21. yüzyıl, beraberinde “teknoloji devleri” kavramını da getirdi. Henüz daha 1980’li yıllarda teknoloji, hızlı sönecek bir yatırım kuyusu olarak görülse de özellikle bilgisayarların ve internetin gelişimi sektörü uçuşa geçirdi. 2021 yılı verilerine göre dünyada 4.9 milyar aktif internet kullanıcısı var. Temiz suya erişim imkanı olan insan sayısının 5.8 milyar olduğu düşünülünce internetin artık temel hak olmaya başladığı görülebiliyor. Şu an piyasa değeri açısısından en değerli 10 şirketin sekiz tanesi ise teknoloji şirketi. Peki her şey nasıl başladı? İşte modern hayatın kurucularından olan teknoloji dehalarının ilham verici öyküleri…
Silikon Vadisi’nin İsmini Koyan Adam | Intel

Fotoğraf: Wikimedia Commons
İnsanlık tarihinin en büyük icadı nedir diye sorsak ne cevap verirdiniz? Ateş, tekerlek, motorlar? Belki de akla insan kapasitesinin yegane örnekleri olabilecek sayısız icat gelebilir. Ancak yüzbinlerce yıldır ürettiğimiz en iyi ürünlerden biri transistörler.
Uzun yıllar boyunca hesap yapabilme yetisi, yalnızca insanlara mahsustu. İkinci Dünya Savaşı’nda ünlü bilim insanı Alan Turing’in de çabalarıyla ilk analog hesap makineleri yani bilgisayarlar ortaya çıktı. O dönemde bu ilkel bilgisayarlar bile insan beyninin hesap kapasitesinin çok üstündeydi. Yine de bilgisayarların mekanik temellere dayanması ve bir odayı kaplayacak kadar büyük olması onları pahalı ve işlevsiz kılıyordu.
Bilgisayar bilimi iki ana temele dayanır; bilginin yokluğu yani “0” ve bilginin varlığı yani “1”. Bu iki varsayım ve basit mantık prensipleri öylesine işlevseldir ki bırakın elektrikle çalışan bilgisayarları, domino taşları ve sıvı kullanarak bile hesap makinesi yapabilirsiniz.
1950’li yıllara gelindiği zaman yarı iletken olarak adlandırılan bazı maddelerin elektrik ile garip etkileşimleri fark edildi. Elektriğin miktarına göre bazen iletken bazen yalıtkan olarak davranan yarı iletkenlerin değeri çok hızlı anlaşıldı. Ünlü fizikçi William Shockley’in de içinde bulunduğu üç araştırmacı, yarı iletkenler hakkında yaptıkları çalışmalar sayesinde 1956 yılında Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü.
Yarı iletkenler kullanılarak üretilen ve transistör adı verilen devre elemanları, temelde bir devre anahtarı olarak görev yapıyordu. Fakat diğer anahtarların aksine yarı iletkenlerin fiziksel yapıları sayesinde bu anahtarlar ışık hızında kapanıp açılabiliyordu. Bazı zeki fizikçiler bir anahtarın kapanıp açılmasının daha önce de bahsettiğimiz “0” ve “1” bilgilerine karşılık geldiğini hemen kavradı. Yalnızca ufak bir bilgi iletimi için devasa mekanik işlemlere ihtiyaç duyulan analog bilgisayarların devri bitmişti.
1953 yılında MIT’de doktora çalışmasını bitiren bir genç olan Robert Noyce, taze Nobel Ödülü almış Shockley ile Fairchild Semiconductor’da çalışma imkanı buldu. Sonraki yıllarda burada tanıştığı Gordon Moore ile Intel adlı şirketi kuran Robert Noyce, ilk entegre devreyi tasarlamayı başardı. O dönemde bir oda büyüklüğündeki bilgisayarın işlem gücüne sahip olan bu küçük devre, teknoloji dünyasında devrim yarattı.
Teknolojiye hücümu başlatan kişilerden biri olarak sayılan Robert Noyce, bugün dünyada teknolojinin kalbi olarak bilinen Amerika’daki Silikon Vadisi’ne ismini veren kişi olarak bilinir. Kurdukları şirket Intel ise şu an bilgisayar çipi üretiminde en büyük pazar payına sahip şirket konumundadır ve kurucularına milyarlarca dolar kazandırmıştır.
Sosyal Medya Trendini Değiştiren Gençler | Snapchat

Fotoğraf: Pxhere Commons
Bilgisayar biliminin bebeklik adımları olan 60’lı yıllardan uzun bir sıçrayışla 2011 yılına uzanalım. Artık bilgisayar kullanımı yaygınlaşmış, akıllı telefonlar erişilebilir olmuş durumda. Sosyal medya platformları ise bu dönemde internette en çok ziyaret edilen siteler arasında başı çekiyor.
Çoğu kişi sosyal medya platformlarının değişmeyeceğini düşünüyordu. Twitter ve Facebook gibi platformların insanları birbirine bağlama konusunda belli kalıpları vardı. Yeni çıkan sosyal medya platformları ise devleri kopyalamaktan ileriye gidemiyordu. Stanford’da öğrenci olan üç arkadaş Evan Spiegel, Reggie Brown, ve Bobby Murphy, sosyal medyanın varacağı noktayı sezmişti. Bu üç genç, 2011 yılında devrim yaratacak olan Snapchat adlı sosyal medya platformunu kurdu.
Günümüzde akıllı telefonlar artık herkesin elinde. İnternette içerik tüketmek ise tamamen hızlı tüketime dönüştü. İnsanlar sosyal medyada kesintisiz uzun saatler geçirmek yerine kısa ve aralıklı zaman geçirmek istiyor. Ayrıca en çok istedikleri şeylerden biri de gizlilik.
Snapchat’in kurucuları insanların internet kullanımı alışkanlıklarındaki değişimi sezdi. İlk önce bugün neredeyse tüm sosyal medya platformlarının bel kemiği olan ‘hikayeler’ özelliğini Snapchat’e eklediler. Bu eklenti ile birlikte kullanıcılar, profillerinde kalıcı paylaşımlar yapmak yerine 24 saat içinde kaybolan paylaşımlar yapabiliyordu. Daha sonrasında ise gizliliğe de önem veren Snapchat, özel mesajlar için silinen mesajlar ve tek gösterimlik olan fotoğraf paylaşımı özelliğini getirdi. Hatta ve hatta kısa bir süreliğine bir kereye mahsus olarak görüntülenebilen bu fotoğraf paylaşımlarında eğer kullanıcılardan biri ekran görüntüsü alırsa paylaşan kişiye bildirim gidiyordu.
Snapchat’in yaptığı bir diğer başarılı uygulama ise yüz filtreleri oldu. Eklenen yazılımlar sayesinde kullanıcılar kameralarını kullanarak kendilerini kediye veya köpeğe dönüştürebiliyor, çok hızlı bir şekilde olmadıkları alanlardaymış gibi gösterebiliyordu. Hızlı tüketim trendine geçmiş olan sosyal medya kullanıcıları bu akımı çok sevdi.
Kısa süre içinde gençler arasında büyük çıkış yakalayan Snapchat, birkaç yıldan kısa bir süre içerisinde kurucularını milyarder yaptı. 2015 yılında küçük yazılım şirketi girişimlerinin korkulu rüyası Google, tam tamına 4.9 milyar dolar karşılığında Snapchat’i satın almak istedi. Fakat üç ortak şirketi satmadı ve geliştirmeye devam etti. Günümüzde başta Instagram ve Facebok olmak üzere sayısız sosyal medya platformu Snapchat’in başlattığı hikayeler ve özel mesajlar akımını kopyaladı. Aylık 360 milyon kullanıcı sayısıyla birlikte Snapchat her geçen yıl büyümeye devam ediyor.
Her Türlü Cihaza Hükmedecek Tek Bir Yazılım! | Java

Fotoğraf: Yuichi Sakuraba
1990’lı yıllarda Sun Microsystems çatısı altında çalışan James Gosling, bilgisayar biliminin gelişimini merakla takip ediyordu. Fakat James’in en çok dikkatini çeken sorunlardan biri ise bilgisayarların yönergesi olarak özetlenebilecek olan yazılım dillerinin karmaşık ve cihazlara özgün olması sorunuydu.
James Gosling’in kayda değer çalışmaları ile birlikte 1995 yılında ilk sürümü yayınlanan Java, bilgisayar programcıları arasında büyük bir ilgiyle karşılandı. Yine bir teknoloji dehasının ileri görüşlülüğü tutarlı oldu. James Gosling’in öngördüğü şekilde bilgisayar dışındaki farklı cihazların yazılım dili ihtiyacı hızla artıyordu.
Java Virtual Machine (Java Sanal Makinesi) adlı bir yöntem ile herhangi bir bilgisayar mimarisine bağlı olmadan tüm cihazlarda çalışabilme kapasitesine sahip olan Java, bu yönüyle rakiplerinden ayrılıyordu. Oyun konsollarından ölçüm aletlerine kadar pek çok yazılım dili gerektiren cihaz üreticileri Java’yı kullanmaya başladı. Çünkü basit işlemler için bile zorlayıcı C ve C++ gibi dilleri cihazlara yüklemek masraflıydı. Ayrıca cihaza ve donanıma bağlı olarak kodların baştan sona değişmesi de büyük bir iş yükü yaratıyordu. Java’nın yıllardır kullandığı mottosu ise neden bu kadar popüler olduğunu özetliyor: “Bir defa yaz, her yerde çalıştır.”
Sun Microsystems’in Oracle bünyesine geçmesiyle popülerliği artan Java, bugün dünyada en çok kullanılan yazılım dillerinden biri. Akıllı televizyonlardan küçük hesap makinelerine kadar milyarlarca teknolojik cihazda Java kullanılıyor. Bugün Java kullanan cihaz sayısı tam 20 milyara yaklaşmış durumda.
Java’nın 2006’da açık kaynaklı bir yazılıma dönüşmesi sebebiyle yaratıcısı James Gosling, diğer teknoloji dehaları kadar yüksek meblağlar kazanamadı. Yine de Gosling, muhteşem bir yazılım dilini açık kaynaklı olarak insanlığa ücretsiz sunması sayesinde teknoloji camiasında bir efsane olarak anılıyor.

Kapak Fotoğrafı: Geralt