Hint Okyanusu’nda Ölüm Duvarları

Hint Okyanusu’nda Ölüm Duvarları

Güncelleme Tarihi: 25 Eylül 2021

Dünyanın üçüncü büyük okyanusu olan Hint Okyanusu, son yıllarda tabiatının olağanüstülüğünden ziyade insanoğlunun bitip tükenmez şımarıklığı ile gündemde. Greenpeace’in ‘’High Stakes’’ raporu, süregelen açgözlülüğün Hint Okyanusu özelinde geldiği son noktayı ve karşı karşıya olduğumuz tehlikenin boyutlarını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler tarafından 30 yıl önce yasaklanmış olmasına rağmen ‘’ölüm duvarı’’ olarak anılan çağ dışı avlanma metodu bugün hala endüstriyel balıkçılık şirketlerince kullanılmaya devam ediyor. Greenpeace’in raporuna göre Hint Okyanusu’nda 33 kilometrelik iki ağ ile kurulmuş ölüm duvarları mevcut. Bu ağlar yüzünden Hint Okyanusu’ndaki ikonik balık türlerinin geleceği de büyük tehdit altında. Öyle ki rapora göre son 50 yılda Hint Okyanusu’ndaki köpekbalığı popülasyonu %85 azalmış. Ayrıca rapor, bu yıkıcı balıkçılık faaliyetlerinin Batı Hint Okyanusu habitatlarının muhatabı olduğu geniş ölçekli zararı ve balık popülasyonunun üçte birinin aşırı avlanmaya maruz kaldığını açıkça ortaya koyuyor.

Bu vahşi uygulamanın, ekosistem ve biyoçeşitlilik açısından yol açtığı zararların yanı sıra insan hayatını tehlikeye atan bir boyutu da var. Çünkü dünya nüfusunun neredeyse çeyreği bu coğrafyada yaşıyor. Gelirlerini okyanustan sağlayan insanların yanı sıra okyanus, yaklaşık 3 milyar insanın temel besin kaynağı konumunda.

Avrupa Birliği, bu illegal yöntem ile avlanan ve okyanuslar üzerindeki denetim eksikliğini gelir kapısına dönüştüren şirketlere karşı oldukça sessiz. Görünen o ki dünyaları sahiplenmek, dünyanın sorumluluğunu beraberinde getirmiyor.

Sürdürülebilir Balıkçılık

ölüm duvarları sürdürülebilir balıkçılık

Fotoğraf: Quang Nguyen Vinh

Balıkçılık, tüm dünyada ekonomik düzen ve beslenme alışkanlığı içerisinde oldukça önemli bir yer tutuyor. Akdeniz Genel Balıkçılık Konseyinin 2016 raporuna göre sadece Akdeniz havzasında balıkçılık piyasası 3 milyar dolar değerinde. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün açıklamasına göre deniz canlısı üretimi 82 milyon ton civarında ve üretim dünya balıkçılık faaliyetlerinin hemen hemen yarısı sadece. Balıkçılık, tüm dünyada milyonlarca insanın geçim kaynağı olduğu gibi başta yoksul ülkelerde yaşayanlar olmak üzere milyarlarca insan için de temel besin kaynağı durumunda. Fakat bugün, hem balık popülasyonu hem de bu geniş ekonomi büyük bir tehdit altında. Sadece Akdeniz havzasında balık rezervlerinin %80’i aşırı avlanmaya maruz kalıyor ve tüm dünyada denizel canlı kaynakları sürekli azalma eğiliminde. Eğer sürdürülebilir balıkçılık faaliyetleri tam manasıyla etkin kılınmazsa tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de balıkçılığın bir geleceği yok.

Sürdürülebilir balıkçılık özetle; avcılık açısından bir sonraki dönem, biyoçeşitlilik, balık popülasyonlarının korunumu ve genel ekosistem düşünülerek yapılan balıkçılık faaliyetlerinin ve tekniklerinin genel adıdır. Bu mantık ile avlanan balık ve stok miktarı düzenlenerek küresel ve yerel düzlemde balıkçılığın devamlılığı sağlanır.

Sürdürülebilir balıkçılık için en önemli etmen bilimsel yöntemlerle atılan adımların ve yapılan uygulamaların kanunlarla güvence altına alınmasıdır. Bilinçsiz avcılık, balıkçılığın sürdürülebilirliği açısından oldukça tehlikeli. Öyle ki seçilen balığın büyüme başarısı yönünde gösterilen takip oldukça önemli. Yıllık olarak balığın boyca ne kadar geliştiği, yumurtlayabilecek olgunluğa hangi boyda ulaştığı, kaç yıl yaşadığı ve hangi yaşta hangi boyda olduğu gibi veriler av mevsimlerinin saptanmasında belirleyici yol oynamalıdır. Aynı zamanda kullanılan avlanma yöntemi de henüz olgunlaşmamış olan balıklar için tehdit unsuru olmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu sayede her balığın en az bir kere üremesi sağlanarak balık stoklarının devamlılığı sağlanmış olur. Bu yöntem de ‘’popülasyon dinamiği’’ olarak adlandırılır.

Büyüme başarısının yanı sıra balığın üreme başarısı da fazlasıyla önemli bir ölçüt. Tüm deniz canlıları üreme faaliyetleri noktasında türlerine göre farklı davranışlar gösterirler. Balık türlerinin üreme dönemleri, üreme sahaları ve stratejileri sürdürülebilir balıkçılık için oldukça önemli donelerdir. Aslına bakarsanız bilimsel ve teknolojik gelişmeler, balıkçılık faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini ve karlılığını doğrudan etkileyen bilinçli yöntemler sunuyor. Bu noktada kanunlarla ve bireysel düzlemde yapılabilecek en mantıklı şey denizlerimize ve kaynaklarımıza saygılı bu yöntemlerin yaygınlaşmasını ve güvence altına alınmasını sağlamaktır.

 

Kapak Fotoğrafı: Pok Rie