İstanbul’a Yeniden Kazandırılan Kültürel Değerlerimiz

Yüzlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan İstanbul, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dünyanın sayılı şehirlerinden birisi. Ancak zaman içinde bu önemli değerler gölgelenmiş ve hatta yok olma tehlikesine girmiş. Neyse ki son yıllarda yapılan önemli çalışmalar sayesinde İstanbul’daki kültürel değerlerimiz yeniden gün yüzüne çıkarıldı ve şehrimize yeniden armağan edildiler. 

Kapsamlı restorasyon ve koruma çalışmaları fiziksel onarım sağlamanın yanında tarihi kimliğimizi yeniden canlandırarak gelecek nesillerin mirasımıza sahip çıkmasına yardımcı oluyor. 

Kültürel değerlerimiz olan tarihi yapılar eski ve yeni arasında muhteşem bir köprü kuruyorlar… Şehrin kalbi kültürel bir hazine ve gurur duyacağımız güzelliklerle dolu! Haydi gelin, İstanbul’a kazandırılan önemli kültürel değerleri inceleyelim ve şehrin kültürel açıdan nasıl bir zenginlik kaynağı olduğunu birlikte keşfedelim…

Anadolu Hisarı

Anadolu Hisarı, İstanbul Boğazı’nın yaklaşık 780 metre genişliğindeki en dar noktasında bulunuyor. Kültürel değerlerimiz arasında köklü bir geçmişe sahip olan bu güzel yapının hikâyesi ise 632 yıl önceye uzanıyor. 

Hisar, 1390-1395 yılları arasında I. Bayezid (Yıldırım) tarafından yaptırılmış. Anadolu Hisarı’nın yapılmasındaki amaç ise Karadeniz’den gelecek herhangi bir tehdidi kontrol altına alabilmek ve Göksu Vadisi’ne girişi önleyebilmekmiş. 

Bu harika tarihi eser, İBB tarafından tarihi dokusu korunarak kültür alanına dönüştürüldü. 2021 yılında başlayan kapsamlı restorasyon çalışmaları 2023 yılına kadar sürdü. Bu çalışmalar sonucunda yıllara meydan okuyan surlar güçlendirildi. Ayrıca projeye başlarken Hisar’ın yoğun hasar içeren baş kulesinin güçlendirme ve konservasyonu yapılarak geleceğe aktarılması amaçlandı. 

Müze Gazhane

Tarihte Hasanpaşa Gazhanesi olarak geçen yapı, 1891 yılında Anadolu Yakası’nın havagazı ihtiyacını karşılamak amacıyla açılmış. 

1993 yılında İstanbul’da doğalgazın kullanılmaya başlamasıyla kapanan Gazhane için restorasyon çalışmaları 2015 yılında başladı ve 2021 yılında yenilenen mimari yapı İstanbullularla buluştu.

Kültürel miraslarımız arasında tarihin dokusuna modern dokunuşların eklenmesinin güzel bir örneği Müze Gazhane. Toplam 31 bin 500 metrekarelik bir alanı kapsayan 130 yıllık endüstri mirasında; iklim ve karikatür müzesi, bilim merkezi, sergi alanları, tiyatrolar, kütüphaneler, yeme-içme mekanları, oyun ve etkinlik alanları yer alıyor.

Tarihi Moda İskelesi

Kadıköy’ün simgelerinden olan Moda İskelesi, tarihin en eski iskelelerinden olma özelliği taşıyor. Bu yapı 1916-1917 yıllarında Mimar Vedat Tek tarafından tasarlanmış. İlk olarak iskele olarak kullanılmış ve sonrasında İngiliz Yat Kulübü olmuş. Zaman içinde tekrar iskele olarak kullanılmaya devam edilmiş. Yapı, cumhuriyet öncesi dönemden itibaren pek çok olaya tanıklık etmiş. 

Zaman içinde atıl kalan iskele İBB Kültür Varlıkları Dairesi ve NOVOS Mimarlık işbirliğinde gerçekleştirilen restorasyon çalışması ile yeniden hayata kazandırıldı.

Çalışmaların tamamlanmasının ardından görenleri kendisine hayran bırakan bu güzel kültürel miras, 2022 yılında Maison Française’in restorasyon-iç mimari dalında en iyi proje ödülüne layık görüldü. 

Tarihi Moda İskelesi kültürel değerlerimiz arasında güçlü bir yere sahip olmasının yanı sıra aynı zamanda kaliteli vakit geçirmek için de alan açan bir yer… İskele günümüzde kütüphanesi ile harika bir çalışma alanı ve içerisindeki kafesiyle çok tatlı bir buluşma noktası!

Casa Botter Apartmanı

Sıra geldi kültürel değerlerimiz arasında uluslararası sanatsal dokunuşlarla çok yönlü kültür mirası sayılabilecek bir yapıya… Casa Botter apartmanı; saray mimarı İtalyan Raimondo D’Aronco’nun eseri ve Osmanlı’nın Art Nouveau üslubundaki ilk örneği olma özelliğini taşıyor. 

Yapı, II. Abdülhamid’in isteği üzerine sarayın terzisi Jean Botter için inşa edilmiş. Avrupa modasının esintilerini Pera’ya taşıyan ve şehrin ilk moda evi olan Botter Moda .Evi de burada açılmış. 

Uzun ve yamuk bir dikdörtgen olarak tasarlanan ve inşa edilen bina, bitişik nizama sahip. Casa Botter Apartmanı’nın inşasından sonra Pera’nın en popüler yapılarından biri haline geldiği biliniyor. 

123 yıllık bir geçmişe sahip olan Botter Apartmanı, 2021 yılında başlayan İBB Miras’ın özenli restorasyonu ile 2023 yılında İstanbullularla buluştu. 

Casa Botter; Sergi Salonu, Gösteri Merkezi, İstanbul Documenter Film Arşivi, Bilgi Belge Merkezi, Konferans Salonu, Tasarım Atölyesi, Tasarım Ofisi Açık Alan, Sanatçı Tasarım Hub Açık Alan, Sanatçı Hub gibi farklı etkinlik alanlarına ev sahipliği yapıyor.

Metro Han

İBB haber arşivinde yer alan Metro Han’ın çok güzel bir oluşum hikayesi var…

“Eugene Henri Gavand isimli bir Fransız, 1860’ların başında turist olarak geldiği İstanbul’da, her gün yüzlerce insanın Beyoğlu ile Karaköy arasında gidip gelmek için dik ve yorucu bir yokuşu göze almak zorunda kaldıklarını fark etti. Bunun üzerine bu eğimli yolun iki ucunu yer altından birbirine bağlamak için çalışmalara başladı. Hayalindeki şey, raylar üzerinde hareket eden iki istasyonlu bir yer altı demiryolu projesiydi… Tünel’in proje ve yapım mühendisi olan Henri Gavand, hayalini devrin padişahı Abdülaziz’e sundu ve Tünel Metrosu kısa bir süre sonra, 1875 yılında İstanbullulara hizmet vermeye başladı.”

Metro Han bugün, İBB Miras’ın çalışmaları ile birlikte üst katında İstanbul’u seyredebildiğimiz, ara katlarında yerel ve uluslararası çağdaş sanatçıların eserlerini görebileceğimiz bir kültür merkezi oldu.

Cendere Sanat Müzesi

Cendere Hamidiye Pompa İstasyonu, İstanbul’un tarihi sanayi yapılarından birisi. Burası, II. Abdülhamit döneminde inşa edilmiş. İstanbul’da özgün halini büyük oranda koruyan çok az sayıda eser var. İşte Cendere onlardan biri… 

Yapım süreci ve özellikleri ayrıntılı olarak bilinen Cendere Hamidiye Pompa İstasyonu’nun günümüze ulaşan ana binasında; iki kanatlı demir kapıdan girilen büyük bir salon ile bir yanda kazan dairesi ve kömür deposu; diğer yanda da müdür, amele odaları ve tamirhane bulunuyor.

İBB Miras, uzun yıllardır atıl kalan bu endüstri mirasını; 2023 yılında kentin kullanımına kazandırdı. 120 yıllık endüstriyel miras, Cendere Sanat’a dönüştü. Alan içinde; ana sergi salonu, kütüphane, Beltur Kafesi ve bahçe bulunuyor.

Yedikule Gazhanesi

Yedikule Gazhanesi, 1880 yılında kurulmuş. Yapı, sosyal hizmet için İstanbul’da kurulan ilk havagazı fabrikası olma özelliğine sahip. Uzun yıllar boyunca bölgenin aydınlatma ihtiyacını karşılayan Gazhane, 1993 yılında, şehirdeki diğer gazhane yapılarıyla beraber, hizmet dışı bırakılmış. 

Burası, 78.475 metrekarelik bir alana inşa edilen kömür-havagazı üretim yapıları, katran ayırıcılar, vinç, imbik kazanları, yıkama tesisi, ambar, kantar binası, idari binalar, gaz depoları gibi birimleri bünyesinde barındıran bir tesis. Sonraki yıllarda farklı amaçlarla kullanılan Yedikule Gazhanesi yapılarından bazıları, zaman içinde tüm işlev ve donanımlarını yitirirken bazıları da günümüze ulaşmayı başarmış.

İBB Miras’ın restorasyon çalışmalarının sonucunda tam 30 yıl sonra tekrar hayat bulan Yedikule Gazhanesi, şimdilerde konser ve sergilere ev sahipliği yapıyor.

Artİstanbul Feshane

Artistanbul Feshane, eski adıyla Feshâne-i Âmire, Osmanlı padişahı II. Mahmud tarafından 1833 yılında, Osmanlı Ordusu’na üniforma üretilmesi amacıyla kurulmuş. 1839 yılında ise günümüzdeki yerine taşınmış. 1894’de Sanayi Sıbyan Mektebi olarak öğrencilere teorik-uygulamalı dokuma dersleri verilmiş.

2018 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları ile birlikte 22 Haziran 2023 tarihinde kültür sanat merkezi olarak Artistanbul Feshane adıyla yeniden açıldı.

Artİstanbul Feshane, 8000 metrekarelik bir alana sahip. Burada; bienal alanı, geçici sergi alanları, mağaza konferans salonu, kütüphane ve kafe mevcut. Ayrıca sergiler, atölyeler, konserler ve daha birçok etkinlik de sanatseverler ile buluşuyor.

Kütüphane Troleybüs

Fatih’te bulunan Troleybüs Güç Merkezi uzun yıllar kullanılmamış. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Dairesi Başkanlığı’na bağlı İBB Miras ekipleri bu alanı restore ederek, 2022 yılında, 150 kişi kapasiteli bir kütüphane haline getirdi ve bu yapı İstanbul’daki en güzel kütüphaneler arasında yerini aldı. 

Kütüphanede; tarih, edebiyat, siyaset bilimi, felsefe, sanat, teknoloji, bilim, kültürel miraslar, mimarlık ve tasarım kitapları gibi pek çok türden eseri bulabiliyorsunuz. 

Kütüphane Troleybüs, bulunduğu konum itibari ile üniversite ve tarihi yapılarla çevrili bir alanda yer alıyor. Bu nedenle bu mekân oluşturulurken “Kütüphane, üniversitenin kalbidir” anlayışıyle ilerlenmiş. 

Mekânda; öğrencilerin kulüp toplantılarını yapması için toplantı masası, etkinlik-söyleşi ve sergi alanları gibi birçok açıdan aktif kullanılabilir bölümler mevcut. 

Yerebatan Sarnıcı

Kültürel değerlerimiz arasında tarihi önemiyle öne çıkan Yerebatan Sarnıcı da İBB Miras’ın “arkeolojik restorasyon” ilkesi ile restore edilerek yeniden ülkemize kazandırılan yapılar arasında. Ayrıca restorasyon döneminde sarnıç olası İstanbul depremi riskine karşı da güçlendirildi. 

Restorasyon öncesinde yapının içerisinde bir yürüyüş yolu vardı; bu yol yeniden tasarlanarak sarnıcın heybetli yüksekliğini ve derinliğini hissettiren bir seyir alanı oluşturuldu. Bu sayede sarnıç ile izleyici arasında daha derin bir bağa alan açılmış oldu. 

Önemli değişikliklerden birisi de; zeminde bulunan çimentonun temizlenerek altta kalan ve önceden görünmeyen 1500 yıllık tuğla döşemelerin görünür kılınması oldu.

Yapılan restorasyonla birlikte daha da anlamlı hale gelen Yerebatan Sarnıcı Müzesi; tarihsel, fiziksel ve kültürel anlatısını paylaşmak için herkesi bekliyor.

Büyükada Taş Mektep

Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

Taş Mektep,1870’lerde İskenderiye Patriği Sofronios’un yazlık evi olarak inşa edilmiş. 1979’a kadar ilkokul ve ortaokul olarak hizmet vermiş. Belirli bir süre atıl kalan yapı daha sonrasında İBB Miras tarafından Adalar’ın yeni kültür merkezi, yaşam alanı, sanatçıların konser ve söyleşilerinin gerçekleşeceği bir alana evrildi.

Mekânın en alt katında kütüphane bulunuyor. Kütüphane seçkin yayınevlerinin güncel yayınlarını barındırıyor. Üst katta ise sergi alanı yer alıyor. 

Gelelim bahçeye; kocaman bir çınar ağacının gölgesinde yemyeşil bir doğal alan ziyaretçileri kucaklıyor. Arka bahçede şahane manzarası ile Beltur Kafe yer alıyor. 

Bulgur Palas

Fatih’te bulunan ve 20. yüzyıl İstanbul mimarisini yansıtan, eski adıyla Bolulu Habib Bey Konağı olarak bilinen Bulgur Palas, İBB Miras ekibi tarafından restore edilerek 2024 yılında İstanbullular ile buluştu. 

Konağın adının neden “Bulgur Palas” olduğunu merak etmiş olabilirsiniz. Tahıl ticaretiyle zenginleşen Bolulu Mehmet Habib Bey’in “Bulgur Kralı Habib Bey” adıyla ünlenmesinden dolayı konağın adı Bulgur Palas olmuş. 

Konağı, Mehmet Habib Bey’in İtalyan Mimar Giulio Mongeri’na tasarlattığı düşünülüyor. Mehmet Habib Bey konağın inşası sırasında maddi açıdan zorluk yaşadığı için borçlarını ödeyememiş ve 1926 yılında konak Osmanlı Bankası’na devredilmiş. Bu zamandan sonra da uzun yıllar Osmanlı Bankası arşivi olarak kullanılmış. Bankanın 2001 yılında özel bir bankaya devredilmesiyle birlikte yapının mülkiyeti de el değiştirmiş. Bu zamana kadar da bulunduğu semttin sakinleri tarafından sadece dışardan izlenen bir yapı olmuş. 

Bulgur Palas, 2021 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınmış. KİPTAŞ restorasyon süreçlerini; işlevli hale getirme çalışmalarını ise İBB Miras üstlenmiş. 

Günümüzde Bulgur Palas; kütüphanesi, çok amaçlı etkinlik alanları, sosyal mekânları ve seyir terasıyla tüm İstanbullulara hizmet veriyor. 

Çubuklu Silolar

Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

19.yüzyıl sonlarında, Çubuklu Siloların bulunduğu bölge, şehrin artan enerji ihtiyacını karşılamak üzere sanayi yapılarına açılmış. Farklı büyüklükte siloların olduğu bu alan, 1930’lardan itibaren özel petrol firmaları tarafından depolama amacıyla kullanılmış.

Silolar, dünya genelinde endüstriyel depolama yapıları olarak biliniyor. 19. yüzyıldan itibaren yaygınlaşmış ve gıda, tohum, yem, maden, kimyasal madde gibi farklı ürünlerin ambarları olarak işlev görmüş. Türkiye’deki en eski depolama tesislerinden biri olan Çubuklu Silolar, endüstri mirasımızın önemli örnekleri arasında yer alıyor. Fakat bu silolar işlevlerini yitirdikten sonra kullanılmamış ve atıl olarak kalmış. Çubuklu Silolar, İBB Miras tarafından restore edilerek 2024 yılında ziyaretçileri ile buluştu.

20.000 metrekarelik alanı ile Çubuklu Silolar, Dijital Sanatlar Müzesi, Doğa ve Bilim Müzesi, Kütüphane, Atölye, Sahne, Etkinlik Alanı, Restoran, Kafe, Çocuk ve Sanat Merkezi gibi çok amaçlı birimleriyle hepimiz adına bir kazanım!

Mükemmel bir boğaz manzarası eşliğinde kültürel, sanatsal ve bilimsel birçok etkinliğin olduğu Çubuklu Silolar, ziyaretçilerini yepyeni bir İstanbul deneyimi yaşamaya davet ediyor. 

Baruthane

Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

1700 senesinde faaliyete alınan, Baruthane-i Amire olarak bilinen Ataköy Baruthanesi, Osmanlı baruthane yapılarından günümüze ulaşmayı başaran önemli bir örnek. Yapı III. Selim döneminde yenilenmiş ve Hünkar Köşkü gibi eklemelerle genişletilmiş. Baruthane, cumhuriyet döneminde Askeri Fabrikalar İdaresi’ne geçmiş. 1955 yılında Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na devredilmiş. 1972’de ise bölgenin değişen ihtiyaçlarına uygun şekilde Ataköy Turistik Tesisleri’nin işletmesine verilmiş. 

Geçen sene İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Dairesi Başkanlığı’na bağlı İBB Miras ekiplerinin kapsamlı restorasyon ve yeniden işlevlendirme çalışmaları ile birlikte bu önemli yapı “Baruthane” ismiyle kamusal bir yaşam alanına dönüştürüldü. Şimdilerde Ataköy Baruthanesi; şahane kütüphanesi, müze, manzaralı terası, kültürel etkinlik alanları ve kafe gibi sosyal mekânlarıyla dikkat çekiyor.

Gülhane Sarnıcı

Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

İstanbul’daki kültürel değerlerimiz arasındaki Gülhane Sarnıcı kültürel miras olarak Gülhane Parkı içerisinde yer alıyor. 

Bu yapı, bir dönem akvaryum olarak hizmet vermiş. Sarnıcın yanında H. 1329/ M. 1911 tarihli kitabesi olan barok üsluplu bir çeşme bulunuyor. Bu çeşme Cemil Topuzlu tarafından yenilenmiş. Ayrıca sarnıcın üzerinde duvar kalıntıları görülüyor. Bu da geçmişte üzerinde bir yapı bulunduğuna işaret ediyor. Wulzinger, sarnıcın bir manastır ya da hamamın alt yapısı olarak inşa edilmiş olabileceğini aktarmış.

Uzun yıllar atıl durumda kalan Gülhane Sarnıcı, 2023 yılında restore edildi.  Dikkat çekici bir aydınlatma sistemiyle sarnıcın iç mekânı, söyleşiler, dinletiler gibi farklı etkinliklere ev sahipliği yapacak şekilde düzenlemelerle kültür-sanat dünyasına kazandırıldı. Ayrıca H. 1329/ M. 1911 tarihli kitabesi olan Barok üsluplu zarif çeşme de bakım ve onarımdan geçirilerek kullanılır hale getirildi.

Haliç Sanat

Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

Haliç Sanat, İbb tarafından İstanbullulara kazandırılan bir başka kültürel miras.  İBB Miras tarafından restorasyonu gerçekleştirilen Fener Evleri, Haliç Sanat 1, Haliç Sanat 2 ve Haliç Sanat 3 olarak adlandırılmış. Fener Evleri, Cibalikapı’dan başlayıp Sveti Stefan Kilisesi’ne kadar uzanan sahil şeridi boyunca yer alıyor. Adeta bir kültür rotası gibi… Bu evlerin her birinde farklı sanatçıların eserleri sergileniyor. Tarih sanatla buluşuyor.

Haliç Sanat 1

Kadir Has Caddesi üzerinde konumlanan yapı, “Ceneviz Evi” olarak da geçmekte. 18. yüzyıl sonrasında yapıldığı düşünülen yapı taş ve tuğla malzemeler kullanılarak inşa edilmiş. Yapının içinde barok tarzı çeşitli süslemeler yer alıyor. 

Haliç Sanat 2

Haliç 2, Sadık Ahmet Caddesi ile Abdülezelpaşa Caddesi’nin kesişiminde bulunuyor. Yapının arka cephesi Haliç Surları’na bitişik. Günümüzde yapının yan tarafında Haliç Surları’na ait bir kule yer almakta. Zamanında yapı ile aynı noktada “Petrion Hisarı”nın olduğu ve Hisar2’nin de Petrion Hisarı’nın Petri Kapısı’nın olduğu yerde inşa edildiği tahmin edilmekte. Bütünlüğünü büyük oranda koruyarak günümüze ulaşan kâgir yapının iki katı var. Yapının içinde bitkisel motifler dikkat çekici.

Haliç Sanat 3

Mürselpaşa Caddesi üzerinde bulunan, taş ve tuğla malzeme kullanılarak inşa edilen kâgir yapı, zemin katla birlikte toplam üç kattan oluşuyor. Her katın girişi, birbirinden bağımsız olarak tasarlanmış. Bu şekilde olmasından dolayı da kompleks bir yapı bütününün parçası olduğu düşünülüyor.

İstanbul Tasarım Müzesi

Çok özel bir lokasyonda yer alan, 2024 yılında açılan ve İBB Fen İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından özenle restore edilen Süleymaniye Sıra Dükkânlar İBB Miras tarafından “İBB İstanbul Tasarım Müzesi” olarak yeniden hayat bulmuş. Buraya hayat verirken amaç; bulunduğu bölgeye değer katacak bir alan oluşturmak olmuş. Sıra Dükkânlar; zanaatkâr, tasarımcı ve sanatçıları bir araya getiren dükkânlar, sosyal mekânlar, atölyelerden oluşuyor. İBB İstanbul Tasarım Müzesi, geçmiş ile geleceği, geleneksel ile moderni aynı çatı altında yaşatmayı görev edinmiş.

Sıra Dükkânlar’da konumlanacak küçük atölyelerde keçe, vitray, yorgan gibi kaybolmaya yüz tutmuş zanaat üretimlerinin yanı sıra takı ve mücevherden; porselen ve seramiğe; dijital&grafik tasarımdan illüstrasyona; mimariden kültür sanata ve kurumsal alan tasarımına uzanan geniş bir yelpazede saygın marka ve kurumların üretimleri İstanbullularla buluşuyor.