Donanımsız Gelecek: Bulut Teknolojisi Nedir?

Donanımsız Gelecek: Bulut Teknolojisi Nedir?

Güncelleme Tarihi: 8 Nisan 2021

Son 20 yıla baktığımızda teknolojinin gelişimi yüksek bir ivmeye sahip. Öyle ki bundan 5 yıl sonra teknolojimizin gelebileceği noktaları dahi tahmin edemez hale geldik. İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte tüm insanlık birbirine fiber-optik kablolar ile bağlandı. Bundan bir asır önce yaşayan insanların tahmin bile edemeyeceği iletişim kapasitesine sahibiz. İletişim kapasitemizin artmasıyla hayatımızı kolaylaştıran teknolojiler ortaya çıktı. Bulut teknolojisi, son yıllarda fazlasıyla revaçta. Peki bulut teknolojisi nedir? Çoğunluğu ücretsiz olarak kullanımımıza sunulan bu teknolojiden korkmalı mıyız? Gelin beraber inceleyelim.

Bulutlara Bilgi Yazmak

İnsanlık yüzyıllar boyunca bilgi arayışında oldu. Bilgiye ulaştıktan sonra en önemli konulardan biri de tabii ki onu kaydetmekti. Mağara duvarı, taş tabletler, papiruslar, kağıt ve daha nicesi insanlığın bilgiyi kaydetme aşkına yardımcı oldu. Sonunda insanlık yeryüzünden sıkılmış olacak ki bilgiyi bulutlara yazmaya karar verdi. Hayır tabii ki hava olayları sonucu oluşan, beyaz, köpük köpük bulutlar değil. Bunlar soğuk depolarda saklanan bilgisayar parçaları. 

Bulut teknolojisi nedir diye sormadan önce internet denen kavramın işleyişini anlamak gerekir. 

İnternet temelde bilgisayarların birbirine bağlanmasını ve bilgi aktarımını sağlayan teknolojidir. İnternetin gelişimiyle birlikte PC (Personal Computer) yani kişisel bilgisayarların kendi arasındaki iletişiminin yerini ortak bir bilgisayarlar ağının iletişimi aldı. Ortak bir ağ noktası ihtiyacı bizlere sunucuları doğurdu. Sunucular, sıcaklık derecesi kontrollü odalarda, internete dair bilgilerin kaydedilip belli amaçlar doğrultusunda paylaşıldığı büyük veri noktaları olarak tanımlanabilir. Sunucular bulut teknolojisinin temelini oluşturdu. 

Mesela şöyle düşünelim: Bugün teknoloji devlerinden olan Google’ın içinde bulundurduğu bilgi miktarı ne kadardır? 10 terabayt, 100 terabayt?

Günümüzde Google’ın toplam kapasitesi 1.17 zetabaytı aşmış durumda. Yani 10 üzeri 21 bayttan fazlası. Bu kadar bilgiyi kişisel bilgisayarınızda tutmayı hayal edebilir misiniz? Neyse ki Google bizim yerimize bunu yapıyor. Tüm bilgi ve arama işlemi, Google’ın belki de bizden kilometrelerce uzaktaki sunucu servislerinde yapılıyor ve bize sunuluyor. Yani bulut teknolojisi temelde bilginin bizim yerimize başkaları tarafından saklanması ve işlenmesidir. 

bulut teknolojisi

Görsel: 200degres

Donanımlara İhtiyacımız Yok

Bulut teknolojisinin bizlere vadettiği gelecekte donanımlara ihtiyacımız olmayacak. Yalnızca görüntü alabildiğimiz ve internete bağlantısı olan tüm aletlerle işlerimizi kolayca halledebileceğiz. Son zamanlarda büyük şirketlerin de içine girmesiyle yükselen bulut işleme teknolojisi buna örnek olabilir. Özellikle video oyunları konusunda özelleşen bu teknolojiyle birlikte güçlü bir bilgisayara veya oyun konsoluna gerek duymadan, oyunları istediğimiz platformda özgürce oynayabilmemize imkan sağlanıyor. Günümüzde bunun öncüleri Nvidia, Google, Playstation gibi şirketler. Hatta yakın zamanda Turkcell ile ortaklığa giden Nvidia, Game+ adı altında oyun hizmetini ülkemize sundu ve Türkiye’ye sunucu yatırımları yaptı. Gelecekte bu teknolojinin yalnızca oyunlar için değil, tüm bilgisayar kullanım alanları için de açılması bekleniyor. Hatta buna başlandığı bile söylenebilir. Google Drive servisinde Word, Excel, Powerpoint gibi programlar bulut teknolojisi ile kullanımımıza sunulmuş durumda. Bazı teknoloji otoritelerine göre bu atılım insanlığın gelecekteki tehlikesi teknolojik atıkları engelleyecek. Bulut sağlayıcıların, donanımları verimli ve az miktarda kullanmasıyla enerji ve atık konusunda büyük tasarruf sağlayabileceğimiz düşünülüyor. 

Kişisel Bilgilerimiz Tehlikede Mi?

Bulut teknolojisi avantajları saymakla bitmez. Peki bu teknolojinin dezavantajları yok mudur? Kişisel bilgisayar kavramının ortaya çıkmasıyla özel bilgilerimizi, yalnızca kendimizin ulaşabildiği bir depolama alanına saklayabiliyorduk. Fakat bulut teknolojisi uygulamaları geliştikçe kişisel bilgisayar kavramının yerini kişisel profiller alıyor. Bugün kişisel profil yaratma konusunda en önde gelen firma olan Google, ortalama bir kullanıcısı hakkında en az 60 bilgi noktasına sahip. Evet, bu firmalar kişisel bilgilerin korunumu konusunda fazlasıyla tedbirli. Fakat kendi elde ettikleri bilgileri maddi amaçlar doğrultusunda kullanmaktan çekinmiyorlar. Mesela bir internet sitesinde biz kilo kısmını doldurmadan bizim için o kısmı doldurabiliyor. Bizim tercihlerimiz doğrultusunda aramalarımızı özelleştirebiliyor. Bunlar çoğumuzun işini kolaylaştıran şeyler. Fakat kişisel bilgilerimizin reklam amaçlı başka firmalara satılması canımızı sıkabilir. 

Veri işleme alanındaki uzmanlara göre Google, bizi bizden daha iyi tanıyor. Nesneler interneti denen kavramın yaygınlaşmasıyla her an kişisel bilgilerimiz büyük firmalara aktarılıyor. Akıllı bilekliğimizden sağlık durumumuz, telefonumuzdan arama kayıtlarımız ve sosyal çevremiz, hatta belki akıllı süpürgemizden evimizin krokisi… Elbette doğru bir internet kullanıcısı olarak kişisel bilgilerimizi koruyabiliriz. Özellikle son yıllarda Facebook şirketiyle ortaya çıkan skandal doğrultusunda neredeyse tüm büyük teknoloji şirketleri, verilerin paylaşımı ve üçüncü parti şirketlere aktarımı konusunda kullanıcıya seçim imkanı bırakıyor. 

Gelecek kesinlikle kapımızda. Bundan kaçmak veya korkmaktansa bilinçli bir şekilde karşılamalıyız. Bilim kurgu filmlerinde koca uzay gemilerini yöneten tek bir ”computer” olur. Daha o zamanlarda geleceğe yönelik tutarlı varsayımlarda bulunulmuş. Fakat gelecekte tüm insanlığın bağlandığı şey bir yapay zeka değil, veriler topluluğu olacak.