Güncelleme Tarihi: 16 Nisan 2025
Hancan Sanat Koleksiyonu’nda yer alan Fikret Muallâ eserlerinden oluşan bir seçki, Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi ve Bor Sanat iş birliğiyle 28 Şubat tarihinde izleyici ile buluştu.
Erimtan Müzesi’nde 7 Eylül 2025 tarihine kadar sürecek serginin küratöryel süreçlerini değerli meslektaşım Ebru Nalan Sülün ile konuştuk.
Bu sergide bugüne kadar alışageldiğimiz Fikret Mualla’nın bohem yaşam tarzından ziyade, yaşamının ve sanat pratiğinin izlerini sürdüğümüz bir konsept var. Bu seçimdeki motivasyonunuzu sizden dinleyebilir miyiz?
Sergide yer alan eserler Bor Holding Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Cem Hancan’ın kişisel koleksiyonundan bir seçki sunmakta. Fikret Muallâ sergisi yapma fikri oluştuğu anda öncelikle önemsediğim konu tam da bu idi: sanatçıyı hak ettiği alternatif ve yeni bir okuma ile izleyenlere sunmak.
Bu süreçte Muallâ’ya dair yazılan yazılar, yayınlanan sergi kitaplarını inceledim. Bu incelemelerin sonucunda da sanatçının yaşamı, eğitim süreci, dirençli anları, sanatsal yöntemleri ve etkileşimlerini dönem metinlerine referans vererek sunmaya karar verdim. Bu yaklaşımda geçmişi de hatırlamak, okutmak ve paralelinde bu yeni okuma ile sentezlemek önemli bir unsurdu.
Sergi kurgusunda arşivlerin (gazete- basılı dergi ve baskısı bitmiş kitaplar) ulaşılabilirliğin gittikçe azalması ve bu arşivlerin de eserlere paralel sunularak okunulur olması gayreti de serginin kurgusunda başat rol oynadı.
Sergide yer alan bölümlerden söz edebilir misiniz?
Serginin kurgusu; sanatçının Paris’e kesin gidiş yaptığı dönemin öncesine/ sonrasına tarihleniyor. Sergi, Muallâ’nın duygu durumlarının en iyi temsili olma özelliğindeki, çizgisel çalışmalardan oluşan “Çizginin – Tinin Ötesinde” bölümü ile başlıyor. Bu bölümde; İsmail Hakkı Baltacıoğlu tarafından 935 sayı yayınlanan “Yeni Adam” dergisini ve Fikret Muallâ desen ve çizgilerini hatırlatmayı amaçlayan “Bir Hatırlatma: Varoluşçu Bir Adam/ Yeni Adam – 1936/1937” parantezi yer almakta.
Muallâ, eğitiminin ardından geldiği İstanbul’da ilk kez yayınlandığı dönemin en önemli yazar-şair-sanatçılarının eserlerine yer açan Yeni Adam’da çizimlerini görünür kılma şansını yakalıyor. Bu bölümde sanatçının Yeni Adam’da yer alan çizimleri de izleyenlere bir dijital ekran yoluyla sunulmakta. Buradaki amacım; hem dergiyi hem de sanatçının bu az bilinen çizimlerini izleyenlere hatırlatmak idi.
Sergilemenin ikinci bölümü Fikret Muallâ’nın 1939 sonrası sanatına, yaşamına, üslubuna odaklanıyor. “Bir Gidiş / Bir Paris / Bir Fikret Mualla – 1939/1967” başlığı altında izlenecek bölüm; sanatçının daha çok tanınan Paris yaşamına odaklanan guaj çalışmalarına odaklanıyor, olgun dönem çalışmalarını barındırıyor.
Sergide ayrıca; deneyimi önceleyerek tasarlanan “Arşiv Alanı”, 1967-1989 yılları arasında Fikret Muallâ’ya dair yazı ve yorumları barındıran gazete arşivini kapsamakta. Orijinal gazete oranlarında sunulan, Fikret Muallâ’nın vefatının ardından gazetelerdeki haberlere odaklanan bu bölüm aynı zamanda dönemin diğer kültür-sanat haberlerine dair de okuma yapmayı sağlamakta.
İzleyicilerin sanatçıya dair yayınlanmış kitapları okumalarına olanak tanıyan “Okuma Alanı” ise bir inceleme/düşünme köşesi oluşturabilme önceliği ile tasarlandı.
Sergide Fikret Mualla’nın eserleri kadar, sanatçının hayatına tanıklık eden sanatçı dostlarının ifadelerinin bulunduğu kitaplar dikkati çekiyor. Hatta okuma lambası yerleştirilmiş masada epey bir vakit geçirdim. Akademisyen tarafınızın yan bastığı bu küratöryel deneyim alanına dair hikâye izleyiciye ne anlatıyor.
İlk iki soruda da söz ettiğim üzere bu küratöryel kurgunun odağını sanatçıya dair kaynakları okumak, daha derinlikle düşündürmeye sevk etmek yer almakta. Fikret Muallâ’nın yaşam tarzı, biçimi, ruhsal durumunun eserlerinden daha fazla konuşulduğu bir sanat tarihi okuması ile karşı karşıyayız. Elbette, tüm bu dinamikleri inkâr etmeden, yaşamını-direnç noktalarını da dikkate alarak ama daha fazla okuyarak sanatçının değerlendirilmesine odaklı bir yaklaşımın parçası oldu bu bölüm.
“Okuma Alanı”, sergi kurgusunda benim için eserleri sergilemek kadar önemli bir bölüm. Bu bölümde Fikret Muallâ tarafından kaleme alınan Schiller’in de dahil olduğu ve bulunması/ okunabilmesi günümüzde artık zor olabilecek eski basım kitapların da bulunduğu yayın arşivinin okunmasına olanak sağlayan bir okuma/çalışma alanı yaratmaya çalıştık.
Bu bölümde var olan çabayı destekleyen diğer yaklaşım da sergilemede eserlere eşlik eden, Fikret Muallâ’nın yaşamına tanıklık eden yazar-dostlarının kaleme aldığı eleştiri metinlerinin varlığı. Sergide, izleyenlere “Lütfen daha çok okuyalım, ezberlenmiş söylemlerden uzak duralım” mesajını veren bir küratöryel kurgu mevcut.
Bir küratör olarak hazır bir koleksiyonu anlamlandırmak ve hikayeleştirmek heyecan verici olduğu kadar zorlukları da olan bir pratik. Bu sergideki en büyük zorluklarınız nelerdi ve bu zorlukların üstesinden nasıl geldiniz?
Soru; küratöryel kurguya dair zorluğa dair ise koleksiyonu sergi öncesinde de inceleyerek, analizler yapmış olmam nedeniyle kurgulamada çok büyük zorluklarla karşılaştığımı söyleyemem. Tam tersi; bu süreçte yayınlanmış tüm kitapları sergi öncesinde okurken büyük keyif aldım. Bu süreçte yeni soruları sormama, geçmiş-bugün analizi yapmama neden olan bilgi kapıları aralandı.
Okumalar sırasında dikkatimi çeken, sorun olarak belki nitelendirilebilecek konu, tarihlendirmelerde rastladım farklılıklar idi. Fikret Muallâ’nın yaşamına dair kaleme alınan metinlerde tarihlerde farklılıklar mevcut. Bu durumun da bana göre en önemli nedeni Muallâ’nın yaşamı, karakteri ve kişiliğinde gizli. Ben de kaleme aldığım metinde yaşamına dair tüm tarihleri çok farklı kitaplar ve uzmanlardan teyit alarak tarihe kaydettim.
Ayrıca; küratöryel kurgu ve düşünme süreci dışında yaşadığım en ufak sorun olduğu anda hem Bor Sanat hem Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nin değerli yöneticileri ve tüm sergi ekibi bana yardımcı oldular. Bu sergi; her şeyden öte böylesi şahane bir ekip ile gerçekleştirildi ve bu çok değerli.
Sergiyi gezen ziyaretçilerin hangi duygularla ayrılmasını hedefliyorsunuz?
Sergi izleyenlerinin “Zihnin Sınırlarında Bir Rota: Fikret Muallâ” sergisinin ardından; keşfettiklerini sandıkları değerli ve özgün bir sanatçıyı daha derinlikle keşfettiklerini, daha derinlikle öğrendiklerini ve bu keşif duygusuyla ayrıldıklarını hayal ediyor ve bunu umuyorum.
