oteli için ürettiği büyük ölçekli panellere kadar eserleri onun hayatından ve felsefi düşüncesinden izler taşıyor.
İstanbul Divan Oteli Panoları – 1969: 1960’larda Unkapanı’ndan Ankara’ya farklı şehirlerde birçok kamusal yapıya seramik duvar panoları üreten Füreya’nın en bilinen panolarından, 1969’da İstanbul Divan Oteli için hazırlamış olduğu duvar panosu. Kültürel motiflerin bir araya geldiği ve geleneksel çini sanatının çok daha ötesinde olan bu eser, Divan Oteli’nin sembolik bir parçası. İstanbul’un güncel yaşamını yansıtan hareket taşıyan bu panolar, Füreya’nın çini sanatını ve seramiği mimariye uyarladığı en önemli örneklerden.
Evler ve Mahalle – 1970’lerin sonu: Füreya, 1973’te Elmadağ’daki Arif Paşa Apartmanı’na taşınıyor ve odasının penceresinden gördüğü Surp Agop Sıra Evleri ona ilham oluyor. Pencereleri inceleyen sanatçı, bu pencerelerin ardında nasıl hayatlar olacağını hayal ediyor hep. Bunları zaman içinde küp biçimindeki seramik evlere dönüştüren Füreya, farklı renklerde ve dokularda oluşturuyor evleri. Bu evlerin her birini kompakt olarak ele alıp, içeride pencere önünde oturan birini, yandaki ağacı veya çatıya konmuş bir kuşu da şekillendiriyor. Evler bir zaman sonra “Mahalle” serisine dönüşüyor. Füreya Koral perspektifi ile İstanbul mahalle kültürü ve kentleşmeye dair gözlemler çağdaş bir bakış açısıyla seramik eserlere yansıyor.
Yürüyen İnsanlar – 1990: Füreya’nın en ikonik eserlerinden biri pişmiş toprak heykelciklerden oluşan Yürüyen İnsanlar. Gözleme önem veren sanatçı sokakta boş gözlerle bakan, yaşam amacı olmayan, duygusuz insanlar görünce bunu sanatına aktarıyor; beyinsiz, midesiz ve yüzlerinde gözleri olmayan insanlar üretiyor. Ferit Edgü’nün bu eseri görünce “karamsar” bulduğunu biliyoruz. Fakat Füreya Koral’dan gelen cevap çok net: Artık ben de karamsarım. Füreya artık yeni işler üretemediğini düşünerek, artık üretmemeye karar veriyor.
