Güncelleme Tarihi: 11 Ocak 2023
Daha önce kültürel veya tarihsel değeri olan eserlerin, uluslararası alanda çalışan hırsızlar tarafından kaçakçılığının yapıldığını duymuş olabilirsiniz. Peki, bölgeye has canlıların da kaçakçılık öznesi olduğunu biliyor muydunuz? Biyokaçakçılık olarak adlandırılan bu yasa dışı eylem, zengin canlı yaşamıyla dikkat çeken ülkemiz topraklarında sıklıkla tekrarlanıyor. Biyokaçakçılık, bölgelerin doğal yaşamını tehdit ediyor. Türkiye’nin eşsiz canlı habitatını korumak için bu konuda toplum olarak bilinçlenmemiz çok önemli. Buna istinaden sizler için biyokaçakçılık hakkındaki bilgileri derledik…
Biyokaçakçılık Nedir?
Biyokaçakçılık; belirli bir bölgeye has, hayvan ve bitkiler de dahil olmak üzere tüm canlıların ticari veya sergileme amacıyla, ülkenin izni olmaksızın yurt dışına kaçırılmasıdır. Endemik hayvan ve bitki türleri açısından fazlasıyla zengin topraklara sahip olan ülkemiz, bu yönü sebebiyle sürekli olarak biyokaçakçılıkla uğraşan kimselerin ilgisini çekmektedir. Biyokaçakçılığın kapsamına canlıların kan, doku, diş, tohum vb. vücut veya vücut dışı parçaları da girer.
Biyokaçakçılık, özellikle nesli tükenmekte olan hayvanlar ve bitkiler özelinde görülür. Normalde satışının yapılmasının yasak olduğu bazı hayvanlar, varlıklı kimselerin zevkleri kapsamında sergilemesi için ellerine ulaştırılır. 20. yüzyılda oldukça yaygın olan biyokaçakçılık, değişen dünya düzeniyle birlikte azalmış olsa da hala devam etmektedir. Öte yandan sergileme dışında bazı bitki türlerinin tıp veya kozmetik alanında kullanılmak üzere kaçırıldığına da rastlanabilir.
Uzman biyologlar eşliğinde düzenli ve planlı olarak gerçekleştirilmeyen uluslararası canlı aktarımları, bölgenin habitatına zarar verebildiği gibi canlının yeni taşındığı bölgede yaşayan diğer canlılara da zarar gelmesine neden olabilir. Uluslararası alanda biyokaçakçılık, ülkelerce belirli yasalar çerçevesinde yasaklanmıştır.
Türkiye’de Biyokaçakçılık Var Mı?
Ülkemizde bulunan endemik canlı türü sayısı, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere diğer çevre ülkelerden çok daha fazladır. Ilıman kuşak üzerinde yer alan Türkiye, binlerce bölgeye has canlıya ev sahipliği yapar. Bu yönüyle bakıldığında ülkemizde bulunan 12.000 bitki türünün %36’sının, yani 3700’ünün, endemik olması, ülkemizin biyokaçakçılar tarafından rağbet görmesine neden olur.
Öte yandan ülkemizde nesli tükenmek üzere olan hayvanların da biyokaçakçılığının yapıldığına dair raporlar vardır. Osmanlı Devleti yönetiminde ülkemizden çıkan Ankara tavşanı ve Van kedisi gibi türlerin yeterli denetimlerin yapılmadığı 19-20. yüzyıl arası zaman aralığında yurt dışına çıkarıldığı düşünülmektedir. Bu türler, yurt dışında melezleştirilerek popüler hale gelmiştir. Örneğin Van kedisi, yurt dışında bir hayli popüler olsa da melezlenmiş bir tür olması nedeniyle Van’da bulunan endemik türle aynı değildir. Bu yönüyle biyokaçakçılık, biyolojik açıdan türler arasında kirlenmelere neden olabilir.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün açıklamış olduğu verilere göre 2013 yılında 49, 2014 yılında 52 biyokaçakçılık vakası tespit edilmiştir. Biyokaçakçılık kurbanı olan türler arasında Doğu Karadeniz’de yaşayan Kafkas engereği (Vipera kaznokovi), Doğu Anadolu ve İç Anadolu’da yaşayan Uludoğan (Falco cherrug), Amanos’ta yaşayan geyik böceği (Lucunus cervus akbesianus) yer alır.
Bunun dışında son derece zengin bir floraya sahip olan Türkiye’de tıbbi ve kozmetik amaçlı bitki kaçakçılığına da sıklıkla rastlanmaktadır. Örneğin diğer güllere kıyasla çok daha yoğun renk ve koku verme kabiliyetine sahip olan Rosa foetida, yurt dışında bulunmamasına rağmen bir şekilde oraya kaçırılıp ticari amaçlarla satılmaktadır.
Biyokaçakçılığın Engellenmesi Neden Önemli?
Biyokaçakçılığın gün geçtikçe artması, ülkemizin doğal çevresinin bozulmasına sebep olur. Düzensiz kaçakçılığın yapıldığı koşullarda en iyi numuneyi bulmak isteyen kaçakçılar, aynı habitatta yaşayan diğer canlı türlerinin hayatlarını hiçe sayar. Öte yandan belirli bölgelerde sürekli olarak yapılan biyokaçakçılık sonrasında bazı canlı türlerinin popülasyonlarında azalmalar görülebilir. Popülasyon dengesinin bozulduğu durumlar, canlı türlerini yok oluşa sürükleyebilir.
Biyokaçakçılık, aynı zamanda ülke ekonomisine de zarar verebilir. Örneğin yine Türkiye’de yetiştirilen ve tozlaşmada büyük önem taşıyan Bombus arıları, Türkiye’den kaçırılarak yine tekrar ülkemize kiralanmaktadır.
Özellikle şehirden uzak veya kırsal kesimlerde yaşayan bireylerin, bölgelerini çok daha iyi tanıması gerekir. Ülkemizde endemik türlerin orantılı olarak dağılması, Türkiye’nin neredeyse her bölgesini biyokaçakçılığa açık hale getirmektedir. Bölgenize has bazı türlerin şüpheli bir şekilde yakalandığını veya toplandığını gördüğünüz takdirde ilinizdeki Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlüklerine ya da kolluk kuvvetlerine haber verebilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: Needpix