Tutku ve Başkaldırının Hikayesi: Spartaküs ve Varinya Aşkı

Tutku ve Başkaldırının Hikayesi: Spartaküs ve Varinya Aşkı

“Roma’yı Roma’nın kendi zulmü yok edecektir. Biz onlardan yalnızca özgürlüğümüzü istiyoruz, onlar bizden canımızı istiyor. Bu durumda kaybedecek olan onlardır, biz değil. Vezüv evimiz, Sibalis Irmağı suyumuz olsun. Hep birlikte güneşi yakalamaya koşalım.”

Spartaküs

Tarihi liderler ve aşkları denilince “Spartaküs ve Varinya” dan bahsetmeden geçemeyiz. Bu tutkulu aşıklar, tarihte önemli bir yer edindiler. Efsaneleşen aşk hikayelerine geçmeden önce Spartaküs dönemini biraz irdeleyelim. 

Trakyalı bir köle olan Spartaküs’ün Roma hakkındaki tasavvurlarını, ütopik bir gelecek tasarımı olarak yorumlayabiliriz. Tarihe baktığımızda Spartaküs; insanın insana köle olmadığı, eşitlik talebinin karşılık gördüğü, herkesin çalışıp kazandığı bir Güneş Ülkesi devleti kurmak istedi. O dönemde köleliğe karşı durmak ve demokrat bir zeminin oluşması beklentisiyle atılan adımlar, devrimci bir nitelik taşıyor diyebiliriz. Film, tarihi kitaplar ya da romanlardan zihnimizde canlandırdığımız Spartaküs’ün, eşitlik arzusu içinde gerçekleştirdiği köle isyanının lideri olması ve Roma Devleti’ne ayaklanması basit bir konu değildir. 

Spartaküs’ün hayatı bitmek bilmeyen bir mücadeleyle geçmiştir. Efsaneye göre Roma ordusundan kaçan Spartaküs yakalandı ve köle olarak satıldı. M.Ö. 73’te Gladyatör Okulu’ndan da kaçan Spartaküs; 77 arkadaşı, köle ve yoksullarla birlikte Vezüv Yanardağı’na sığındı. Gaius Claudius Glaber himayesinde gönderilen 300 kadar Romalı askeri şaşırtıp, kendilerini yakalamalarına engel oldu.  Bu ekip, yer yer çeşitli çatışmalar içine girmeye devam etti, Romalı asker ve devlet adamı olan Publius Varinius’u yendi ve Thuria ile Metapontion kentlerini yağmalayarak Güney İtalya’ya egemen oldu. Bu zaferler, Spartaküs’ün namının gitgide yayılmasına katkıda bulundu.

Spartaküs ve Varinya

En büyük arzusu eşit ve özgür yaşamak isteyen insanlarla Güneş ülkesini kurmak olan Spartaküs’ü tehdit olarak algılayan Roma Senatosu, M.Ö. 72’de onu alt etmek için üzerine ordu göndermiş ancak başarılı olamamıştır. Art arda zafer kazanan Spartaküs, ordusunun İtalya’dan ayrılmak istememesi üzerine güneye doğru ilerledi ve Lucinia’ya geri döndü. Ancak orada ilk kez Romalı general ve politikacı Marcus Crassus’a yenildi. Bunun üzerine Spartaküs, Sicilya’ya geçmeyi düşündü ve Messina’ya çekildi. Ancak onları ulaştırmaya söz veren korsanların sözlerini tutmaması üzerine Spartaküs, Crassus’un kuşatmasını yarıp geri çekildi.

M.Ö. 71’e gelindiğinde Romalı General Pompeius, kölelerin savaşmakta ısrar etmesiyle Spartaküs’ün ordusundaki kaçakları yakalayıp öldürdü. Altı bin kişi tutsak edildi ve çarmıha gerdirildi. Spartaküs’ün ise ya savaştan kurtulup Roma’yı terk ettiği ya da savaşta öldürüldüğü düşünülmüştür. Zira öldürüldüyse de cesedi  bulunamamıştır.

Tüm bu güç ve mücadele gösterisinin içinde Spartaküs’ün eşi olarak bilinen Varinya da önde olan savaşçı kadınlardan biridir. Varinya karakteri, o dönem için farklı kesimlerden farklı tanımlara tabi tutulmuştur. Varinya; isyancı köleler için Spartaküs’ün kadını, düşmanları içinse dişi Spartaküs olarak tarihe geçmiştir. Varinya’nın da bir savaşçı olması, Spartaküs ile kurduğu ilişkinin alışılagelmiş bir karı koca ya da sevgili ilişkisi olarak kalmasına olanak tanımadığını söyleyebiliriz. Aşkları için her gün daha fazla bedel ödemek zorunda kalan Varinya, Spartaküs’ü sahiplenmekten asla vazgeçmedi.

İnancı ve Hırsına Aşık Oldu

Varinya tarihte daha çok Vikinglere benzeyen uzun sarı saçları, biçimli vücudu ve uzun bacakları ile Trakyalı güzel bir kadın olarak anlatılmıştır. Bu güçlü kadının Spartaküs’ü asıl etkileyen tarafı ise kafasına koyduğu şeyi er ya da geç mutlaka yapması, inancı ve hırsı olmuştur. Dolayısıyla Spartaküs’ün kurmak istediği Güneş şehrinin, onları birbirlerine bağlayacak en somut unsurlardan biri olacağı düşünülmüştür. 

Spartaküs ve Varinya

Köleci toplumlara ve ilişkilerine baktığımızda kadınlar ortak hayatta aitti. Peki bu ne demektir? O dönemlerde kadınlar, köleler dahil herkesin sahiplenmeye çalıştığı ve tüm hizmetleri yerine getiren kişilerdi. Yani asıl köleler onlardı. İnsanların kadınlar üzerinde hakları vardı.  Evlilik kurumunun olmasına rağmen köleliğin belirleyiciliği, kadınları her anlamda erkeklerin hizmetine sunmuştur. Bu nedenle tek bir erkek ile evlenen kadınların sayısı çok az olmuştur. Hal böyleyken Varinya, köleliğe karşı durmasındaki kararlılığı ile uç bir örnektir. Savaşçı ve direnişçi bir karakterde olması sonucu kendini koruyabilmiştir.

Roma’da Capua şehri taraflarında bulunan gladyatör okulunun sahibi Romalı Quintus Lentulus Batiatus, kadınları bir meta olarak kullanmış, gladyatörler istediklerinde kadınları onların koğuşlarına göndermiştir. Varinya’nın bu nokta bir istisna olarak kalması ve teslim olmaması ciddi bir başkaldırıdır. Batiatus, Varinya’yı hakkından geleceğine inanarak Spartaküs’e teslim etse de sonuç umduğu gibi olmadı. Spartaküs ve Varinya’nın arasında tam bir dayanışma ortamı oluştu.

Spartaküs ve Varinya

Varinya isteyinceye kadar O’nun elini bile tutmamış olan Spartaküs, günlerce emanetindeki bu kadının yaralarını tedavi etmiş, karnını doyurmuş, şefkatini esirgememiştir. Sonraları büyük bir tutkuyla birbirlerine bağlanan bu iki kölenin aşkı gittikçe büyüdü. Aralarındaki kuvvetli bağ neticesinde Varinya bir erkek çocuğu dünyaya getirdi. Aşklarını sert mücadeleler ve savaşlar içinde yaşayan bu iki karakter, ömürleri boyunca eşitlik talep etmiş ne yazık ki bu çabaları karşılığını bulamamıştır. Kurmak istedikleri Güneş ülkesi bir hayal olarak kalmıştır.

Efsanede görüldüğü gibi o dönemin köleci toplumu için Varinya, kendi karakterini ve özgür ruhunu ortaya koyabilen cesur bir karakterdi. Üstelik kendisi de köle sınıfından olmasına rağmen. Tüm kadınların kaderlerinin aynı olduğu bir düzende -henüz Spartaküs’ün aşkı bile olmamışken- köleci sisteme isyan eden ve kimseye teslim olmayan Varinya, sahip çıktığı aşkı ve verdiği mücadele ile günümüzün kadınlarına da güçlü bir duruş sergiliyor.