Tarihten Günümüze Güzellik Standartları Nasıl Değişti?

Tarihten Günümüze Güzellik Standartları Nasıl Değişti?

“Güzellik” algısını oluşturan standartlar tarih boyunca dönemin özelliklerine ve beklentilerine göre, farklı kesimler tarafından yaratıldı ve kontrol edildi. Güzellik kavramı; net, keskin kalıplara sığdırılmaya çalışıldı. Fakat bir yandan da, günümüzde toplum tarafından güzel kabul edilen bir insan, tarihin çeşitli dönemlerinde çirkin hatta şeytani kabul edilebilirdi. Akışkan ama keskin çizgilere sahip olan güzellik standartları algısının tarihi ve evrimi, şaşırtıcı ve ilginç detaylardan oluşmakla beraber, günümüzün güzellik algısını da sorgulatacak nitelikte…. 

Tarım Devrimi

Tarihten Günümüze Güzellik Standartları Nasıl Değişti?
Tarihten günümüze güzellik standartları: Tarım devrimi

Fotoğraf: Wikimedia 

M.Ö. 12,000 – 8000 tarihleri arasında insanlar, tarım yapmaya başladı ve bu durum toprak sahiplerine yemek bolluğuyla beraber güç de sağladı. Bu dönemde ideal vücut, “kilolu ve güçlü” olarak nitelendiriliyordu. Erkeklerde göbek ve ağırlık gücü, varlığı simgelerken kadınlarda geniş ölçüler, doğurganlığın ve yeterli beslenmenin göstergesiydi. 

Avusturya’nın, Eski Taş Çağı’na ait ünlü kalıntısı Willendorf Venüs’ü geniş kalça ve dolgun göğüsleri olan ve dönemin güzellik algısını temsil eden bir kadın figürüydü. Hayatta kalmak ve soyu devam ettirmek için geniş ölçüler oldukça önemli görülmüştü. 

Antik Yunan

Tarihten Günümüze Güzellik Standartları Nasıl Değişti?
Tarihten günümüze güzellik standartları: Antik Yunan

Fotoğraf: Pavel Nekoranec

Antik Yunan’da güzelliğe fazlasıyla değer veriliyordu. Hatta eski Yunanlılar, fiziksel güzelliğin iç güzellikle doğrudan bir ilişkisi olduğuna inanıyorlardı. Bu, güzel görünen insanların ahlaki görüldüğü, “çirkin” olarak nitelendirilenlerin ise karaktersiz olduğunun düşünüldüğü anlamına geliyordu. 

Sayısız heykelden ve betimlemeden de tahmin edebileceğimiz gibi Antik Yunan’da ideal erkek vücudu; kaslı, atletik ve kısmen inceyken ideal kadın vücudu; yuvarlak kalçalar, yumuşak kıvrımlar, hafif bir göbek ve nazik, simetrik bir surattan oluşuyordu. Simetri, bu dönemde oldukça önemliydi. Ancak kadın güzelliği söz konusu olduğunda güzellik kavramı karmaşıklaşıyordu çünkü “kadınlık” ve “kadın güzelliği” dünyevi olanla ve kötülükle eşleştirilmişti. Güzel kadınlar, Yunan mitolojisinde ve edebiyatında genellikle ya “kötü” figürler ya da en iyi ihtimalle ahlaki açıdan belirsiz kişilerdi. 

Orta Çağ

Orta Çağ’da uzun boylu erkeklerin sağlıklı olduğu düşünülürken kadın bedeni, erkek bedeninin aşağı, ikincil bir versiyonu olarak görülüyordu. Erkek bedenleri övülürken, kadınlar çocuklara benzetiliyordu; daha küçük, soğuk ve pürüzsüz olmaları bekleniyordu. 

Orta Çağ’da güzel olarak nitelendirilen bir kadının sahip olduğu özellikler şu şekildeydi: 

  • Yüksek bir alın 
  • Alınmış ince kaşlar 
  • Küçük dişler 
  • Açık ten 
  • Uzun boyun 
  • Dar göğüs 
  • Yüksek ince bel 
  • Belirgin karın

Kokular, bu dönemin güzellik standartları algısında oldukça büyük bir yere sahipti. Orta Çağ; keşişleri, mistikleri, aylarca zırhlara bürünmüş terli şövalyeleri, nemli zindanlar, kadınlara takılan çıkarması imkânsız bekâret kemerleriyle genel olarak kötü kokan bir dönemdi. Bu dönemde temizlik ve güzel koku kavramları da haliyle çekici ve özeldi. Bitkilerle yapılan kokulu sıcak banyolar, ardından kokulu yağ ve cilde sürülen merhemler, tüm Orta Çağ dönemi boyunca popülerdi ve güzelliğin, çekiciliğin bir simgesi haline gelmişti.  

Rönesans 

Fotoğraf: Birmingham Museums Trust

Rönesans döneminde, her şeyde olduğu gibi, güzellik algısında da büyük bir değişim söz konusuydu. 

Rönesans sanatçıları, Orta Çağ’ın tevazu ve katı dini değerlerinden uzaklaşmak istediler. Doğurganlık ve gençlik kavramlarını geri getirdiler. Kıvrımlı, beyaz tenli, kızarık yanaklı, yumuşak ve yuvarlak yüzlü kadınlar güzel görülmeye başlandı. 

Sınıf Sembolü Olarak Güzellik

Tarihten Günümüze Güzellik Standartları Nasıl Değişti?

Fotoğraf: Wikimedia

16. yüzyılda Kraliçe Elizabeth’in imza görünüşü olan açık ten ve kırmızı ruj, kısa bir sürede sınıf sembolüne dönüştü. Bir kadın ne kadar açık tenliyse o kadar üstündü. Bu yüzden insanlar beyaz pudrayla yüzlerini kaplıyorlardı. Yine aynı dönemde yurt dışına çıkıp İtalyan yemekleriyle özellikle de makarnayla tanışan genç İngiliz erkekler, İtalya’ya gittiklerini çevrelerine göstermek için sık sık makarna yiyordu. Aşırı gösterişli, makarnaya benzeyen perukları ve “feminen” kıyafetleriyle, bu dönemin genç adamlarına “Macaroni” denmeye başlanmıştı. Moda ve güzellik standartları insanlar tarafından bir kez daha statü göstergesi olarak belirlendi. 

Fransız Devrimi

Fransız devrimi öncesinde kadınlar ve erkekler eşit derecede makyaj yaparlardı. Devrim sonrası ise “yapaylık” kavramının topluma fayda sağlamadığı düşünüldüğü için ama 19. yüzyıla doğru kadınlar için makyaj tekrar popüler olmaya başladı.  

Victoria Dönemi 

Tarihten Günümüze Güzellik Standartları Nasıl Değişti?
Tarihten günümüze güzellik standartları: Victoria Dönemi

Fotoğraf: Wikimedia

1837’de Kraliçe Victoria döneminde Batı, kadınların “ahlaklı” ve kendini göstermeyen kıyafetler giyinmesi gerektiği yanılgısına tekrar kapıldı. Kadınların rolleri keskin çizgilerle belirlendi ve toplum tarafından kadınlar evlere ve annelik kavramına sıkıştırıldı. Kadınlarda kırılgan, soluk tenli ve güçsüz görünüm çekici bulundu. 

Kadınlar, güçlü ya da canlı görünmedikleri sürece çekici kabul edilirdi ve hatta bazı tarihçilere göre salgınların ve hastalıkların kadınlarda çekici göründüğü fikri de döneme hakimdi. Bu dönemde, Orta Çağ’ın karanlığı yeniden kendini göstermiş ve kadına ve vücuduna yapılmış belki de en kötü operasyonlardan biri gün yüzüne çıkarılmıştı. Tahmin edersiniz ki erkekler için böyle bir standart yoktu.

Victoria döneminde, tarım devriminden sonraki dönemde de olduğu gibi, erkeklerde göbek, bir güç simgesi olarak görülüyordu. Victoria döneminde çabasız zenginliğin göstergesi olmuş göbek ve fazla yağ o kadar popülerdi ki “şişman erkekler kulüpleri” bile kuruluyordu. 

1920’ler

1920’lerde kadınların oy haklarını almalarıyla moda ve güzellikte de ciddi değişimler gerçekleşti. Korse ve kabarık saçlar gibi rahatsız güzellik dayatmalarına karşı, daha az kıvrımlı, düz ve döneme göre erkeksi kabul edilen kadın vücutları güzel kabul edildi. Düz ve korsesiz elbiseler, kısa saç ve canlı bir moda ve güzellik anlayışı hakimdi. Kadınlar, yıllardır erkeklerin tek elinde dönen kadın vücuduna dayatılan güzellik standartlarından sıyrılıp korselerini açıp nefes almaya ve özgürce dans etmeye başladılar. Tabii, bu uzun sürmeyecekti.

Dünyanın İlk Süper-Modeli 

Tarihten Günümüze Güzellik Standartları Nasıl Değişti?

Fotoğraf: Wikimedia

20. yüzyılın başlarında, Charles Gibson’ın, eskiden olduğu kadar soluk tenli olmayan, göğüsleri daha büyük, ince bir bedene sahip kadın çizimleri, değişen güzellik algısında büyük bir etkiye sahipti. Gerçekte var olmayan ve “Gibson’s Girl” denilen bu model, gitgide popüler olmaya başladı ve kadın bedenine bir kez daha bir erkeğin fantezi dünyası müdahale etmiş oldu. Yine 1900’lerin başında, Holywood yönetmenlerinin, kameranın oyuncuları fazla kilolu göstermesi sebebiyle, oyunculardan ince ve fit bedenler beklemesiyle başlayan incelik dayatması da bu dönemde oldukça etkiliydi. 

İkinci Dünya Savaşı Sonrası Güzellik Standartları

Tarihten Günümüze Güzellik Standartları Nasıl Değişti?
Tarihten günümüze güzellik standartları: Marliyn Monroe

Fotoğraf: Wikimedia 

Savaşın getirdiği depresyondan çıkmak için “kutlamaya” geçen Amerika’da ideal vücut algısı da değişti. Kıvrımlı bedenler ve iyi beslenmiş erkekler yeniden çekici görülmeye başlandı. 1960’larda ise savaşlara olan genel bakış açısı  ve kadının “ev kadını” rolüne tepki olarak ortaya “özgürlük” ve “eşitlik” gibi kavramlar çıkmış olsa da kadınlardan yine ince olmaları bekleniyordu. Erkekler ise takım elbiseleri ve “fit” görünüşleriyle dönemi temsil etmekteydi. 

80’ler ve Modeller 

80’lerde hem erkekler hem de kadınlar, “ideal”güzellik standartlarını belirleyen güzellik endüstrisi tarafından etkileniyorlardı. Güzellik, 80’lerde spor ve beslenme çılgınlığı etrafında şekilleniyor ve atletik, şekillendirilmiş bedenler teşvik ediliyordu. Süper modeller, vücut geliştirme aletleri ve kabarık saçlar 80’lerin bir sembolleri haline geldi. Maalesef bu dönemde anoreksiya vakaları artıştaydı ve “mükemmel” görünme baskısı sağlıksız bir takıntı haline geldi.

Günümüz

Günümüzün güzellik standartlarına ise sosyal medyaya her baktığımızda, görünüşümüzde değiştirmek istediğimiz özelliklerimizi her düşündüğümüzde maruz kalıyoruz. Gerçekçi olmayan şekillere giremediğimiz, her vücudun kendine ait özellikleri olduğunu unuttuğumuz için kendimizde kusurlar buluyoruz. Tarih boyunca, otoriteler ve şirketler tarafından dayatılan güzellik algısını benimsiyor, filtrelerle, ameliyatlarla, diyetlerle kendimizi şekillendirmeye çalışıyoruz. Kendimize bakarken kendi gözlerimizle değil, ayrımcı, acımasız, çıkarcı güzellik dayatmalarını yaratanların gözünden bakıyoruz. Ama kim bilir, belki de bu dönem geçtikten sonra, sıradaki güzellik standartları bizi bu modern, nesneleşmiş algılardan kurtarabilir… 

Kapak Fotoğrafı: Wikimedia