İklim Adaleti İçin Ne Yapmalı?

İklim Adaleti İçin Ne Yapmalı?

Daha önce iklim adaletinde etik kapsayıcılık ile ilgili bir yazı kaleme almış ve müşterek bir mutluluğu tesis etmenin mümkün olduğundan dem vurmuştuk. Her ne kadar içerisinde sürüklendiğimiz neoliberal kapitalist anlayışın baskısı altında olsak da adalet, eşitlik, paylaşmak ve insanca bir hayat sürmek gibi kavramların temizliğine inanıyoruz. Çünkü bu mefhumlar, hiç değilse uğruna yaşanılacak şeylerdir. Bugün geldiğimiz noktada tüm canlılığıyla gezegenimiz iklim krizi altında adeta can çekişirken, iklim adaletinin de topyekün bütüncül bir sosyal adaletin önemli bir parçası olduğunu rahatlıkla idrak ediyoruz. Peki, iklim adaleti için ne yapmalıyız?

Böylesine yaygın bir sorunun çözülebilmesi, yine yaygın ve sürekli bir çabanın tesis edilebilmesi ile mümkün olabilir. Entelektüel düzeyden pratiğe hayatın her alanına müdahale eden akılcı çözümlerin izini sürmeliyiz. Bu yolculuğu ise bireysel hayattan akademik hayata, siyasal hayattan ekonomik ilişkilenmelere doğru sürekli olarak genişletmeliyiz. Ben de bu yazıda iklim adaleti için yapılması gerekenleri farklı disiplinlerin kategorisi altında değerlendirmeye çalışacağım.

İklim adaletinin tesis edilebilmesi için belki de her şeyden önce bireylerin yaşam pratiklerine ve zihin dünyalarına uğramamız gerekiyor. İklim krizi karşısında bir bireyin payına düşen en büyük sorumluluk, tabiri caizse bir iklim entelektüeli olmaktan geçiyor. Ekosantrik bir etik anlayışın ışığında iklim okuryazarlığı ve çevre felsefesi okumaları yapmalı, hatta bu noktada motivasyonumuzu gerekiyorsa biraz da spiritüel bir biçimde tabiata içkin olma fikrinden devşirmeliyiz. Nitekim her şeyi bilmemiz ve bütün bir gündemi takip edebilmemiz mümkün değil. 

Fakat çevreci etik ve doğru bilgiler üzerine inşa edilmiş bilinçli bir çevrecilik bizlere yaşanan tüm gelişmelerin karşısında doğru konumlanabilme kabiliyetini bahşedecektir. Bu sayede her zaman bir kanaat önderine ihtiyaç duymadan da çevremizde ve dünyada olup bitenlere karşı “uyanık” olabiliriz. Bu uyanıklık bizleri, yaşanan adaletsizliklere karşı başkaldıran ve çevre duyarlılığı ile hareket eden bireyler haline getirecektir. Bu sayede nehri kirletenleri, ağacı kesenleri, tabiatı sömürenleri bir çırpıda görecek ve çok daha önemlisi sürdürülebilir alternatiflerimizin farkında olacağız.

Elbette kendimizle yetinecek değiliz. Yazılar yazacak, sohbetler edecek, nerede bir iklim adaletsizliğine ve tabiat sömürüsüne rastlarsak onu görünür kılacağız. Ancak bu şekilde iklim krizi ile mücadelede makul bireyler yetiştirebilir ve nesiller inşa edebiliriz. Peki, ya böylesi insanlar olduktan sonra neyi talep edeceğiz?

Maalesef ki iklim adaletini müesses kılmanın yolu bireysel ve toplumsal uyanışlar safhasında son bulmuyor. İnsanların duyarlı vatandaşlar olarak eğitilmelerinin yanı sıra hem ülkeler hem de küresel düzlemde politik ve ekonomik yaptırımlara ihtiyacımız var. Bu yaptırımları örnekler üzerinden ifade etmenin çok daha doğru olacağı kanısındayım.

İklim Adaleti İçin Ne Yapmalı?
Fotoğraf: Pexels | Lachlan Ross

Örneğin Küresel Kuzey ülkelerince faaliyetleri yürütülen, lakin faaliyetlerini Hint Okyanusu’nda gerçekleştiren Ölüm Duvarları’na bir bakalım. Bu çağ dışı endüstriyel balıkçılık metodu, bazı endemik köpekbalığı türleri başta olmak üzere yüz binlerce deniz canlısının telef olmasına sebep oluyor. Birleşmiş Milletler tarafından yaklaşık 35 yıl önce yasaklanan bu uygulamanın önüne maalesef ki geçilemiyor. Belki de kurulan ekonomik ilişkiler ve bu şirketlerin politik nüfuzları göz önüne alındığında “geçilmiyor” desek çok daha doğru olacaktır. 

Bir grup insan tarafından koskoca bir okyanusun zenginliği, o okyanusu yok etmek pahasına sömürülürken buradan doğacak zararın tüm insanlık olarak karşılanması bekleniliyor. Bu zarar ve kaybın en yıkıcı etkisi de yaşamını Hint Okyanusu’na bağımlı bir şekilde idame ettiren milyonlarca yoksul bırakılmış insanın boynuna geçiriliyor. İşte bu iklim adaletsizliğinin en çarpıcı örneklerinden birisidir ve “küresel güç” olarak inşa edilmiş yapıların işe yaramazlığı bir insanlık dramına sebebiyet vermektedir.

İklim Adaleti İçin Ne Yapmalı?
Fotoğraf: Pexels | Sippakorn Yamsakisom

Dilerseniz gözlerimizi daha ‘’tanıdık’’ bir örneğe çevirelim… İklim krizi yüzünden Akdeniz kuşağı üzerindeki orman yangınlarının artışına tanıklık ediyoruz. Ne yazık ki yakın zamanda şahit olduğumuz yürek burkan manzaraların çok daha fazlasını yaşayacağız. Orman yangınlarındaki artışta mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcaklık gibi kuraklığın da etkili olduğunu biliyoruz. Kuraklığın en büyük sebeplerinden biri de ormansızlaşma iken içine düştüğümüz bu kısır döngüde ormanlık arazilere inşa edilen otellerin sorumluluğunu görmezden gelemeyiz. 

Coğrafyadan en büyük menfaati bu oteller sağlarken yıkılan tabiatın en büyük zararı bölge halkına yıkılıyor. Burada yapılması gereken ne başıboşluğa razı gelmek ne de turistik faaliyetlere topyekün karşı çıkmaktır. Yapılması gereken adil bir biçimde sorumlulukları menfaatlere korele bir şekilde dağıtmaktır. Tabiatın korunmasındaki en büyük sorumluluk, kanun koyucuların eliyle bölgede faaliyet gösteren şirketlere yüklenmelidir. Sürdürülebilir turizm yöntemleri bir tercih değil, bir zorunluluk olarak tesis edilmelidir.

İklim Adaleti İçin Ne Yapmalı?
Fotoğraf: Pexels | Gocebey

Karadeniz’de bilinçsizce kurulan hidroelektrik santraller ve dere yataklarına inşa edilen binalar yalnızca felaketleri davet etmiyor. Aynı zamanda bir tabiatı ve o tabiata içkin bir şekilde ortaya çıkmış binlerce yıllık bir kültürü de yok ediyor. Her ne kadar Karadeniz kadınlarının ortaya koymuş olduğu mücadele bizleri umutlandırsa da doğru politik ve ekonomik hamleler yapılmadan başarılı olamayız.

Bu gibi lokal ve küresel örnekleri sayfalarca uzatmak mümkün. Fakat her biri ile mücadele edebilmek de mümkün… Yapmamız gereken bir an evvel ekolojik bir uyanış gerçekleştirmek ve iklim adaletine sahip çıkmaktır. Sorumlulukları eşitlik değil, adalet prensibi ile dağıtmalı ve takipçisi olmalıyız. Sosyal adalete ve sahibi değil, tabiri caizse çobanı olduğumuz tabiata kol kanat germeliyiz.

Kapak Fotoğrafı: Pexels | Davidohboy