Bugün 8 Mart! Dünyayı elleriyle, akıllarıyla, gözleriyle, alın terleriyle döndüren kadınların günü. Kutlu olsun ve dilerim kısa zamanda bu gün, her alanda cinsiyet eşitliğini sağladığımız için kutlamalar yaptığımız bir gün olsun.
Covid-19 pandemisi, toplumsal cinsiyet ayrımcılığının önlenmesine yönelik elde edilen sınırlı kazanımların kaybedilmesine ve cinsiyetler arası eşitsizliğin derinleşmesine neden olabilecek birtakım problemlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Nasıl mı?
Kadınlar, Pandemi ile Mücadelenin Ön Saflarında
Fotoğraf: DWE Media
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre dünyada sağlık çalışanlarının %70’ini kadınlar oluşturuyor. Ülkemizde ise hekimlerin %40’ı, tüm sağlık çalışanlarının ise %56’sı kadın. Türkiye’de sağlık çalışanlarının yarısından çoğunu oluşturan kadınlar, dolayısıyla pandemi risk grubunun da çoğunluğu. Aynı zamanda “eş” ve “anne” olma misyonları, kadın sağlık sorumluluklarına ve çalışma alanlarına çifte yük getiriyor. İş hayatı ve aile hayatındaki rollerini dengede tutmaya çalışan kadın sağlık çalışanları, bir günde iki farklı iş günü geçiriyor diyebiliriz. Birçok kadın sağlık çalışanı, pandemi koşullarında hizmet sunarken her gün yaşadığı ağır duygusal ve fiziksel baskının ardından, evde de okula devam edemeyen çocukların eğitimleri, yemek pişirmek ve artan hijyen ihtiyacını karşılamak, yoğunlaşan ev işleri ile uğraşmak zorundalar. İş yüklerinin artışı, kadın sağlık çalışanlarının hem mesleki hem sosyal tükenmişlik ve depresyon riskini artırıyor.
Pandemi Koşullarında Çalışma Araç-Gereçleri
Fotoğraf: theatlantic.com
Çalışma ortamının ve kullanılan aletlerin işin yükünü azaltması, dolayısıyla çalışanın verimini artırması ve işe kattığı değeri yükseltmesi beklenir. Pandemi, özel çalışma koşulları ve araçları gerektiren bir süreçtir, bir olağanüstü haldir. Dolayısıyla pandemi giysilerinden maskelere, taşınacak araç-gereçlerin ağırlığına ve nasıl taşınacağına kadar tüm sistem, sağlık çalışanlarını en az yoracak, hayatlarını kolaylaştırarak verimlerini artıracak şekilde olmalıdır. Bununla birlikte, kişisel koruyucu ekipmanların çeşitliliği ve ağırlığı kullanımlarına ve çalışma ortamına göre çeşitlilik gösterir. Söz gelimi, pandemi koruyucu giysileri erkek ve kadınlar için de aynı olamaz. Bedensel farklılıkları gözeten, kadın ve erkeklerin bedenlerine uygun koruyucu giysiler ve araçlar sağlanmaması, kadın sağlık çalışanlarında aşırı yorgunluk yaratıyor. Bu sebeple kadınlar, saatler süren nöbetlerde tuvalet ihtiyaçlarını en aza indirmek için su ve gıda tüketimini azaltıyorlar. Bu, yorgunluk da zayıflayan bağışıklık sistemlerinin iyice güçsüz düşmesine neden oluyor.
Fotoğraf: Sivil Düşün
Ne Yapmalı?
Uzman Hemşire Emine Gültekin’in Sivil Düşün desteği ile yürüttüğü “Pandemide Kadın Sağlık Çalışanı Olmak” adlı proje, pandemi döneminde çalışan kadın sağlık çalışanlarının toplumsal cinsiyet eşitsizliği bağlamında maruz kaldıkları uygulamaları görünür kılmak, kadın sağlık çalışanlarının ihtiyaç ve beklentilerini analiz edilerek sağlık hizmetlerinde hak temelli bir dönüşümün sağlanmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.
- Sağlık çalışanlarının sağlığı, tedavi sürecinde herkese daha büyük fayda sağlar. Virüs bulaşma riski ve artan sorumluluklar nedeniyle sağlık çalışanlarının psikolojik iyi olma durumlarının korunması ve eğer çalışan iyi değilse, tükenmişlik ya da depresyon yaşıyorsa bunun fark edilmesi, ihtiyaçlarının karşılanması ya da psikolojk destek sağlanması gerekiyor.
- Sağlık çalışanlarında, özellikle kadın sağlık çalışanlarında daha da çok hissedilen tükenmişliğin azaltmak veya yok etmek için her bir sağlık çalışanının içinde bulunduğu durum fark edilmeli ve yöneticiler tarafından desteklenmeli, soruna neden olan koşulların iyileştirilmesi için gerçekçi çözümler üretilmeli.
- Tüm sağlık çalışanları için güvenli dinlenme alanları oluşturulmalı. Kısa, orta ve uzun vadeli müdahale planlarında toplumsal cinsiyete ve bedensel cinsiyetlerin farklılıklarına duyarlı, temelde insana değer veren, hiç kimsenin dezavantajlı olmadığı ve herkesin eşit olduğu, temel hak ve özlük haklarının daha da iyileştirildiği bir sistemin kurulması için gerçekçi adımlar atılmalı.
- Politika oluşturma ve karar alma süreçlerinde sahanın sesine kulak verilmeli, karar mekanizmalarına sağlık çalışanları dahil edilmeli ve sağlık çalışanlarının çoğunluğunu oluşturan kadınların, karar süreçlerinde temsiliyeti artırılmalı.
Toplumsal Cinsiyet Pandemisi
Pandemi gibi krizler, toplumda çözülmemiş, üstü kapatılmış sorunları ortaya çıkarır ve derinleştirir. Cinsiyet eşitsizliği yüzyıllardır aşılamayan sosyolojik bir pandemidir. Bugün, en kıymetli varlığımız olduğunu anladığımız sağlığımız için ön saflarda mücadele eden kadın sağlık çalışanlarının koşullarının iyileştirilmesini ve ortak yönetim ile karar süreçlerinde temsiliyetlerinin artırılmasını talep ediyor, “eş” ve “anne” olmanın getirdiği yükümlülüklerin de eşler tarafından eşit paylaşıldığı, toplumun her alanında cinsiyet eşitliğine kavuştuğumuz bir dünya diliyoruz.
Projeye destek olmak ve mesajlarını yaygınlaştırmak için projenin Instagram hesabını (pandemidekadınsağlıkçılar) takip edebilirsiniz.
Editörler: Emine Gültekin/Pelin Özkan