Tarihi ile Büyüleyen İstanbul Müzeleri

İstanbul, birçok farklı medeniyete ve inanca ev sahipliği yapan büyüleyici bir şehir. Bu farklılıklar yüzyıllar içerisinde birleşerek zengin bir kültürel miras haline geldi ve elbette ki İstanbul’u çok daha değerli bir konuma taşıdı. Şehrin bu tarihi zenginliğini tanımanın yollarından bir tanesi, barındırdığı müzeleri ziyaret etmek. İşte, ziyaretçilerini etkileyen İstanbul müzeleri içerisinden seçtiklerimiz.

Şair Adam Mickiewicz Müzesi

Polonya’dan Kasımpaşa’ya uzanan bir hayat hikâyesine sahip şair Adam Mickiewicz, Kırım Savaşı’nda Polonya kuvvetlerini örgütlemek için İstanbul’a gelmiş. Yaşadığı ev, şimdilerde Beyoğlu’nda bir müze olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Müze 3 katlı; birinci katında şairin hayatı ile ilgili belgeler, ikinci katında Polonya’nın özgürlük mücadelesine ilişkin bilgiler, üçüncü katında ise şairin İstanbul’daki hayatıyla ilgili fotoğraflar ve belgeler sergileniyor. 

Türkiye İş Bankası Müzesi

1892 yılında İstanbul Postanesi olarak inşa edilen bina, 1928 yılında İş Bankası İstanbul şubesi olarak hizmet vermeye başladı. 2004 yılında yapılan bir restorasyon çalışması sonrasında da müzeye dönüştürüldü. 3 katlı müze, barındırdığı belgeler, fotoğraflar ve reklam videoları ile İş Bankası’nın tarihi, vizyon ve misyonu ile ilgili bilgi edinmemizi sağlıyor. Özellikle bankacılık sektöründe çalışıyorsanız, müze içerisindeki farklı dönemlere ait daktilo, kumbara ve bankacılık aletleri sizi çok etkileyecek.

Çinili Köşk

Çinili Köşk, Selçuklu etkilerinin görüldüğü, erken dönem bir Osmanlı eseri. Yapı, Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirilmiş olup aynı zamanda Topkapı Sarayı’na yapılan ilk bina olma özelliğini taşıyor. 14 sütunlu mermer revark bulunan giriş kısmı tek kat, arka kısmı ise iki katlı. Müzenin özellikle mozaik çinilerle süslü girişi ise oldukça dikkat çekici. 6 odası ve bir ortak salonu olan köşkte, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çinileri inceleyebilirsiniz.

Aya İrini

1. Konstantin tarafından yaptırıldığı söylenen Aya İrini, İstanbul’daki camiye çevrilmemiş en büyük kilisedir. Türkiye tarihinde ilk müze çalışmaları bu kilisede başlamıştır. 3. Ahmet döneminde, İmparatorluğun dört bir yanından gönderilen eserler burada sergilenmiştir. Aya İrini Müzesi uzun yıllardır olduğu gibi günümüzde de çeşitli sergilere ev sahipliği yapmaktadır. 

Yıldız Sarayı Müzesi

Yıldız Sarayı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde padişahların av için kullandıkları bölgeye 3. Selim tarafından inşa ettirilmiştir. Selim’in, annesi Mihrişah Sultan için yaptırdığı bu saray, ileriki dönemlerde (özellikle 2. Abdülhamit döneminde) ana saray olarak kullanılmıştır. Karmaşık bir yapıya sahip olan Yıldız Sarayı’na Abdülmecid döneminde Hünkâr Kasrı; Abdülaziz döneminde de Büyük Mabeyn Köşkü inşa edilmiştir.

Hünkâr dairesi, harem köşkleri, iç bahçe ve haremden oluşan sarayda ayrıca 2. Abdülhamid’in gayretleriyle oluşturulan bir kütüphane de bulunmaktadır. 

Galata Kulesi

14. yüzyılda Cenevizliler tarafından inşa ettirilen Galata Kulesi, sahip olduğu manzara ile İstanbul’u ayaklarımızın altına seren ve tüm ziyaretçilerine etkileyici bir deneyim yaşatan eşsiz yapılardan bir tanesi. Kule, İstanbul’un fethedilmesiyle birlikte belli bir süre zindan olarak, ardından da yangın gözetlemek için kullanılmış. Günümüzde UNESCO’nun geçici miras listesinde yer alan bina, 2020 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edildi ve İstanbul müzeleri listesi arasında yer edindi. 

Florya Atatürk Deniz Köşkü

Projesi Seyfi Arkan tarafından çizilen ve karaya uzaklığı 70 metre olan Florya Atatürk Deniz Köşkü, denize dikilen kazıkların üzerine inşa edilmiştir. Atatürk’ün halkla birlikte yüzdüğü bu köşk, İngiltere Kralı 8. Edward ve Windsor Düşesi Wallis Simpson gibi birçok önemli konuğu ağırlamıştır. Daha sonralarda dönemin Cumhurbaşkanları da köşkü yazlık olarak kullanmıştır. Deniz suyunun kötüleşmesiyle birlikte kullanımı azalan köşk, müzeye dönüştürülmüştür. 

Basın Müzesi

Saffet Paşa tarafından Darülfünun olarak inşa ettirilen bina, 1875 yılında Uluslararası Resim Sergisi’ne ev sahipliği yapmıştır. 1984-1988 yılları arasında restore ettirilmiş ve ardından Basın Müzesi olarak kapılarını açmıştır. Çemberlitaş’taki 4 katlı bu müzede sergilerin yanı sıra konferans, toplantı ve seminer gibi etkinlikler de yapılmaktadır. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinin, daha ilk haftalarından koşarak ziyaret ettikleri bu müze, eminiz ki sektöre gönül veren herkesi etkileyecek.

Küçüksu Kasrı

Görüntüsüyle büyüleyen bu ahşap yapı, Divitdar Emin Mehmet Paşa tarafından Sultan 1. Mahmut için yaptırılmış olup, 3. Selim ve 2. Mahmut dönemlerinde de kullanılmıştır. Sultan Abdülmecid döneminde, batı mimarisinin de etkisiyle yapı yıktırılmış ve yerine, günümüze kadar gelen kasr inşa edilmiştir. Küçüksu Kasrı, klasik Türk evi özelliklerini taşımakla birlikte Batılı tarz süsleme motiflerine de sahiptir. Zamanında çoğunlukla dinlenmek ve avlanmak için kullanılmış, Cumhuriyet Dönemi’nde ise konuk evi olarak değerlendirilmiştir. Yapı, geniş çaplı bir restorasyonun ardından İstanbul müzeleri arasında yerini almıştır.