COP27 Geldi Çattı…

Güncelleme Tarihi: 17 Ocak 2023

İklim değişikliğinin etkileri her geçen gün daha fazla ve görünür biçimde hissedilirken uluslararası planda çevrenin korunmasına ilişkin çabalar kapsamında, 6-18 Kasım tarihlerinde Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı yani COP27 düzenlenecek. Toplantının Mısır’da yapılması son derece anlamlı çünkü Mısır, iklim baskısı altındaki ülkelerden biri. Ülke; Nil’in taşması, İskenderiye’nin su altında kalması, kuraklık ve buna bağlı gıda kıtlığı, aşırı hava olaylarının artması ve deniz zenginliğinin yok olması gibi risklerle doğrudan karşı karşıya!

Yıllık Çevre Değerlendirmesi

COP27 Geldi Çattı...

COP27, her yıl olduğu gibi bu yıl da uluslararası toplum tarafından ilgiyle ve dikkatle takip ediliyor. Zira bu zirveler sırasında devletler, şirketler, çeşitli uluslararası kurum ve kuruluşlar, sivil toplum temsilcileri, aktivistler ve diğer paydaşlar bir araya geliyor. Özellikle konu, çevrenin korunması olduğunda herkesin bir araya gelmesi önemli… 

Geçtiğimiz yıl Glasgow’da düzenlenen COP26’da bağlayıcı olmamakla birlikte 197 devlet tarafından Glasgow Paktı imzalandı. Bir başka deyişle Paris İklim Anlaşması’nın operasyonel hale gelmesi için gerekli detaylar üzerinde anlaşıldı ve anlaşmanın uygulamaya geçmesine karar verildi. Buna göre sera gazı salımlarının, 2030 yılına kadar 2010 yılı seviyesine göre %45 oranında azaltılması öngörüldü. Bu toplantıda ilk kez, fosil yakıtlar parmakla gösterildi ve devletlerin fosil yakıt indirimlerine gitmeleri konusunda anlaşıldı. Bu doğrultuda COP27, COP26’dan yola çıkarak verilen taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğinin takip edilmesine işaret ediyor. Bir başka deyişle, Paris İklim Anlaşması ile belirlenen 1.5 derece hedefine dünyanın ne kadar yaklaştığının değerlendirileceği bir toplantı olacak.

COP27 Geldi Çattı...

 

COP27, çevrenin bir küresel öncelik olarak kabul edilmesi perspektifinden maalesef uzak bir bağlamda gerçekleşecek. Şunu belirtmekte fayda var: Ukrayna’daki savaş ile birlikte jeopolitik endişeler, küresel gündemin en üst sırasına yerleşmiş durumda. Savaşın da etkisiyle artan enerji ve gıda fiyatları, çevre konusunu küresel gündemin ilk sırası olmaktan uzaklaştırdı. Geçtiğimiz yıl yazdığımız yazıda da belirttiğimiz gibi uluslararası planda çevrenin korunması konusu, küresel ölçekteki pek çok konu ve alanla doğrudan ilgili ve ilişkili. 

Geçen yılki zirvede ABD ile Çin arasında şahit olduğumuz rekabet sertleşti ve iki ülke arasındaki çevre müzakereleri aylardır donmuş durumda. Çünkü ABD ile Çin rekabetini ve iş birliğini olumsuz etkileyen çevreye ek pek çok başka konu var. Bu nedenle Mısır’daki toplantı, çevreyle ilgili yüksek beklentileri şimdiden boşa çıkaracak gibi görünüyor. Buna ek olarak COP26’da emisyon azaltma hedeflerinin güçlendirilmesi için verilen taahhütler karşılık bulmadı. Sera gazı salımlarından sorumlu devletler, %45 oranındaki azaltma hedefini gerçekleştiremediler. Ayrıca COP26’da verilen iklim finansmanı taahhütleri de yerine getirilmedi ve yoksul ülkelere yardım edilmesini öngören projelerde büyük ilerleme kaydedilmedi. Bu noktada COP27’den çevresel anlamda gündemi değiştirecek yeni bir atılım beklemek pek doğru olmaz. 

COP27 Gündemi

COP27 Geldi Çattı...

 

Şarm El-Şeyh’deki toplantının ilk gündem maddesi, COP26’da iklim finansmanı için öngörülen taahhütlerin değerlendirilmesi olacak. Yoksul ülkelerin bir yandan iklim krizine neden olan sera gazı salımlarını azaltmaları ve öte yandan iklim krizi karşısında dirençli hale gelmeleri için öngörülen finansman kaynakları niceliksel olarak artırıldı. Bununla birlikte bu ülkelerin, söz konusu finansman kaynaklarına ulaşmalarında halen ciddi sorunlar var. 

Bu sorun yalnızca yoksul ülkelerin sorunu gibi anlaşılsa da aslında konu biraz daha derin. Öncelikle yoksul ülkelerin sera gazı emisyonları zaten çok düşük. Bir örnek vermek gerekirse dünyadaki toplam sera gazı emisyonunun yalnızca %0.55’i, 48 Afrika ülkesi tarafından gerçekleştiriliyor. Sera gazı salımlarının %80’inden sorumlu olan ise 20 en gelişmiş ülke. Bu nedenle yoksul ülkelerin sera gazı salımlarını azaltma konusu aslında bu ülkeler için öncelikli mesele değil. 

Yoksul ülkelerin asıl sorunu, iklim krizinden kaynaklanan etkileri en fazla hissedenler olmaları. Küresel ısınma, aşırı hava olayları ve biyoçeşitlilik kaybından dolayı başta Afrika ülkeleri olmak üzere yoksul ülkeler, öncelikle iklim tazminatı talep ediyorlar. Bu talebin altında iki neden yatıyor: Birincisi, kendilerinin neden olmadığı bir sorunla karşı karşıyalar ve zararlarının karşılanması istiyorlar. İkincisi ise gıda üretiminde düşüş, iklim değişikliğine bağlı göçler, bulaşıcı hastalıklar gibi iklim krizinin sonuçlarından kaynaklanan dezavantajları için çözüm arıyorlar. 

Peki, COP27 Toplantısının Özelliği Ne? 

COP27 Geldi Çattı...

 

Zirveyle ilgili göreceli umutsuzluğa rağmen devletler, bu yıl çıkan 6. IPCC Raporu’nu görmezden gelemezler. Alarm niteliğindeki rapor, küresel ısınmanın nedeninin insan faaliyetleri olduğunu bilimsel çerçevede teyit etmişti. Rapor, günümüzdeki hızla devam ederse küresel ısınmanın, 2030 ile 2052 arasında 1,5 dereceye ulaşacağını öngörmüştü. Bu durumda aşırı hava olayları çok fazla artacak, ekosistemler çözülecek, dünya üzerindeki yaşam her geçen gün daha zor ve daha eşitsiz hale gelecek. Bu nedenle COP27’nin, IPCC’nin son bilançosunu dikkatle ve ciddiyetle değerlendirmesi gerekir. 

Devletlerin yapacağı değerlendirme, aynı zamanda çevre konusunun bilimsel veriler ışığında ilerlemesi açısından da önemli. Karbon salımımızı en kısa sürede ve en yüksek oranda düşürmemiz için bilimsel raporlar temelinde hareket planları hazırlamak ve çevreyle ilgili tüm paydaşları bu sürece dahil etmek önemli!

Peki bilim adamlarına göre bir felaketi önlemek için neler yapmamız gerek?

  1. Enerji talebini azaltmak
  2. En kısa sürede fosil yakıtlardan çıkmak
  3. Yoksul ülkelere finansal yardımı yoğunlaştırmak
  4. Çevre konusunda uluslararası işbirliğini güçlendirmek

Bu kaldıraçlar, iklimin kısa ve orta vadeli geleceğini değiştirebilir. Ancak daha büyük çaplı çabaya ihtiyaç duyuluyor ve bu çabanın yalnızca bir kısmı COP zirvelerinin sorumluluğunda! 

Tabii insan sormadan edemiyor: Bu sorumluluk çerçevesinde mi Coca Cola zirvenin sponsoru oldu diye… Belki de zirve kendisini, senede 2.981.421 ton plastik ve 14.907.105 ton karbondioksit üreten, 2021 rakamlarına göre en fazla plastik kirliliği yaratan şirketi dönüştürmekle ilgili de sorumlu hissetmiştir. 

Veya dilerseniz güzel bir sonla bitirelim: Coca Cola, COP zirvesine sponsor olmak için çevresel sorumluluklarını samimiyetle kabul etmiş ve yeşil dönüşümün lokomotifi olma taahhüdü vermiştir. Çünkü başka bir dünya yok!