Şehir Isı Ada Etkisi: Gökdelenler ve İklim

Şehir Isı Ada Etkisi: Gökdelenler ve İklim

Dünyanın dört bir yanında büyük şehirlerde başınızı kaldırdığınızda mavi gökyüzünü değil, camlarından maviliği yansıtan gökdelenleri görürsünüz. Artan nüfusa ve iş yoğunluğuna çözüm olarak düşünülmüş bu yapılar, artık hayatın bir parçası haline geldi. Peki bunlar sadece masum yapılar mı yoksa gökdelenler ve iklim ilişkilendirilebilir mi?   

Gökdelenlerin yoğunluğuna önce yakın çevremize bakarak başlayalım. 2017 kasım ayı verilerine göre İstanbul’da en az 100 metre uzunluğunda tam 269 gökdelen bulunuyor. Gitgide artan nüfus ve plazalara olan ilgi ile geçtiğimiz yıllarda bu rakamın daha da yukarılara çıktığını kolayca söyleyebiliriz. Yaşadığımız yüzyılın bu ilgi gören yapıların günlük hayatımıza etkilerini zaten biliyoruz. Gelin gökdelen ya da plazaların iklime etkisini enine boyuna ele alalım.

Bitki örtüsünün yeterince korunamamış olmasıyla yeşilin yok edildiği alanlarda yapılan uzun binalar, asfalt yüzeyler ve bu binalarda yer alan boydan boya camlar, yansıtma kaynaklı ısı adalarının oluşmasına sebep oluyor. Dolayısıyla araştırmaların gösterdiği bir gerçekten bahsedelim. Aynı muhitteki yerleşim alanı ile ormanlık bölge arasındaki sıcaklık farkı 5 derecenin üzerine çıkabiliyor. Bu sizce de endişe verici değil mi?

İster insanoğlunun hırsı, ister metropolleşmenin gereği deyin, neden her ne olursa olsun gelinen noktanın faturası asla dünyamıza kesilmemeli. İklim krizinin daha da derinleştiren bu dikey kentleşme süreci, iklimdeki yıkıcı etkileri kadar insan sağlığı üzerinde de ciddi sonuçlar doğuruyor. Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırma Enstitüsünün (INSERM) verilerine göre ölüm vakalarında %10’lük bir artışa neden olan faktörün şehir ısı adalarının olduğunu görebiliyoruz. Yine INSERM’in açıklamasına göre 2003 yılında aşırı sıcaklar nedeniyle 70 binden fazla insan yaşamını yitirmişti. Lüksemburg’daki ölümler o yaz, %14.3 artmıştı. Aynı yıl aşırı sıcaklık kaynaklı ölüm oranları İspanya’da %13.7, İtalya’da %11.6, Fransa’da  %11.8 ve Belçika’da %3.6 olarak hesaplanmıştı.

O tarihten bu yana baş döndürücü bir imar planının hayata geçtiği de aşikar. Son yıllarda sayıları pervasızca artan plaza ve gökdelenlerin iklim hava sahasında kontrolsüzlüğe yol açması, küresel ısıtmayı dolaylı da olsa önemli ölçüde etkiliyor. 

Cam Giydirilen Yüksek Binalar Prestijli Ama Çevreci Değil

Şehir Isı Ada Etkisi: Gökdelenler ve İklim
Gökdelenler çevreci mi?

Fotoğraf: Viktor-Jakovlev

20. yüzyıl mimarisinin simgelerinden biri haline dönüşen cam giydirilen gökdelenler, her ne kadar manzaralı ve dekoratif bir avantaj sunsa da iklim ve çevre sağlığı için ideal bir uygulama değil. Bilindiği üzere yüzeyde kullanılan camlar, güneş ışığının bir kısmını dışarıya yansıttığından adeta bir mercek etkisi yapıyor. Bu konuda bir otorite kabul edilen World Meteorological Organization (WMO), cam giydirmeli yüksek binaların iklim yapısı için uygun olmadığını belirtiyor.

İklim değişikliği veya iklim krizi ile olan mücadeleyi zora sokan cam giydirmeli gökdelen ve yüksek binalar, New York Yeşil Konseyi’nin 2014’te yayımladığı rapora göre de ısınma ve soğutmada konularında doğru bir tercih değil. Verilere göre gökdelenler, enerji yönetimi alanında da büyük bir israfa ve zarara yol açıyor. Dolayısıyla ısıtma ve soğutma için kullanılan fazla enerji tüketimi de iklim değişikliğini sürekli tetikliyor.

Camlı Yapılar Neye Sebep Oluyor?

Şehir Isı Ada Etkisi: Gökdelenler ve İklim
Gökdelenler ve iklim: Camların etkisi

Fotoğraf: Nick Van Den Berg

Cam giydirilen yüksek bina veya gökdelenlerin hava durumuna olan etkileri ciddi sonuçlar doğuruyor. Peki bu yapılar neye sebep oluyor?

  • Şehir içinde rüzgarların aerodinamik akışları bozuluyor.
  • Yüzey alanlarda türbülans oluşturuyor.
  • Plansız kentleşmeden dolayı rüzgar tünellerinin oluşumu tetikleniyor.
  • Hava kirliliği artıyor.
  • Güneş ışınlarını dışa yansıtıyor ve şehir içi sıcaklık dağılımlarını etkileiyor.

İşte bu sebeple gökdelenlerde cam kullanmak enine boyuna ele alınması ve alternatif durumların varlığının düşünülmesi gerekiyor. Eğer seçim cam malzemesinin kullanımından yana olacaksa da bölge için hangi cam ünitesinin seçileceği ve hangisinin şehir için daha az zararlı olacağı net bir biçimde ortaya konulmalı. Aslında bu noktada akıllı bina sistemlerinin devreye girmesi son derece mühim. Bulunduğu iklimin özellikleri ile alakalı kültürel, çevresel ve fiziksel bağları tanımlanmış gökdelenlerin tasarlanması da ekolojik şehir kavramı için atlanmaması gereken bir konu.

Yüksek Binaların Rüzgar ile Olan İlişkisi 

Uzun binalar veya gökdelenler, rüzgar hattında adeta bir kapan gibidir diyebiliriz. Oldukça kuvvetli esen üst seviye rüzgarlarının önünü kesen yüksek binalar, rüzgarı aşağıya doğru yönlendirerek bina yüzeyi çevresinde istenmeyen bir sirkülasyon meydana getirir. Bu da bina dibinde yer alan insanları rahatsız edecek ciddi sesler oluşturur. Daha da ilerisi, mimari yapı nedeniyle oluşan yeni rüzgarlar, insan hayatını birçok yönden tehlikeye atar.

Şehir Isı Ada Etkisi Nedir?

Şehir Isı Ada Etkisi: Gökdelenler ve İklim
Gökdelenler ve iklim: Şehir ısı ada etkisi nedir?

Fotoğraf: Tuan-Nguyen

Mikroklimatik bir durum olan “ısı ada etkisi”, kentlerdeki kontrolsüz yapılaşma sonucu ortaya çıkıyor. Kent planlarının ve şehirleşmenin çevreci olmamasıyla birlikte artan sera gazı salımları ve artan nüfus, sağlıksız yaşam koşullarını da beraberinde getiriyor. Özellikle ormansızlaşma, yeşil alanların yok edilmesi ve betonlaşmanın artması gibi durumlar şehir ısı ada etkisini çoğaltıyor. Kentler, iklim değişikliğine etki ederken iklim değişiminin de kentlere olan etkisi kaçınılmaz oluyor.

Kent yaşamındaki tahrip olmuş habitat, zayıflamış bitki örtüsü, koyu renk yüzeylerindeki artış gibi faktörler ısı emilimini arttırıyor ve ne yazık ki küresel ısıtmanın boyutunu daha da büyütüyor.

Şehir Isı Ada Etkisini Nasıl Azaltabiliriz?

  • Şehir içinde büyük metrekareli yeşil alanlar yapmak küçük ama etkili meltemler meydana getirebilir. Bu durum da sıcaklığı düşürebilir ve kirliliği azaltabilir.
  • Yeni imar ve yapı planlarında kat sayıları gök görüş oranı dikkate alınarak hesaplanırsa rüzgar hızındaki değişim sıcaklık ve kirliliğe olumlu olarak yansıyabilir.
  • Uygun yapıdaki binaların çatılarına çatı bahçelerinin yapılması da şehir ısı ada genliğini düşürebilir. Bu bahçeler radyasyon emilimini azaltır, gece de atmosfere yaymamış olur.

Sonuç olarak sürdürülebilir ve yaşanabilir kentler oluşturmak biz insanların elinde. Ekolojik bilinci tek olan dünyamız için hayata geçirmek zorundayız. İklim değişikliği üzerinde yüzlerce etkiden sadece bir tanesi olan “gökdelenler” konusu, çevre sağlığı açısından yabana atılmayacak güçte. Daha da ötesi bu alandaki doğru adımlar, iklim krizindeki mücadelede küçümsenmeyecek dönüşümleri de beraberinde getirecek.

Dikey değil orantılı ve yatay kentleşmeye…

Kapak Fotoğrafı: Sean-Pollock