Toplum sağlığını kanser ve diyabet gibi ciddi bir biçimde tehdit eden hastalıklardan birisi de romatizmal hastalıklardır. Toplumda son derece yaygın olan romatizmal hastalıklar, çok sayıda rahatsızlığın ortak adıdır. Bu gruptaki hastalıklar romatolojik hastalıklar altında toplanır.
Bu hastalıklar şunlardır:
- Romatoid Artrit
- Osteoartrit
- Spondilartrit
- Fibromiyalji
- Ankilozan Spondilit
- Sedef Hastalığı
- Juvenil Artritler
- Sistemik Lupus Eritematosus
- Skleroderma
- Sjögren Sendromu
- Vaskülitler
- Dev Hücreli Arterit
- Takayasu Arteriti
- Wegener Granulomazotisi
- Poliarteritis Nodosa
- Behçet Hastalığı
- Romatizmal Ateş
- Gut Hastalığı
Tüm bu hastalıklar otoimmün denilen bağışıklık sisteminden kaynaklanır. Bu tarz hastalıklar bağışıklık sisteminin aşırı çalışması sonucu ortaya çıkar. Gereğinden fazla ve yanlış biçimde çalışan bağışıklık sistemi vücudun dokularına saldırır. Normal bir organizmada bağışıklık sisteminin bu tarz bir tepki göstermemesi beklenir. Bağışıklık sistemini bozan çok sayıda etken vardır. Kimyasal maddelere maruz kalma, kötü beslenme, bazı virüsler ya da GDO’lu gıdalar, sistemimizi bozarak yukarıda belirtilen hastalıklara zemin hazırlayabilir. Bağışıklık sistemi hangi dokuya saldırıyorsa, ona göre hastalıklar meydana gelir. Bu nedenle romatizmada akla sadece eklem, kas ve bağ dokusu değil birçok farklı rahatsızlık gelmelidir.
Romatizma hastaları genelde çok sayıda ilaç ve kortizon kullanırlar ve ilaçların yan etkileri oldukça ciddi olabilir. Ağrı ya da acıyı baskılayan ilaçlar, çoğu zaman romatizmaya sebep olan asıl faktörleri ortadan kaldırmayabilir. Dolayısıyla bir süre sonra vücut ilaca yanıt vermemeye başlayabilir. Çünkü bu gruptaki hastaların ilaçla ancak bağışıklıkları baskılanır.
Romatizmal hastalıkların tedavisinde en birincil konu beslenmedir. Romatizmal hastalıkların artışındaki en önemli neden beslenmenin bozulması ve besinlerde kullanılan katkı maddeleri, koruyucular ve birtakım kimyasal maddelerdir. Beslenme bozuldukça gıda intoleransı ciddi bir sorun olmaya başlamıştır. Bütün otoimmün hastalıklarda gıda intoleransı var mı yok mu diye bakmak gerekir.
Dolayısıyla sizlere romatizmal hastalıklarınızın alevlendiği dönemlerde yapabileceğiniz, ağrılarınızı azaltmaya ya da gidermeye yardımcı olabilecek bir beslenme planı önermek istiyoruz. Fitoterapist Dr. Ümit Aktaş’ın adını “Romatizma Orucu” olarak koyduğu bu beslenme şekli ile romatizmal ağrılarınızdan kurtulabilir, kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.
Romatizma Orucunda Temel Kurallar
- Akşam 19:00 – sabah 11.00 arasında beslenme olmamalı.
- Günde 2 litre su ve 4 fincan romatizma çayı içilmeli.
- Her öğünle birlikte 1 fincan romatizma çayı ve 2 bardak su içilmeli
- Oruç boyunca patlıcan, domates, biber, patates gibi sebzeler yenmemeli
- Şeker ve hamur işi tüketilmemeli
- Buğday içeren ürünler yulaf, arpa, çavdar ve hazır mayalar hiçbir şekilde tüketilmemeli.
İşte Fitoterapist Dr. Ümit Aktaş’tan Romatizma Orucu
Günlük Romatizma Orucu
Saat: 11.00 Kahvaltı
- 1 yumurta (1 yemek kaşığı tereyağı ile)
- 80 gram şirden mayalı peynir
- 8-10 adet zeytin
- 1 tatlı kaşığı karakovan balı (1 çay kaşığı zencefil eklenebilir.)
- Maydanoz, nane, mevsim yeşillikleri istendiği kadar tüketilebilir.
- 1 yemek kaşığı öğütülmüş keten tohumu
- 3 adet ceviz (12 saat suda bekletilmiş olmalı)
- 1 porsiyon mevsim meyvesi
- 1 bardak kefir
Saat: 18.30 Akşam Yemeği
- 1 porsiyon et: kırmızı et veya balık. Besi yemiyle beslenmiş hayvansal ürünlerden uzak durulmalı.
- 1 porsiyon kereviz veya enginar (zeytinyağlı, 1 çay kaşığı zerdeçal ile)
- Maydanoz, nane, mevsim yeşillikleri
- 3 adet ceviz (12 saat suda bekletilmiş olmalı)
- 1 kase ev yoğurdu
- 1 yemek kaşığı öğütülmüş keten tohumu
- Ev turşusu
Beslenme Planında Verilen Romatizma Çayının Tarifi:
- 1 tatlı kaşığı kuşburnu
- 1 çay kaşığı tane karabiber
- 1 çubuk meyan kökü
- 1 çay kaşığı zencefil
Tüm bitkilerin üzerine 250 cc kaynar su eklenir, kaynatılmaz. Ağzı kapalı 10 dakika demlenir. Özellikle romatizmal hastalıkların alevlendiği dönemlerde romatizma orucu ile beraber kullanılmalı ve günde 4 fincan içilmelidir.
