Ölümünün 43. Yılında Oğuz Atay

Güncelleme Tarihi: 26 Aralık 2020

Hayatı edebiyatla dolu geçen Oğuz Atay, 13 Aralık 1977’de hayata gözlerini yumdu. Ardında ise her okuyuşta kalbi delip geçen cümleler bıraktı. 

Çocukluğundan beri yaşadıklarını, gördüklerini karikatürize eden, başkalarına anlatan biri olan Oğuz Atay ilk romanı olan Tutunamayanlar’ı 1970’te kaleme aldı ama kitabı basmayı hiçbir yayınevi kabul etmedi. 1972’de kitap çıktığı ilk zamanlar sadece TRT’den ödül aldı hak ettiği kadar okunmadı, beğenilmedi. Birçok başarılı yazar gibi Oğuz Atay’ın da değeri öldükten sonra anlaşıldı. 

Oğuz Atay, 13 Aralık 1977’de Mecidiyeköy’de yaşayan yakın arkadaşı Altay Gündüz’ün evinde duşa girer. Uzun süre duştan çıkmayan Atay’ı arkadaşları merak eder o ise şakacı tavrıyla “Sevinmeyin, henüz ölmedim.” der ama maalesef duştan çıkamaz. 

Yazar 43 yıllık hayatına 5 roman sığdırdı. Kelimelere büyü yaptı, okuyanları etkiledi. Edebiyat dünyasının başarılı yazarı Oğuz Atay’ı bu yıl ölümünün 43. yıl dönümünde sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.

‘Artık yaşamak istemiyorum Olric. Onların istediği gibi yaşamak istemiyorum…’

Kaynak : sosyalbilimler.org

Yaşamı boyunca okula gitmeyi pek sevmeyen Oğuz Atay’ın dersleri çoğunlukla resim çizerek geçirdiği bilinir. Okul yıllığına da karikatür çizen Atay’ın hayatı boyunca içine kapanık ama bir o kadar da dürüst olduğu söylenir. İlkokulda ‘Kardeşini sevmeyen var mı?’ sorusuna elini kaldıran tek çocuktur.

“İnsanın, kendisi gibi olmak istemediği zamanlar da varmış.”

Kaynak : hürriyet.com.tr

Oğuz Atay kitaplarında insanın yaşadığı içsel bunalımları uzun iç yakıcı monologlarla anlatmıştır.  Kendisini diğer insanlara açıklama çabasına giren ama açıklayamayan karakterler romanlarının vazgeçilmezidir. Umutsuzluk, umut, kaybolma ama kendini bulma, onun beslendiği, yaşadığı ve kaleme aldığı duyguların başında gelir.

“…kendimle konuşurken bile, onun hoşuna gitmeye çalışıyordum…”

Kaynak : gazeteduvar.com.tr

Yazarın ilk iki kitabını ithaf ettiği kadın Sevin Seydi… Oğuz Atay ve Sevin Seydi aşkı, edebiyat dünyasının bilinen en acıklı aşklarındandır. Tam olarak hiç kavuşamamış aşıklar ilk olarak Sevin Seydi’nin Londra’ya gidişiyle ayrılmıştır. Fakat 1977’de Oğuz Atay’ın hastalığı onlara tekrar bir şans verir. Oğuz Atay tedavi için Londra’ya gider fakat tedavi işe yaramadığı için tekrar Türkiye’ye döner. Sevin Hanım yazarın ölüm haberini telefondan alır. Oğuz Atay’ın ölümünden 10 yıl sonra yayınlanan otobiyografik eseri ‘Günlük’ bu yarım aşk hikayesinden ayrıntılar içermektedir.

“Olur ya, belki bir gün tam senin gibi hissederim, senin heyecanların benim heyecanlarım olur: o zaman seni bütünüyle yaşarım, kim bilir?”

Kaynak : haberler.com

Bir kitabı okumak o kitabın dünyasına girmek demek, o karakter olmak, onun yaşadıklarını yaşamak demek. Okumalı insan. 

“Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.”

(Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay)