Neslihan Yetişkin ile Sürdürülebilir Sanat ve Geri Dönüştürülebilir Olmak Üzerine…

Neslihan Yetişkin ile Sürdürülebilir Sanat ve Geri Dönüştürülebilir Olmak Üzerine…

Güncelleme Tarihi: 13 Mart 2021

Türkiye’de eko sanat akımının temsilcilerinden Neslihan Yetişkin’in doğaya duyarlı tavrı ve eserlerindeki ana sorunsalı “doğa ile empati kurma” üzerine yöneltiyor. Kariyeri boyunca kostüm tasarımcılığı ve çeşiti karma sergilerin yanı sıra sosyal sorumluluk içeren ve toplumsal farkındalık yaratmak amaçlı sergiler de gerçekleştiren Yetişkin’in, kendi malzemelerini tamamen doğa dostu bir şekilde üretmesi oldukça ilgi çekici ve ilham verici.

İlham verici bu yolculukta sürdürülebilir sanat ve geri dönüştürülebilir olmak konularını Neslihan Yetişkin’den dinliyoruz. Keyifli okumalar…

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1979, İstanbul doğumluyum. Bir tasarımcı, ressam, stilist ve iki çocuk annesiyim.

Sürdürülebilir sanat, geri dönüştürülebilir olmak ve eko sanat kavramlarını açar mısınız?

Çevreye, doğaya ve hiçbir platforma zarar vermeden kendi imkanlarına yeni anlamlar yükleyip açığa vurmak… Hepimizin geleceğe karşı sorumluluğu olduğu gibi benim de doğaya ve yaşama karşı sorumluluklarım var. Çevre değerlerine bağlı bir yaklaşımla, atık gibi görülen malzemeleri yeniden değerlendirerek belli başlı çıkış noktalarını sanat aracılığı ile anlatmak benim üslubum. Bu kavramlar genel olarak ekolojik sistemi bozmadan kendi içinde kaynakları kullanarak üretmek, tüketmeden dönüştürmek yaklaşımlarını içerir.

kuş

Türk-Rum kardeşliği konusuna verdiğiniz önem sebebiyle Bozcaada’nın coğrafi haritasını kullanarak bu dostluğu simgeleyen bir tişört tasarladınız. Sürdürülebilir bir geleceğin doğa ve materyal ile olduğu kadar kültürlerin kaynaşmasıyla da mümkün olması konusunda görüşlerinizi alabilir miyiz?

Sürdürülebilir bir gelecek için bir bütün olmamız şart. Hayatımın bir kısmını da Bozcaada’da geçiriyorum. Adada farklı kültürler bir arada yaşıyor ve bu bir zenginlik oluşturuyor. Farklı kültürlerin yaşaması ve kaynaşmasını şuna benzetiyorum: Bir vücutta göz olmadan ağız, kulak olmadan yaşamak gibi… Vücutta her bir organın kendine has özellikleri ve önemi varken, birbirine karşı önceliği de yoktur. İnsanlar olarak bizler de bir bütünüz ve hiçbirimizin önceliği yok.

Sanatçının söyleyecek bir sözü, derinde bir derdi olması gerektiği konusunda ne düşünüyorsunuz?

Sanat hayatımda söyleyecek dertten, dövünmekten çok derdin getirdiği çıkış yolu beni etkiliyor. Üretim enerjisini çıkış yoluna harcamak asıl dert olmalı. Problemler; hayatta bizleri geliştiren, büyüten, bize öğreten ve şekil veren çıkışlardır.

denizatı

 

Sizin derdiniz nedir? Söyleyecek sözünüzün özü nedir?

Ülkemizin her bir köşesi kültürel zenginliklerle dolu. Dili, dini, dansı, el işçiliği, mutfağı, müziği her biri ayrı bir lezzet. Yok olmaya yüz tutmuş değerlerimiz var. Bu değerlere sahip çıkıp gelecek kuşaklara sanat aracılığı ile aktarmayı hedefliyorum. Dünyayı tüketim çılgınlığı içerisindeki bu durumuna dair bir nebze de olsa farkındalık oluşturmak için tüketmeden de dönüştürerek çevre dostu üretimler yapabileceğimizi vurguluyorum. Sözün özü, gelenekten aldığımı geleceğe sunmak benim çıkış noktamdır.

Bugüne kadar sizin için en anlamlı olan proje ya da eseriniz ne idi?

Devlet Opera Balesi’nin Bonjour Mademoiselle adlı bale gösterisindeki kostüm tasarım çalışmam benim için çok özeldir. Resimlerim arasından da sonrasında kızıma hatıra olarak mine kolye haline de getirttiğim Truva Atı çalışması.

denizanası

Sürdürülebilir bir dünya için sanatçı olarak geri dönüşümlü materyaller kullandığınızı ve kendi boyalarınızı organik bir şekilde ürettiğinizi biliyoruz. Özel hayatınızda ne gibi adımlar attınız? Ne gibi önlemler aldınız?

Bu konularda adım atmak çok kolay gözükse de alışkanlıklar sebebiyle göründüğü kadar kolay değil ama hepimiz günlük hayatımızda önlemler almaya, dikkat etmeye mecburuz. Birçok kişi bir yürüyüş sırasında ağacın altından sadece geçip giderken ben yaşamasını istediğim değerler sebebiyle o ağacın gövdesindeki kabuktan, yaprağından, meyvesinden, çiçeğinden nasıl farklı anlamlar çıkarabiliriz şeklinde bakıyorum. Bir bitki, farklı bir toprak birikintisi gördüğümde boya çalışmalarımda nasıl pigmente dönüştürebilirim diye düşünmekteyim.

Günlük hayatta plastikten uzak duruyor ve daha çok cam malzemeler tercih ediyorum. Ev temizliğinde doğal malzemeler kullanmaya çalışıyorum ve atıkları değerlendirmek amacıyla örneğin kurutma makinesinden çıkan suları temizlikte kullanıyorum. Bu aralar çok tüketilen filtre kahvenin atığını değerlendiriyor ve resimlerimde kullanıyorum. Tekstildeki ham atık kumaşları kullanıyorum. İlk akla gelen örnekler bunlar.

kuş motifi

Varlık içerisindeki yokluk ve yokluk içerisindeki varlık felsefesini anlatır mısınız?

Bu benim çıkış noktalarımdan biridir. Sanat sadece belli bir kitleye hitap etmemeli. Varlık içerisindeki yokluk, hepimizin var diye gördüğümüz şeyin aslında hiçbirimizin hayatında kalıcı olmadığını ve her şeyin kaybolup yok olabileceğini anlatıyor. Yokluk içerisindeki varlık ise bizim yok zannettiğimizin var olduğu veya var etme potansiyelimizin olduğunu anlatan mottom. Mühim olan olaylara doğru pencereden bakabilmek.