Hayatımızdan Küçük Parçalar: Kişisel Veri
Kişisel veriler, bizleri tanımlamak için kullanılabilecek herhangi bir bilgiyi ifade ederler. Bunlar; adımız, adresimiz, e-posta adresimiz, telefon numaraları ve hatta IP adresleri gibi birçok bilgiyi içerebilir. Bununla da kalmayarak çok daha kişiselleştirilmiş olan mali bilgiler, tıbbi kayıtlar ve biyometrik veriler gibi daha hassas bilgileri de içerisinde barındırabilir.
Kişisel verileri anlatırken Tinder ile örneklemeyi seviyorum çünkü bu, birçok kişinin çok daha rahat anlamasına sebep oluyor. Şimdi bir dakikalığına Tinder gibi bir tanışma uygulamasını düşünün. Bu gibi uygulamalarda karşınıza çıkan adayları sağa veya sola her kaydırdığınızda, aslında aradığınız ideal kişinin dijital modelini oluşturuyorsunuz. Hatta yapılan araştırmalara göre bu gibi uygulamalar size başlangıçta var olmayan profilleri göstererek, sizden yalnızca gerekli verileri elde ediyorlar ve sizlerin dahi belki aklında oluşturamadığı sizler için ideal kişiyi oluşturuyorlar. Kaydırmaya devam ettiğiniz sürece, var olmayan insanların görüntülerinde bile bu gibi birçok uygulamaya verilerinizi istemeden veriyorsunuz.
Peki, bizim verilerimizi şirketler neden önemsiyor? Bu sorunun cevabı da oldukça basit…
Birçok şirket; Google ve Facebook’taki verilerinizi kullanarak sizlere ait olan verilerle bir yapay profil oluşturabilir ve tüm tercihlerinizi reklamcılara satabilirler. Tek yapmanız gereken kaydırmaya devam etmek.
Yaşamımızı Yönlendirmeye Çalışan Veri Havuzları
Birçoğumuz artık verilerimizin küresel şirketler için muazzam bir değere sahip olduğunun farkındayız. Kişisel verilerimiz hızla dünyanın en değerli varlığı haline geliyor. Google, Apple, Facebook ve Amazon gibi büyük çaplı şirketler, verilerimizi izleyerek ve kullanarak on yılda dünyanın en değerli şirketleri haline geldiler. Bununla birlikte verilerimizi daha önce hiç duymadığımız binlerce şirket de kullanıyor ve birçoğu bu konuda hiç etik değil.
Bizim hakkımızda dışarıda olduğunu hayal ettiğimiz veri miktarı aslında buzdağının sadece görünen kısmı. Artık yeni bir çağa ulaştık (Ben bunu verilerin çağı olarak adlandırıyorum). Farkında olmalıyız ki dünya ekonomisi artık kişisel verilere dayanıyor ve burada kişisel verilerimizin alınıp satılabildiği yüz binlerce pazar var.
Tüm bu güvenlik sorunlarına ek olarak son zamanlarda artan bir diğer endişe kaynağı da bahsettiğimiz üzere profillerimizin oluşturulması. Müzik zevklerimiz, uygulamaları kullanma biçimlerimiz, sosyal medyayla nasıl etkileşim kurmayı tercih ettiğimiz hatta tercih ettiğimiz iş olanakları gibi verilerimizle konuşmalarımıza dayalı olarak profilleniyoruz. Profillerimizin oluşturulması yeni bir şey değil, ancak teknolojinin burada sağladığı, şirketlerin veya siyasi kampanyaların bireylerin en derin sırlarını bilmesi ve bu ölçüde mevcut olan verilerin ayrıntı düzeyinin korkunç olması.
Profil oluşturmanın bir parçası olarak Wifi ve Bluetooth gibi teknolojiler kullanılarak bilgimiz olmadan izlenebiliyoruz ve bu nedenle özellikle Wi-Fi noktalarına bağlanmadan iki kere düşünmemiz gerekiyor.
Verilerimizi Nasıl Koruyabiliriz?
Her ne kadar verilerimizi korumaya çalışsak da gerçekçi olmak gerekir ki veri depoları ortadan kalkmayacak ve reklamlarını ulaştırmak isteyenler, onlara dönüş sağlama olasılığımızın en yüksek olduğu reklamları bizlere vermek isteyecekler. Ayrıca bizlere bağlı olan cihazların (akıllı saat, akıllı bileklik vb.), sensörlerin ve kameraların evlerimizde, vücudumuzda, iş yerlerimizde ve kamusal alanlarda giderek daha da artarak yer aldığı bir zamanda verilerimizi korumak oldukça zor olacaktır.
Norveç Tüketici Konseyi’nin yaptığı bir araştırmada, çocuklar için kullanılan akıllı saatler test edildi ve saatler üzerinde önemli güvenlik kusurları bulundu. Bir yabancının çok basit adımlarla, saatin kontrolünü ele geçirebileceğini ve çocuğu takip edip dinleyebileceği hatta çocukla iletişim kurabileceği görüldü.
İnternet üzerinde gezinirken önümüze çıkan hüküm ve koşulları birçoğumuz bir an önce kabul ediyoruz fakat kabul ettiğimiz bu hüküm ve koşullar, kişisel verilerimizin, bizleri hedefleyen reklamcılık için kullanılmasına ve bilmediğimiz üçüncü taraflarla paylaşılmasına izin veriyor.
Yeni dünya, yaptığımız şeylerin giderek daha fazla izlenebilir olduğu, verilerin bizler hakkında birçok doğruyu ortaya çıkarabildiği ve hakkımızda otomatik kararlar vererek karmaşık işlemler gerçekleştirebildiği bir dünya olarak değerlendirilebilir. Okuduklarımız, izlediklerimiz veya dinlediklerimizi iyileştirmekten, önyargılı veriler nedeniyle ayrımcı kararlar vermeye kadar her şey buna dahil olabilir.
Şirketlerin bizler hakkında giderek daha fazla veri topladığına dair bunca kanıta rağmen, tüketiciler büyük ölçüde bu durumun farkında değil. Örneğin, Facebook gibi devlerin ne gibi verilerimizi topladığını ve kullanım esnasında ne gibi bir kullanım sözleşmesinin kabul edildiğini bilen çok kişi yok.
Son olarak Prof. Dr. Faruk Bilir’in de belirttiği gibi kişisel verilerin korunması kişinin kendisinin korunmasıdır, temel bir insan hakkıdır. Esasında kişisel verilerin korunması bir araçtır, amaç ise kişinin bizzat kendisinin korunmasıdır.
Referanslar:
Kapak Fotoğrafı: Unsplash | Clay Banks