Artık herkes, plastiğin doğada çok zor yok olan bir madde olduğunu öğrendi. Plastikleri alıp geri dönüşüm kutusuna attığımızda içimiz rahatlıyor. Peki, durum gerçekten böyle mi yoksa sadece tarihin en büyük yalanlarından birine mi kanıyoruz? Gerçekten plastikler geri dönüştürülebilir mi? Gelin inceleyelim…
Plastiğin Tarihsel Gelişimi
Fotoğraf: Ryan McGuire
1869 yılında seri üretimine başlanan plastik; çoğunlukla karbon, hidrojen, oksijen ve azot içeren bir polimerdir. Farklı üretim teknikleri ve atomik geometriler ile farklı monomerler elde edilir. Üretilen bu monomerler, zincir şeklinde birbirine bağlanarak plastikleri oluşturur.
Plastik, temel olarak petrolün yan ürünlerinden biridir. Dünyada çıkarılan petrolün yaklaşık %4’ü plastik üretimi için kullanılır. Yanmalı motorlara sahip araçlar için yeterli kaliteyi sağlamayan petrol ve türevleri sıklıkla plastik üretimi için ayrılır.
Plastik, yumuşak ve şekil verilebilir bir malzemedir. Onun bu özelliği, kullanılmaya başladığı ilk yıllarda mucize malzeme olarak görülmesiyle sonuçlandı. Örneğin; bir cam şişe veya metal kap yerine plastik kullanmak, üretim maliyeti ve üretim sayısı açısından çok daha uygundu.
Kendileri için değersiz, kalitesi düşük petrolü kullanarak ürettikleri plastiklerin büyük bir kâr marjı olduğunu gören devasa petrol şirketleri, plastiği toplum arasında teşvik etmeye başladı. İkinci Dünya Savaşı’nda artan materyal ihtiyacının büyük çoğunluğu plastik ile sağlandı. Tüm dünyada yavaş yavaş plastik kullanımı artıyordu. Bu dönemde Amerikan hükümetinin zorunlu savaş koşulları sebebiyle plastik üreticilerini beraber çalışmaya zorlaması, tarihin en kötü unvanlı topluluklarından Plastik Endüstrisi Birliğinin oluşmasıyla sonuçlandı.
Plastik, her ne kadar metal veya cam seviyesinde dayanıklılığa sahip bir malzeme olmasa da günlük kullanım için fazlasıyla dayanıklıydı. Alınan bir plastik saklama kabı yıllarca kullanılabiliyordu. Plastiğin hem ucuz hem de uzun ömürlü olduğunu gören halk, yeni ürünler almak yerine aldıkları plastikleri defalarca kullanmaya başladı.
Bu dönemde daha fazla kâr etmek isteyen plastik üreticileri, plastiğin tek kullanımlık olduğunu söylemeye başladı. Halk nazarında da karşılık bulan bu büyük yalan, plastik kullanımının artmasıyla sonuçlandı.
Plastiğin Zararları
Fotoğraf: Bo Eide
Süreç sonrasında birliğin çalışmaları sonuç verdi. 1960’lı yıllara gelene kadar plastik, dünyada en çok kullanılan malzemelerden biriydi. 1960’lı yılların karmaşık siyasi ve toplumsal yapısında gelişen çevre duyarlılığı, plastiğin dünyadaki en zararlı materyallerden biri olduğunun keşfedilmesiyle sonuçlandı. Aktivistlerin kararlı protestoları, plastik endüstrisini geri adım atmaya zorladı. Peki aktivistler neden plastiğe karşıydı?
- Doğada kendi kendine bozunması en zor malzemelerden biri plastiktir. Dünyada bu bozunmayı hızlandırabilen çok az mekanizma vardır.
- Plastik su şişesi; doğada 450 yılda, plastik poşet 1000 yılda, pipet 200 yılda, diş fırçası ise 500 yılda kaybolur.
- Bazı plastiklerin atık haline geldikten sonra süreç esnasında dışarıya saldıkları Dietilheksil Ftalat, insanlarda kansere sebep olur.
- Plastiklerin kimyasal bozunması çok uzun sürer. Çoğunlukla fiziksel bozunumuna uğrayan plastikler, mikroplastik denen çok küçük boyutlarına kadar parçalanır. Mikroplastikler; havada, suda, yiyeceklerimizde ve vücudumuzda bulunur. Hatta anne karnındaki bir fetüsün vücudunda dahi mikroplastiklere rastlanmıştır.
- Pasifik Okyanusu’nda Türkiye’nin üç katından daha büyük bir alanı kaplayan plastik adaları bulunur.
- Ekonomik açıdan gelişmiş ülkeler, daha az gelişmiş ülkelere (ülkemiz de dahil olmak üzere) atık plastiklerini gönderiyor.
Tarihin En Büyük Yalanı
Fotoğraf: Dreams Time
60’larda büyük bir tepki ile karşılaşan plastik üreticileri, yeni bir çözüm arayışına girdi. Bu dönemde Plastik Endüstrisi Birliği, siyasi bağlantılarını da kullanarak Amerika’da üretilen her plastiğe ortasındaki bir sayıyla birlikte geri dönüşüm sembolü ambleminin basılmasını zorunlu hâle getirdi. 23 yaşındaki bir üniversite öğrencisi olan Gary Anderson tarafından tasarlanan geri dönüşüm sembolü, tamamen halka açık telif haklarına sahipti. Bu durumdan faydalanan plastik üreticileri, sembolü anlamı dışında kullanmaktan geri durmadı.
Aldığı plastikte geri dönüşüm sembolünü gören insanlar ise gönül rahatlığıyla plastikleri geri dönüşüm kutularına atmaya başladı. Bu sembol sebebiyle oluşan “plastikler geri dönüştürülebilir” fikri, dünyanın en büyük yalan kampanyalarından biri nedeniyle yaygınlaştı.
Peki gerçekten plastikler geri dönüştürülebilir mi? Bu sembol gerçekte ne anlama geliyor?
Plastiklerde kulanılan sayı ve geri dönüşüm sembolü, aslında “Reçine Belirleme Kodu” ismindeki bir tanımlama aracı. Örneğin 1 rakamını içeren sembol, Polietilen Terefltalat’ı yani şişelerden bildiğimiz PET’i ifade ediyor. 1’den 7’ye kadar sıralanan bu sembollerin hepsi, geri dönüşümü değil plastiklerin türünü belirtmek için kullanılıyor. Fakat plastik, aslında geri dönüştürülebilen bir malzeme değil. Bugün teknolojimizin geldiği seviyeye rağmen hala plastiklerin yalnızca %8.9’u geri dönüştürülüyor. Bu geri dönüşüm işlemlerinin çoğu 1 ve 2 numaralı PET ve HDPE türü plastiklerle yapılıyor. Onlar ise en fazla bir veya iki defa dönüştürülerek yeniden kullanılabiliyor. Yani sözün özü, plastik hiçbir zaman geri dönüştürülebilen bir malzeme olmamıştı! Yine bu birlik tarafından yayınlanan raporlara göre geri dönüştürülmek amacıyla toplanan plastiklerin işe yarar hiçbir kullanım alanı bulunmuyor. Plastikleri geri dönüştürmeye çalışmak, bu konu hakkında yalan söylemekten çok daha zor ve maliyetli. Plastik Endüstrisi Birliği Başkanı Larry Thomas, plastiğin geri dönüşümü hakkında şöyle demişti; “Halk geri dönüşümün işe yaradığını düşünürse o zaman çevre üzerine pek kafa yormayacaktır.”
Plastik üreticileri bu durumun her zaman farkındaydı. Onlar, dünyayı yok ettiklerini bilerek petrol ve plastik üretimine devam ettiler. Örneğin geçtiğimiz senenin IPCC raporlarında yer alan, dünyanın ortalama sıcaklığının değişimini gösteren grafiği hatırlayalım. Yalnızca son yıllarda ortaya çıkan bu tarz raporlar, sıcaklık artışının ana kaynağı petrol devleri tarafından yıllar önce yayınlanıyordu. 1998 yılında Shell firması, dünyanın ortalama sıcaklık artışını 2080 yılına kadar inceleyen detaylı raporda, 2021 yılına kadar oluşacak değişimi neredeyse doğru tahmin etmişti.
Biz sıradan vatandaşlar olarak yine de plastikleriklerimizi geri dönüşüm kutularında toplamalıyız. Atıl durumdaki plastiklerdense özel kutularda toplanan plastiklerin geri dönüşüm oranı daha fazla. Ayrıca bu plastikler denize veya toprağa karışmak yerine özel arazilerde depolanıyor.
Tarihin en büyük yalanlarından birinin farkında olmamız ve petrol şirketlerine karşı tavrımızı koymamız gerekir. Çevreye duyarlı bireyler olarak her konuda olduğu gibi bilgilerimizi sorgulamalı ve her zaman gerçeğin peşinden koşmalıyız.