Uyku, Ev ve İç Giyimine Doğal ve Vegan Bir Dokunuş: HAYS

Uyku, Ev ve İç Giyimine Doğal ve Vegan Bir Dokunuş: HAYS

Dünyadaki su kirliliğinin %20’si ve okyanuslardaki mikroplastik kirliliğinin %35’inden sorumlu tutulan moda sektörü, küresel düzeydeki karbon emisyonlarının ise %10’una neden oluyor. Bu hiç iç açıcı bir sonuç değil. Bu oran hava ve deniz taşımacılığının toplamından oldukça yukarda. Dünya kaynaklarının devamlılığını sağlamak, çevreye ve insana zarar vermeyen bir moda anlayışı benimsemek artık bir zorunluluk denebilir.

Dolayısıyla sürdürülebilir moda mümkün mü sorusunu bol bol sorduğumuz son dönemlerde radarımıza takılan bir marka var. Bir uyku, ev ve iç giyim markası olan Hays, doğa dostu üretim anlayışı ve vegan ürünleri ile dikkat çekiyor. Kullandıkları kumaşların %90-95 oranında doğal olduğunun altını çizen Hays, en güçlü ilham kaynağının da doğa olduğunu belirtiyor. Biz de Hays giyimin tasarımcısı Sema Bayraktar ile markanın varlık amacını ve tarzını daha yakından tanırken sürdürülebilirlik üzerine de detaylı bir sohbet gerçekleştirdik.

Merhaba Semra Hanım, röportajımıza sizi tanıyarak başlayalım isterim…

Uyku, Ev ve İç Giyimine Doğal ve Vegan Bir Dokunuş: HAYS
Semra Bayraktar

Merhaba, öncelikle sizi tanıdığım için çok mutlu oldum. Yaşadığımız gezegene duyarlı olmak, onu anlayabilmek, ondan korkmadan onunla birlikte yaşamayı teşvik eden çalışmalarınız için çok teşekkür ederim. İlkokul öğretmeniniz sanırım herkese ne olmak istediğini sormuştur. Ressam olmak istiyordum ben. Geceleri herkes uyurken yaptığım resimlerle dünyaya anlatmak istediğim hikayeler vardı. Sanatı seçmiştim anlatma biçimi olarak. Çevre mühendisliği fakültesinden mezun olduktan sonra içimde yanan ateşe cevap vererek tasarım eğitimi aldım. Aldığım her iki eğitimin de vizyon anlamında hayatıma çok büyük katkıları oldu. Hibrit düşünebilmeyi hediye etti bana aslında. Senelerdir Hays ile birlikte pişmekteyiz. Ve burada olmaktan, içindeki değişime, dönüşüme tanık olmaktan dolayı çok mutluyum. Emek ve sabırla her şeyin yapılabileceğini düşünenlerdenim.

“Öğretici olarak doğadan esinleniyoruz.”

Güzel tanımlamalarınız için ben teşekkür ederim. Hays markasının doğuş hikayesini dinleyebilir miyiz? 

Hays 1987 kuruluşlu; uyku, ev ve iç giyim markası. İhracat kokteyliyiz aslında. Perakende sektöründe kısa zamandır var olan fakat hızla büyümeyi hedef alan toplam 10 mağazamızda biyofilik temasıyla yola çıktık. Model ve ölçü olarak doğadan, öğretici olarak ise yine en çok doğadan esinleniyoruz. Bir kelebeğin hikayesidir HAYS. Özgün ve ilham veren çözümlerle dünyaya hikayemizi iletmek ve kelebek etkisi yaratmaktır amacımız. Logomuzun içinde iki insan yüzü gizlidir örneğin. Ürünlerimizin her biri ve her bir aşaması için geçerli olan empati değerimizi simgelemektedir. Ürünlerimize tek tek bakar, kimin için yaptığımızı ve içinde mutlu olup olmayacağını sorgularız. 

Biz; ailemizle, sevdiklerimizle, dostlarımızla birlikte doğada geçireceğimiz her saniyeyi önemsiyoruz. Güven vermek istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki hepimizin iyi olanı görmeye ve güvenmeye ihtiyacı var. Tırtıldan kelebeğe dönüşürüz her bir koleksiyonumuzda. Elinize aldığınız her bir Hays ürününe önce bakarsınız ve seversiniz; fakat dokununca aşık olursunuz. 

Hays’ın hedef kitlesini nasıl tanımlarsınız?

Uyku, Ev ve İç Giyimine Doğal ve Vegan Bir Dokunuş: HAYS
Uyku, ev ve iç giyimine doğal ve vegan bir dokunuş: HAYS

20-45 yaş aralığında kadın – erkek herkes bizim hedef kitlemiz. Dünyadaki tüm canlılara kıymet gösteren, doğayı kendine öğretici olarak alan, kendini seven, insan dostu, hayvan dostu, doğa aşığı, çalışan ve üretmeyi seven insanlarımız için Hays var.

“Moda endüstrisinde sürdürülebilirliği yakalamanın en önemli noktası da az ama öz kalmaktan geçiyor.”

Artık sürdürülebilirlik kavramı moda da dahil olmak üzere her alanda, her sektörde. Ancak bazı firmalar bunu sadece bir pazarlama stratejisi olarak görürken bazıları bu konuda oldukça samimi. Peki, özellikle moda endüstrisinde sürdürülebilirliği yakalamanın en önemli noktası nedir sizce?

Sürdürülebilirlik kavramı, ilk 1983 yılında Birleşmiş Millet’in yayınladığı bir rapor sonrasında hayatlarımıza girmeye başladı. Ozon tabakası deliniyor konusu ile bu kavramla tanıştık. Ve raporun başlığı da çok etkileyiciydi: “Ortak Geleceğimiz.” 

Sürdürülebilirlik; kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılamaktadır en basit açıklamasıyla. Çok basit ve çok anlaşılır. Sürdürülebilirlik kavramına tek bir pencereden bakamıyorum. Çevresel, sosyal ve ekonomik olarak bir bütün. Birbirini çok iyi tamamlaması beklenen bir döngü. Kanımca moda endüstrisinde sürdürülebilirliği yakalamanın en önemli noktası da az ama öz kalmaktan geçiyor. “Less is more” yani “Yavaş moda az tüketim”. Bugün durumumuzun insan faaliyetlerinin dünya kaynaklarını tüketme sınırına geldiği çok açık. Sürdürebilirlik ancak doğanın kendi kaynaklarını yenileyebilmesine olanak tanıyacak hızda olursa anlamlı olacak.

Gerçekler bazen yansıtıldığı gibi olmayabiliyor. Örneğin bazı giyim markalarının perde arkasında emek gücünün ciddi biçimde sömürüldüğünü, ucuz iş gücünün ve insani olmayan koşulların gündeme geldiğini biliyoruz. Buna rağmen “o” markalar bir “greenwashing” edasıyla “sürdürülebilirlik” temalı reklamlar yapıyor ya da ürün geliştirdiklerini ifade ediyorlar. Bu durumu nasıl yorumlarsınız?

Uyku, Ev ve İç Giyimine Doğal ve Vegan Bir Dokunuş: HAYS
Uyku, ev ve iç giyimine doğal ve vegan bir dokunuş: HAYS

Ah! Bu bizim de kanayan yaramız. Gerçekten çok samimiyetsiz buluyoruz ve çok üzülüyoruz ama biliyorum ki Z kuşağı bunun çok farkında. Z kuşağı neden sorusunu soruyor. Bilinçli ve araştırıyor, hikayeyi önemsiyor. Üretim proseslerini irdeliyor ve markaya bir bütün olarak bakıyor. Vizyonunu ve bu doğrultuda yaptıklarını önemsiyor. Öyle bir kuşak ki bir gecede sizi yok edebilir. Bu güçteler. Samimiyet ve şeffaflık önemli onlar için; bunun farkında olmak gerekir.

“Kullandığımız kumaşların %90-95’i doğal kumaşlar…”

Bugün, Türkiye’de bir tişört veya bir pantolonun üretim sürecinde 2 bin 500 litre civarı su harcanıyor. Hazır giyim endüstrisi büyük oranlarda karbon ayak izi oluşturuyor. Bu istatistikten ve örnekten hareketle kaynakların daha doğru kullanılması adına sürdürülebilirlik kriterleriniz nelerdir?

Biz bu duruma samimiyetsizce yaklaşmak istemiyoruz. Dünyamızı ve insanımızı önemsiyoruz. Trend olduğu için bir yaklaşım içerisinde değiliz bu konuyla alakalı. Tamamen şirket kültürümüzde bu var. Arkadaşlarım öğle yemeğinde ofis ışıklarını söndürürler örneğin. Ve bunlar hiç yadsınamayacak küçük adımlar fakat dediğim gibi kelebek etkisi yaratacak çözümler. Kullandığımız kumaşların %90-95’i zaten doğal kumaşlar. Haliyle geri dönüşümleri de hızlı oluyor. Bunun yanında organik koton da kullanınca ilaçlamadan oluşan atığı da önlemiş oluyoruz. Paketleme de bizim için önemli. Geri dönüştürülebilir paketleme tercih ediyoruz. Ve tabii bu durumu koleksiyon hikayelerimizden başlayarak ürünlerimizde sonrasında da takip eden tüm dijital platformlarda vurguluyoruz. 

Pandemi dönemiyle oturan e-ticaret yöntemini güçlendirmek ve müşterilerimize bu yolla hizmet vermek de karbon ayak izimizi azaltıcı önlemler arasında. Yani demek istediğim, bu bir zincir. Sürdürülebilirliği sürdürmek istiyoruz. Zincirin baş halkasından son halkasına kadar. Tabii eklemek istediğim bir cümle daha olacak. Kültürümüzde bu var dedim biraz önce. Bununla ilgili daha çok projelerimiz var. Fakat sistem içinde biraz sıkışmaktayız. Ayakta kalmak ve bu süreci samimiyetle sürdürmek için çok zorlandığımızı da söylemem gerekir. 

Devamı olarak şu soruyu da yöneltmek isterim. Su ayak izi ve karbon ayak izinizi azaltacak hangi üretim yöntemlerini tercih ediyorsunuz? 

Çalıştığımız tüm paydaşlarımızı özenle seçiyoruz gerçekten. Buna önem gösteren, aynı bakış açısına sahip olduğumuz ham madde tedarikçilerini tercih ediyoruz. Koca bir tüketim dünyasında yaşıyoruz ve bunu azaltıcı ek faaliyetler de yapmak istiyoruz. Örneğin projelerimiz arasında kullanılan sabunları geri dönüşümde kullanmak var. e-ticaret için yaptığımız paketlemelerimize kedi mamaları koyuyoruz. Ayrıca paketlerin içine cam ile metal pipetler koyarak plastik pipet kullanımına dikkat çekiyoruz. Sürdürülebilir adımlar atmak ve farkındalık sağlamak istiyoruz.

Uyku, Ev ve İç Giyimine Doğal ve Vegan Bir Dokunuş: HAYS
Uyku, ev ve iç giyimine doğal ve vegan bir dokunuş: HAYS

“Doğadan bizim için öğretici.”

“Sürdürülebilir moda” kavramı Hays için ne ifade ediyor?

Dediğim gibi sürdürülebilirliğe bir trend olarak bakmıyoruz. Bir kültür olarak bakıyoruz. Ortak geleceğimiz için yapabileceğimiz çok şey olduğunu düşünüyoruz. Doğa bizim için öğretici. Koleksiyon aşamasından başlayarak doğayı anlamaya ve ondan ilham almaya çalışıyoruz. Mağazalarımızda ve diğer platformlarda bunu anlatmak için elimizden geldiğince gayret sarf ediyoruz. 

Uyku, Ev ve İç Giyimine Doğal ve Vegan Bir Dokunuş: HAYS
Uyku, ev ve iç giyimine doğal ve vegan bir dokunuş: HAYS

Dünyada ibre artık vegan alışkanlıklara doğru kayarken Hays’ın öne çıkan ve PlumeMag ailesi olarak bizlerin de dikkatini çeken konu vegan kumaşlarınız oluyor. Bu konuyu detaylandırabilir misiniz?

Vegan kumaş, Avrupa Vegan Vejeteryanlar Derneği tarafın verilen V-Labal sertifikası ile onaylıdır; çevreye, insana ve hayvan sağlığına zarar vermez. Bu kumaş, üretiminin hiçbir aşamasında hayvansal protein içermiyor. Az miktar deterjanla daha düşük ısıda temizliğini gerçekleştirebiliyorsunuz. Dolayısıyla vegan kumaş biyodegradasyon hızı yüksek, toprağa gömüldüğünde 5-6 ayda tamamen yok olan hiç iz bırakmayan bir üründür. Her içeriği kapsayabilir; koton, viskon, keten gibi. 

Tabii bunların arasında ve bizim sıklıkla kullandığımız cupro içerikli vegan kumaş en değerlisidir. Cupro, pamuğun kullanılmayan kısımlarından yani aslında atıkların geri dönüşüm sağlanarak yapılan bir içeriktir. Ve de tabii ki vegandır; vegan kumaşların tüm özelliklerini taşır. İnsan ve çevre dostu, ineğe muadil, akışkan, dokunduğunuzda kendinizi dokunmaktan alıkoyamayacak kadar iyi hissettiren, giydiğinizde yok hissi veren yüksek kaliteli ve sağlıklı içeriktir.

“Küçük bir adımla her şeyin değişebileceğine inanmak gerekir…”

Sonbahar-Kış 2022 modası için “Sürdürülebilir Renklerle Her Şey Mümkün” başlığı ile giriş yaptığınız sıcacık ve soft bir koleksiyonunuz var. Peki sürdürülebilir seçimler nasıl yapılır? Bu koleksiyondan bahsedebilir misiniz?

Uyku, Ev ve İç Giyimine Doğal ve Vegan Bir Dokunuş: HAYS
Uyku, ev ve iç giyimine doğal ve vegan bir dokunuş: HAYS

Sürdürülebilir seçimler, az önce de söylediğim gibi zincirleme olmalıdır. Ortak geleceğimiz için “Doğaya nasıl yardımcı olabilirim?” demekle başlıyor. Önce güvenmek gerek. Kendine, küçücük bir adımla birçok şeyin değişeceğine inanmak, az ama öz olanın, gerçek olanın farkında olmak. Sonra bunu hayatın her alanına yerleştirmek. Bilinç, bireysel başlar. Kolektif bilince ulaşmak için önce kendimizden başlamak gerek. Hikayenin tüm duraklarında bu bilinçle var olmak ve yanına aldığın daha çok insanla yola devam etmekten bahsediyorum. Sürdürülebilir renkler de aslında bu hikayenin duraklarından bir tanesi. Yani zincirin bir parçası. Bakış açısını nakşettiği bir durak. Renkler uzun süreli bir kullanım işaretidir. Ev kıyafetinin dışarıya uyumlanması da az tüketimi getirir.

Pantone 2022 yılın rengini “Very Peri” olarak belirledi. Yani mavi ile kırmızı ana renklerinin belirli ton ve oranlarda karışması ile ortaya çıkan iddialı bir renk. 2022 Pantone ruhunu sizin koleksiyonlarınızda da görecek miyiz?

Very peri rengi, koleksiyonumuzun içinde “neden very peri dendiğiyle ilgilenerek” bulunacak aslında. Demek istediğim rengi kullanmak evet tatmin edici durabilir; fakat aslında rengin bize anlatmak istediği hikaye bizim için aslolan. Ve bu yeni renk koleksiyonumuzda ancak bu şekilde var olabilir.

“Giymeyeceğimiz bir ürünü üretmiyoruz.”

Hays ürünlerinin üretim sürecinde nelere yer yok? 

Her ürünümüzün arkasındayız. Çünkü en başta söylediğim gibi empati değeri yüksek bir markayız. Bu yüzden giymeyeceğimiz bir ürünü üretmiyoruz. İnsanla, hayvanla, çevremizle empati kurmak yeterli sanırım. 

Son olarak iklim krizi ve ekolojik tahribata karşın geleceğe dönük taahhütleriniz var mı?

Önceliğin farkında olmaktan geçtiğini düşünüyorum. Kabul etmekten ve nerelerde yanlışlar yapıldığını bilmekten. İnsanımıza, bu yanlışları biraz daha basitleştirerek anlatmayı, yapılacak şeyleri işaret etmeyi önemli buluyorum. Bıkmadan usanmadan umudun olduğunu, doğamızla savaşmamamızı, onu anlamaya çalışmak gerektiğini ve küçük adımların ne kadar kıymetli olduğunu anlatmak gerekiyor. Biz Hays ailesi olarak ortak geleceğimiz için projeler geliştirmeye, bunun ışığında üretmeye devam edeceğiz. Umut doluyuz. Asla umut etmekten vazgeçmiyoruz.