Auschwitz in Kulleri Charlotte Delbo

Karantina Ruhuna Paralel 4 Kitap 1 Film

Güncelleme Tarihi: 7 Ocak 2021

Son birkaç haftadır evlerimize çekildik çekileli, evde, daha doğrusu 4 duvar arasında hayat var mıdır, yok mudur? Bunları konuşur olduk. Birçok insan evde vakit geçirmek için farklı aktiviteler araştırıyor, buluyor ya da yaratıyor. Evde birlikte yaşadığı insanlara ya da kendisine tahammül etmek için daha önce hiç yapmadığı şeyler deniyor. Uzun lafın kısası bu tünelin ucundaki ışık görülmeyen tutsaklık insanlarda çok farklı bir psikoloji yarattı.

Bu mecazi 4 duvara karşılık 4 kitap ve herkesin ortak tek 1 dileği olan özgürlüğe karşı 1 film önerim var.

Peki size özgürlüğün anahtarını vermemi ister misiniz?

Kitaplar.. Kitap okumak ya da güzel bir film izlemek benim için her zaman en müthiş seyahat şeklidir. Hem mekânda hem zamanda istediğiniz gibi seyahat edebilirsiniz. Kitap sizi yüzyıllarca geriye ya da ileriye götürürken, isterseniz tüpsüz denizin derinliklerine de dalarsınız, aya da çıkarsınız.

Satranç- Stefan Zweig

İlk kitap, Fransa’daki üniversite yıllarımda 8m2 yurt odamda hayatımın ilk yalnız yaşama deneyimi sırasında yalnızlığıma derman olan ve odamın metrekaresini kat be kat artıran Stefan Zweig’dan. Satranç. Kitap, karşısına çıkan herkesi yere deviren müthiş bir satranç oyuncusunun hikayesini anlatıyor. Kitapta ilerledikçe anlıyoruz ki, bu kadar iyi oynamasının sırrı merak edilen kişi, hayatında ilk defa satranç oynuyor.

Peki nasıl bu kadar iyi öğrenmiş satranç oynamayı?

İnsanın kendini oyalamada ne kadar usta bir yaratık olduğunu müthiş bir dille anlatıyor. Küçücük bir alanda hücre hapsinde kalan kahramanımız eline geçen bir satranç kitabı ve ekmek kırıntılarıyla yıllarca tek başına satranç oynar. Bu şekilde bir satranç ustası haline geldiğini kendi bile fark etmemiştir.

Müthiş bir yaratıcı zekâ olan Stefan Zweig’e bu dünya, yapılan kötülüklerden dolayı dar gelmiş ve karısıyla birlikte bu dünyadan kaçıp gitmişlerdir. Bu konuya dair yazılan bir kitap da bu konunun bonus önerisi olsun.

Auschwitz’in Külleri- Charlotte Delbo

Yalvarırım ..
Bir şeyler yapın. .
Bir dans öğrenin. .
Bir adım. .
Varlığınızı hak ettirecek ..
Derinizi ve tüylerinizi giyme hakkı verecek ..
Yürümeyi ve gülmeyi öğrenin.

Charlotte Delbo

Hayatının uzun bir kısmını Auschwitz toplama kampında geçiren tiyatro yazarı Charlotte Delbo, bu manasız vahşeti tiyatro sayesinde atlatabilmiş ve kamptan çıktıktan sonra bu kitabı yazmış. Biz manikür, pedikür derdindeyiz ya, kitapta o kadar sert bölümler var ki, insan bu düşüncelerinden utanır hale geliyor. Bir insanın kimliğinin, kadınlığın ve insanlığının bir bir elinden alındığı ve canıyla sınandığı bir ortamda ayakta kalabilenler varken, bizim şükretmeden bir saniye bile geçirmemiz gerekiyor.

Karafatmanın Sarayı- Daniel Koplowitz

70’li yıllarda üzerinde esrarla Türkiye sınırında yakalanan İngiliz Matematik Profesörü Daniel Koplowitz’in, 30 yıla yakın Türk ceza evlerinin 4 duvarı arasında geçen ‘’Kafka’’vari serüveni, duvarların sadece betondan taştan değil, cehaletten ve düşmanlıktan da olabileceğini anlatıyor. Bu duvarların arkasında Yılmaz Güney’den Bülent Ersoy’a kadar çok ilginç isimler de karşımıza çıkıyor.

Anne Frank’ın Hatıra Defteri

Biz 2 ay mı 3 ay mı evde kalacağımızın hesabını yaparken, haksız ve adaletsiz sebeplerden 2 yıl 4 duvar arasında geçen tutsaklığını, yazarak, merak ederek ve hayata umutla bakarak geçiriyor ve kendini şu sözlerle ifade ediyor:

“Öldükten sonra da yaşamak istiyorum. Onun için Tanrı’ya bana bu vergiyi bağışladığı, kendimi geliştirmek, yazıyla kendimi, içimdekileri anlatmak kolaylığını verdiği için dualar ediyorum. Elime kalemi alınca hiçbir şey gözümde değil, üzüntülerim siliniyor, cesaretim artıyor.
Ama bakalım gerçekten değerli bir şeyler yazabilecek miyim? Umudum var. Niye mi? Yazarken düşüncelerimi, düşlerimi, yaşadığım, istediğim şeyleri gözümün önünde canlandırabiliyorum.”

Kitabın Anne Frank Vakfı tarafından desteklenmiş olan, illüstre edilmiş versiyonunu okumadım. Kitap kitabı doğurdu bakın. İlk fırsatta okumak üzere not alıyorum.

Hayat Güzeldir

Çocuklara Korona’yı nasıl anlatsak bilemiyoruz? Evde çok mutsuz, spor dersine, piyano dersine gidemiyor diye üzülüyoruz ya… Bir de konsantrasyon kampında çocuğuyla birlikte, ölümle her an burun buruna yaşayan bir ailenin bunu çocuğuna hissettirmeden bir oyun gibi yansıtmak için harcadığı çabaya bir bakalım.
Bakalım ve görmeye çalışalım. Gördüğümüzü düşünelim, düşündüğümüzü anlamaya çalışalım. Gönül gözlerimi açalım ve her saniyemiz için şükredelim. Bu 4 duvardan ancak bu şekilde özgür çıkarız.

Bihter Ayyıldız