Sürdürülebilir Balıkçılık ve Seaspiracy Belgeseli

Sürdürülebilir Balıkçılık ve Seaspiracy Belgeseli

Güncelleme Tarihi: 25 Eylül 2021

En son ne zaman balık yediniz? Peki ya en son yediğiniz balık, sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarının bir ürünü müydü? İkinci soruya cevabınız “Evet!” ise tekrar düşünmenizi öneriyorum. Çünkü asıl soru şimdi geliyor: Sürdürülebilir balıkçılık, sürdürülebilir mi?

Sürdürülebilir Balıkçılık Nedir?

Sürdürülebilir Balıkçılık ve Seaspiracy Belgeseli
Sürdürülebilir balıkçılık ve Seaspiracy belgeseli

Kavramlar arasında kaybolmamak için öncelikle sürdürülebilir balıkçılık kavramını biraz daha net bir şekilde tanımlayalım. Pek çok kaynağa göre sürdürülebilir balıkçılık, denizlerdeki veya okyanustaki canlıların gelecekte de var olmasını engellemeyecek şekilde yapılan balıkçılık türlerini ifade ediyor. Yani bugün yediğiniz bir levrek, bundan 50 yıl sonra da ulaşılabilir olmalı. Bunun için de tüm balıkçılık faaliyetlerinin sistemli bir şekilde ilerlemesi gerekiyor. Yani herhangi bir balık türünün neslinin tükenmesine neden olacak balıkçılık faaliyetlerinden uzak durulmalı.

Sürdürülebilir balıkçılık uygulamaları pek çok hükümetin yanı sıra sayısız çevre ve doğa koruma kuruluşu tarafından da destekleniyor. Aslında bunda şaşılacak hiçbir nokta yok. Doğayı korumak için yola çıkanların bu denli ‘çevre dostu’ bir uygulamayı desteklemesi çok normal, öyle değil mi?

Bugün, dünyanın en önde gelen çevre kuruluşlarının web sitelerine girdiğinizde sürdürülebilir balıkçılıkla ilgili pek çok makaleye, pek çok içeriğe rastlayabiliyorsunuz. Hatta Japonya gibi bazı ülkelerin uluslararası kuralları hiçe sayarak yaptığı balina avcılığı faaliyetlerine karşı da büyük bir mücadele var. Her şey çok normal görünüyor… Fakat İran asıllı İngiliz yönetmen Ali Tabrizi’ye göre bu durum pek çok anormallik içeriyor.

Seaspiracy Belgeseli

Netflix’teki doğa belgeselleri arasına 2021 yılında eklenen Seaspiracy, çokça ses getirdi. Yönetmen Ali Tabrizi’nin okyanuslara duyduğu tutku sayesinde başlayan hikaye, tüm dünyadaki balıkçılık uygulamalarının iç yüzünü göstermeye odaklandı. Belgeselde Tabrizi, okyanustaki biyoçeşitliliğin her geçen gün azaldığını ve bu durumun gezegenimizdeki tüm canlıların yaşamı için bir tehlike olduğunu fark ediyor. Bu farkındalıkla yola çıkan yönetmen, Japonya’dan Avustralya’ya kadar tüm dünyada balıkçılık faaliyetlerini mercek altına alıyor. Belgeselle ilgili spoiler vermek istemeyiz çünkü bu yapımı mutlaka izlemelisiniz ancak Tabrizi’nin ve Seaspiracy’i izleyen herkesin vardığı sonuç oldukça çarpıcı: Sürdürülebilir balıkçılık diye bir kavram var olamaz!

Seaspiracy, iklim krizi ve okyanusların içinde bulunduğu tehlikeyle ilgili global bir dezenfarmasyon içerisinde olduğumuzu ortaya koyuyor. Örneğin Karayip Denizi açıklarında neredeyse bir kıta büyüklüğüne ulaşan Çöp Adası’nı hepimiz duymuşuzdur. Bu durumla ilgili harekete geçen pek çok kuruluşun odaklandığı atık türü nedir dendiğinde ise akıllara gelecek cevabın plastikler olduğunu, özellikle plastik pipetler olduğunu hepimiz düşünebiliriz. Ancak Tabrizi’nin yaptığı araştırmalara göre Çöp Adası’ndaki kirliliğin çok küçük bir yüzdesini plastik pipetler oluşturuyor. Yarısından fazlası ise pek de konuşulmayan bir atıktan meydana geliyor: Okyanuslara terk edilen balıkçı ağları…

By-Catch Avlanma (Hedef Dışı Avlanma)

Sürdürülebilir Balıkçılık ve Seaspiracy Belgeseli
Sürdürülebilir balıkçılık ve Seaspiracy belgeseli

Sürdürülebilir balıkçılık kavramıyla ilgili yanlış bildiğimiz pek çok şeyi gün yüzüne çıkaran belgeselde odaklanılan konulardan bir tanesi de By-Catch adı verilen hedef dışı avlanma konusu. Belgesele göre okyanuslardaki yunuslar, balinalar, köpek balıkları gibi canlıları tehdit eden en büyük unsur By-Catch’lerde yatıyor. Bu terim, farklı bir balık türü için gerçekleştirilen balıkçılık uygulamalarında “yanlışlıkla” yakalanan balık türlerinin varlığını işaret ediyor. Yani örneğin somon balığı için avlanma izni olan bir balıkçı gemisinin ağlarına takılan köpek balıkları, bu balıkçılık faaliyetlerinin “istenmeyen zayiatı” olarak değerlendiriliyor. Tabrizi’nin yaptığı araştırmaya göre By-Catch durumu, her yıl pek çok önemli balık türünden milyonlarca canlının hayatını kaybetmesine neden oluyor.

Trol Avcılığı ve Okyanus Yüzeyleri

Sürdürülebilir Balıkçılık ve Seaspiracy Belgeseli
Sürdürülebilir balıkçılık ve Seaspiracy belgeseli

Sürdürülebilir balıkçılık ile ilgili en önemli çelişkilerden bir tanesi de trol avcılığı konusu. Günümüzde bazı bölgelerde halen tercih edilen balıkçılık yöntemlerinden biri olan trol avcılığı, okyanusların veya denizlerin yüzeylerine olağanüstü düzeyde zarar veriyor. Yüzeylerdeki bu doğal olmayan bozulma, besin zincirinde önemli kırılmalara yol açıyor. Dolayısıyla ucuz ve efektif bir yöntem olarak kabul edilen trol avcılığı, hem okyanuslar hem de gezegenimizin geleceği için oldukça zararlı.

Doğa Koruma Kuruluşları Ne Kadar Samimi?

Sürdürülebilir Balıkçılık ve Seaspiracy Belgeseli
Sürdürülebilir balıkçılık ve Seaspiracy belgeseli

Fotoğraf: truthinadvertising.org

Seaspiracy, hükümetlerden balıkçılık şirketlerine kadar sektörün her dinamiğini sorguluyor ve bu “sürdürülemez” sistemin suçlularını arıyor. Ancak belgeselde en çarpıcı olan ise Tabrizi’nin tüm dünya tarafından otorite olarak kabul edilen doğa koruma kuruluşlarının samimiyetini sorgulaması. Seaspiracy; pek çok kurumun, -isteyerek veya istemeyerek- bu sistemin bir parçası haline geldiğini, marketlerdeki deniz ürünlerinde gördüğümüz “Okyanus Dostu” gibi sertifikaların aslında ne kadar anlamsız olduğunu gözler önüne seriyor. 

Kısacası Seaspiracy belgeseline ve Ali Tabrizi’ye göre okyanuslardaki yaşamı sürdürmenin tek yolu okyanusları rahat bırakmak. Yani belgesel bize sürdürülebilir balıkçılık diye bir kavramın var olmadığını ve mevcut durumda asla var olamayacağını anlatıyor. Tabii bu görüşe karşı çıkan pek çok otorite de var.

Tabrizi ne kadar haklıdır bilinmez ancak Seaspiracy, doğayla ve sürdürülebilirlikle ilgilenen herkesin mutlaka izlemesi gereken bir belgesel.