Yapay Zekâ, Sanat ve Sanatçı İçin Tehlike mi? | ChatGPT

Yapay Zekâ, Sanat ve Sanatçı İçin Tehlike mi? | ChatGPT

Son zamanlarda interneti kasıp kavuran ChatGPT adlı yapay zekâ sohbet botu, kullanıcılara yaşattığı deneyimlerle herkesi şaşırttı ve şaşırtmaya devam ediyor. Uzun zamandır yapay zekâ teknolojileri üzerinde çalışan OpenAI tarafından geliştirilen sohbet botu ChatGPT, kullanıcıların sormuş olduğu soruların içeriğine göre cevabını ayrıntılandırabiliyor, üstelik insan benzeri yanıtlar vermesi de kullanıcılar tarafından büyük ilgi görüyor.

Yapay zekâ her geçen gün birçok yeniliği beraberinde getirmesine rağmen, özellikle sohbet botu ChatGPT ve gerçekçi görüntüler ve sanat yaratabilen DALL-E gibi örneklerle insanlara yapay zekanın ne seviyede olduğunu göstermekte oldukça iyi birer örnek oldu. Peki, insan benzeri yanıtları ve bir sanatçının elinden çıkmışçasına oluşturulmuş görselleri saniyeler içinde üretebilen yapay zekâ uygulamaları nasıl çalışıyor?

Gelecekte Bizi Ele Geçireceği Söylenen Yapay Zekâ Nedir? Gerçekten de Ele Geçirilecek miyiz?

Yapay Zekâ, Sanat ve Sanatçı İçin Tehlike mi? | ChatGPT
Fotoğraf: Possessed Photography

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte yapay zekaya dair eski tanımlamalar da günümüzde gelinen aşamanın özünü belirtmek açısından yetersiz. Bu nedenle de günümüzde yapay zekanın gelişimi göz önüne alınarak yeni tanımlamalar yapılmalı. Aslında yapay zekâ için en doğru tanım, kodları ve çeşitli algoritmaları kullanarak bizlerin sahip olduğu biyolojik kaynaklı zekâ kavramını, yapay bir şekilde yeniden yaratma çalışması denilebilir. Burada insan gibi davranabilen ve düşünebilen bir makine yaratılmaya çalışılıyor. Peki, yapay zekâ bu amacında başarılı mı?

İnsanların yapmış olduğu birçok iş, yüzyıllar boyunca makinelere yaptırılmaya ve insanlığın omuzlarındaki yük hafifletilmeye çalışıldı. Her eşyanın başına “akıllı” sıfatını koyduğumuz günümüzde bu eşyaların ne kadar akıllı olduğu tartışılsa da birçok işimizi kolaylaştırdığı da bir gerçek. Ancak insan zekasını taklit etme iddiası, insan zekasının ne olduğunu çok iyi bir şekilde anlamayı gerektirir. Burada da insan zekasının gerçekten yapay olarak programlanabilir olup olmadığı sorusu akıllara gelmekte.

Kafatasımızın içerisinde bulunan pembe organın oldukça komplike yapısı, insan zekasının günümüzde dahi tanımlanmasını oldukça güç kılıyor. Biyoloji, nöroloji alanlarında tanımlanan bu kavram, içerisinde felsefe ve psikoloji gibi alanları da barındırıyor. Günümüzde her ne kadar yapay zekâ uygulamalarına, insanların sahip olduğu öğrenme, algılama, mantık yürütme gibi özellikler kazandırılmak istense de bu tam olarak gerçekleşemedi. Bizleri oldukça şaşırtan ChatGPT ve DALL-E gibi uygulamalar, gözlerimizde birer illüzyon yaratarak bizleri kendine hayran bıraksa da gerçekten de insan gibi davranmaları çok olanaklı değil. 

Yapay zekâ uygulamaları geliştiriciler tarafından birçok veriyle beslenir ve bu verilerin toplandığı yerler veri havuzları olarak adlandırılır. Bu veri havuzları insanlar tarafından yaratılmış yüz binlerce veriyi barındırır. Tüm sihir, aslında yine bizlerin geçmişte yaratmış olduğu verilerde yatar. Peki, yapay zekanın sihir numaralarında kullandığı veriler ve bunların toplandığı veri havuzları nedir?

Yapay Zekanın Arkasındaki Sihir: Veri Havuzları

Yapay Zekâ, Sanat ve Sanatçı İçin Tehlike mi? | ChatGPT
Fotoğraf: Markus Spiske

Yapay zekanın insan zekasını taklit edebilmesi için geliştiriciler, insan elinden çıkmış bilgilerle yapay zekayı beslerler. Unutulmaması gerekir ki yapay zekanın bizlere sunduğu ve bizleri şaşırtan ürünler üzerinde birçok insanın imzası olabilir. Örneğin ChatGPT, diyalog konusunda geliştiriciler tarafından milyonlarca veri ile beslenerek uzmanlaşmış bir prototip yapay zekâ sohbet robotu. Bu veriler arasında kitaplar, makaleler, şiirler, devletlerin anayasaları, insanların biyografileri ve hatta bizlerin verileri dahi yer alıyor.

Bizler ChatGPT gibi yapay zekâ sohbet robotlarına herhangi bir soru sorduğumuzda veri havuzlarında saklanan milyonlarca veriyi kullanarak ortaya bir metin çıkarır. Burada önemli olan nokta, insanların ChatGPT gibi yapay zekâ ürünlerine nesnel ve akıllı görünümleri nedeniyle inanma eğilimi göstermesidir. Bu da oldukça fazla insanın ChatGPT gibi yapay zekâ araçlarının verecek olduğu yanıtların yanlış olma ihtimalinin gözden kaçırması ve bunun sonucunda mağdur olmasını ifade ediyor. 

İnsan birçok hataya ve yanlışa sahip olabilen bir canlı olarak bunu ortaya çıkardığı eserlere de yansıtabilir. ChatGPT gibi yapay zekâ araçlarının beslendiği veriler insanların sahip olduğu farklı inançlar, ön yargılar ve hataları içerir. Bu eserlerle beslenen yapay zekâ ise vermiş olduğu cevaplarda insan kaynaklı hataları yansıtabilir.

Blokzincir, merkeziyetsiz olması sayesinde tarafsız (tam da robotlardan istediğimiz), şeffaf yapısı sayesinde doğrulanabilir ve bilgilerin dağıtık defter adı verilen teknoloji ile depolanması sayesinde de kayıtları tutmada mükemmel bir teknoloji. Bu nedenle de bu gibi yapay zekalarda bu teknolojinin kullanılması, verilerin korunması açısından oldukça faydalı olabilir. Teknolojinin ChatGpt gibi yapay zekâ ürünlerinin veri havuzlarının oluşturulma sürecinde kullanılmasıyla, tüm süreçler kullanıcılar tarafından görüntülenebilecek ve yapay zekanın nasıl çalıştığının farkında olarak kullanım sağlanabilecek; bu da ortaya çıkan ürünü anlamak açısından oldukça faydalı olabilir.

Sanat ve Sanatçı İçin Yapay Zekâ Tehlikeli mi?

Yapay Zekâ, Sanat ve Sanatçı İçin Tehlike mi? | ChatGPT
Fotoğraf: Milad Fakurian

Yapay zekaların aslında insanların geçmişte yaratmış olduğu eserleri topladığını ve bu eserlerden elde ettiği bilgileri işleyerek ortaya yeni bir ürün çıkardığını söyleyebiliriz. İçerisinde birçok insanın imzasını taşıyan bu ürünlerin birer sanat eseri niteliği taşıması mümkün mü?

Bu soru oldukça tartışmalı ancak burada şimdilik sanat topluluğu açısından bu ürünlerin çoğunlukla bir sanat eseri olarak görülmediğini söylemek mümkün. Ancak ileride bu, durumun değişmeyeceği anlamına gelmiyor.

Sanatın sözlük tanımı “bir duygunun, tasarımın, güzelliğin vb. dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü” olarak geçiyor. Bu tanıma göre sanat eseri, yalnızca estetik olan değil, içerisinde bir duyguyu da barındırabilen eserleri içeriyor. Yapay zekâ ise her ne kadar insanlar tarafından bir duygu ile beslenmiş olan ürünlerden yararlanarak bir eser ortaya koysa da tüm bu verileri işlerken yalnızca verilerden yola çıkması sanat anlayışını karşılamıyor.

Ancak sanatçı açısından yapay zekâ oldukça zor bir durum yaratabilir. Örneğin sanat icra ederek geçimini sağlayan sanatçı, yazdığı şiirler, resimler ve illüstrasyonlar ile gelir elde edebiliyor. Ancak yapay zekâ her ne kadar ürettiği eserleri duygu ile besleyemese de ortaya oldukça estetik ürünler çıkarabilir. Bu nedenle yalnızca estetik algı açısından bu ürünlere sahip olmak isteyen birçok insan, yapay zekâ üretimi ürünleri tercih edebilir. Bu durumun da gelişen teknoloji ile zamanla sanatçı açısından mağduriyetler ortaya çıkarabilmesi mümkün görünüyor. 

Son olarak teknoloji her ne kadar hayatımızı kolaylaştırsa da yapaylaşmaya karşı da çeşitli önlemler alınması gerekli. Her şeyin makineların kontrolü altına girdiği Matrix filminde de söylendiği üzere:

+Matrix nedir

-Kontrol.

Referanslar:

1- Yapay Zeka ve Profilleme Teknolojilerinin Ceza Muhakemesinde Kişisel Veri İşlenmesine Etkileri, Dr.Irmak Erdoğan, Seçkin yayınları

234

Kapak Fotoğrafı: julien Tromeur