Teknoloji Savaşları: Intel AMD Rekabeti

Teknoloji Savaşları: Intel AMD Rekabeti

Daha önce hiç insanlığın en büyük buluşu nedir diye düşünmüş müydünüz? Ateş, matematik, makineler? Bugün yaşadığımız modern dünyanın en büyük  kaynağı küçücük bir devre elemanına ve bir teknoloji şirketine dayanıyor.

Bugün yazımızda transistörler ve mikro-işlemcileri konu edinen çekişmeli bir rekabeti inceleyeceğiz. Kemerlerinizi bağlayın, teknoloji trenimiz yeniden teknolojinin en çekişmeli olduğu yıllara yani 1970’lere gidiyor. 

Abi ve Küçük Kardeş

işlemci

Görsel: Wikimedia Commons

1970’lere gelindiğinde birçok bilim insanı, makinelerin ve bilgisayarların geleceğin teknolojisi olacağından emindi. Fakat bilgisayarlar, yanında devasa bir yük getiriyordu. Bu dönemde yalnızca basit işlemleri yapabilen bir bilgisayar bile oda büyüklüğündeydi.

Fizikte büyük atılımlar yaşanmaktaydı. Her teknolojik atılımda olduğu gibi fizikçiler ortaya çıkıp tüm dünyayı karıştırdı. Dünyanın ilk entegre devresini tasarlayan Edward Moore ve Robert Noyce adında iki fizikçi, yarı iletken teknolojileri dünyasına bomba gibi bir haberle düşmüştü. Özellikle silikon kullanarak yaptıkları devre sayesinde yüksek işlemleri küçük alanlara sığdırabiliyorlardı. Bu iki bilim insanına teknoloji camiasının saygısı çok büyüktür. Öyle ki günümüzde teknolojinin kalbi olarak kabul edilen Silikon Vadisi’nin isim babası Robert Noyce’tur. 

Buluşlarını desteklemek isteyen ikili 1968 yılında Intel’i kurdu. Transistörleri kullanarak ürettikleri mikro işlemciler, yalnızca 5-6 cm boyunda olmasına rağmen oda büyüklüğündeki bilgisayarların işlemlerini yapabiliyordu. Intel, kısa zamanda saniyede 60.000 işlem kapasitesine sahip işlemciler üretti ve bilgisayar devi IBM ile anlaştı. Bu anlaşma çerçevesinde IBM’in tasarladığı ilk PC(kişisel bilgisayar) için işlemci üreteceklerdi. 

Bu sırada 1969 yılında birkaç arkadaş her teknoloji hikayesinde olduğu gibi evlerinin garajında buluşup bir yarı iletken firması kurma kararı aldı. Bu şekilde Advanced Micro Devices(AMD) oluştu. Dönemin önde gelen teknoloji firması Fairchild’dan ayrılan bu mühendisler, fazlasıyla heyecanlı ve istekliydi. Dünyanın ilk PC’sinde kullanılan Intel 8080 işlemcisi, büyük başarı yakalamıştı. Küçük atılım olan AMD, kendi 8080 replikalarını üretiyordu. Bu durum büyük balık Intel’in gözünden kaçmadı. Son zamanlarda IBM’e işlemci yetiştirmekte zorlanan Intel, AMD ile kendilerinin alt üreticisi olmaları için anlaşma yaptı. Buna göre AMD, Intel işlemcilerini tasarlayacak ve imal edecekti. Bunun yanında karşılıklı teknoloji alışverişi yapılacaktı.

Savaş Başlıyor

AMD’nin performansı gayet iyiydi. Son zamanlarda yapılan teknoloji transferleri sebebiyle kendi ar-ge tesislerini kuran AMD, pazar için tehlikeli bir rakip olmak üzereydi. Tüm mikroişlemci piyasasını elinde tutmak isteyen Intel, 1986 yılında anlaşmayı feshetti. AMD buna karşılık hemen dava açtı. Fakat uzun süre bir karar alamadılar. AMD, Intel’in kendilerinin ürettiği mikro kodu anlaşma dışında kullanması sebebiyle dava etmişti. Intel gerçekten bir ihlal yapmıştı fakat dönemin yasaları teknolojiye ayak uyduramadığı için dava sürüncemeye girdi. 

AMD neredeyse batma noktasına gelmişti. İşlemci dünyasında tekel olmak isteyen Intel, elinden geleni ardına koymuyordu. Sonunda AMD beklemek yerine harekete geçti ve 1991 yılında AM386 ve AM486’yı piyasaya sürdü. Bu denli baskılanan ve küçük bir firmaya göre gayet iyi satış rakamlarına ve geri dönüşlere ulaştılar. Intel’in korkması için çok sebep bulunuyordu.

İki firmada milenyuma, yani teknoloji çağına hızlı girmek istiyordu. Bu dönemde Pentium işlemciyle market pazarının büyük çoğunluğunu elinde bulunduran Intel, AMD’nin x64 mimarisini kullanan K6 işlemcisi ile sarsıldı. Bu işlemcinin en düşük hızı, Intel Pentium’un ulaşabileceği en yüksek hızdan bile daha fazlaydı. K6’nın ismi ise çizgi roman kahramanı Superman’i zayıflatan kriptonit elementinden geliyordu. AMD gerçekten de Intel’in kriptonitini bulmuştu.

Mahkemede de işler AMD yönüne dönmeye başlamıştı. Hakimler Intel’in ihlal yaptığı görüşündeydi. Buna göre haksız sayılan Intel, AMD ile teknoloji paylaşmak zorunda bırakıldı. Tüm bu gelişmeler, mikro işlemci pazarının %60’ından fazlasını elinde bulunan Intel’i zor durumda bıraktı. İki firma arasındaki makas son derece daralmıştı. Küçük balık, zorba büyük balığı yemek üzereydi. Teknolojik atılımların şirketi olan Intel yine devasa bir atılımla Intel Core işlemcilerini üretti ve piyasaya sürdü. Tüm bilgisayar endüstrisinde darbe etkisi yapan bu durum Intel’i yeniden öne geçirdi. Ayrıca Intel, büyük laptop üreticileri ile yaptıkları anlaşmalar ve Çin gibi ülkelerde yaptıkları yatırımlar sayesinde çok büyük bir kitleye hitap edebiliyordu. Öyle ki Core işlemci serisi ile yeniden yakaladığı itibarı sayesinde bu dönemde kazancının %40’ından fazlasını laptop üreticilerinden sağlıyordu. 

AMD yalnızca işlemci piyasasında Intel ile rekabet edemeyeceğinin farkına varmıştı. Bu sebeple dönemin önde gelen grafik kartı üreticisi ATI ile anlaşıp grafik kartı da üretmeye başladı. Ayrıca AMD, Intel’in haksız rekabet yarattığı görüşündeydi. 2006 yılında ABD’deki tekellik ve teknoloji yasaları epey gelişmiş ve yerine oturmuştu. Microsoft gibi dev teknoloji firmaları dahi davalar sonucu yüklü tazminatlar ödemeye mahkum edilebiliyordu. AMD ise Intel’in mikroişlemci piyasasında tekel olmaya çalışması sebebiyle dava açtı. Dava 2009 yılında sonuçlandı ve bilgisayar üreticilerini kendisiyle çalışmaya zorlayan anlaşmalara imza atan Intel, yeniden suçlu bulundu. Büyük balık, AMD’ye tam 1.25 milyar dolar tazminat ödemek zorunda kaldı.

Günümüz

günümüz işlemci grafikleri

Görsel: Wcctech

Bugün bilgisayar alırken en çok tartışılan şeylerden biri işlemci. Firmalar arasında eskisi gibi kıran kırana geçen bir rekabet bulunmuyor. Fakat hala Intel büyük balık konumunda. AMD’nin en büyük düsturu ise en iyi performansı en iyi fiyata vermek. 2016’nın başlarında Ryzen serisi işlemciler ile yaptıkları atılım sayesinde sektörde kullanıcı dostu olarak anılmaya başladılar. Ayrıca son dönemde AMD’nin pazar payı gitgide yükseliyor. Özellikle Xbox ve Playstation gibi markalara özel ürettikleri işlemciler sayesinde farklı bir alanda daha kendilerine müşteri bulabildiler. Günden güne Intel müşteri kaybediyor. Birbirine denk kabul edilen işlemci serileri performans testlerinde karşılaştırıldığında AMD neredeyse her alanda önde çıkmayı başarıyor. Gelecek bize ne gösterecek bilinmez ama teknoloji dünyasının en çekişmeli alanında bu iki dev şirketin didişmesi hiçbir zaman bitmeyecek gibi duruyor.