Güncelleme Tarihi: 10 Aralık 2023
Günümüzün en vazgeçilmez alışkanlıklarından biri makyaj. Gerçi pek de modern bir alışkanlık değil,; nitekim tarihçiler makyajın izini M.Ö. 3.000’li yıllara kadar sürebiliyorlar. Mesela eski Mısır uygarlığında Nefertiti’nin göz kalemi (eyeliner) çektiğine dair birçok bulgu var. Hatta bazı tarihçiler, durumu bir adım öteye taşıyarak insanlığın en eski geleneğinin vücudunu süslemek, yani bir nevi makyaj yapmak olduğunu bile iddia ediyor. Fakat aradan milenyumlar geçmesine rağmen makyajın tam anlamıyla popülerleşmesi yalnızca 100 yıl öteye, 1910’ların sonu ve 1920’lerin başına dayanıyor. Hem yeni teknolojilerle maskara gibi ürünlerin geliştirilmesi, hem de güzellik endüstrisi ve film endüstrisi gibi günümüz devlerinin ilk adımlarının atılması makyaja yönelik evrensel bir talep oluşturuyor.
Sonrası mı? Aradan geçen bir asırdan sonra makyaj malzemelerinin insana ve çevreye zararlarını konuşmadan geçemeyecek hale geliyoruz. Sık sık kullanılan ruj, fondöten gibi ürünlerin ve rimelin zararları neler, gelin birlikte inceleyelim.
Makyaj Malzemeleri Cildi Yaşlandırır mı?
Makyaj, içinde birçok zararlı kimyasal barındıran malzemelerle yapıldığı için doğru ürünler kullanılmadığı takdirde oldukça zararlı olabilir. Günlük makyajda kullanılan ve zararlı kimyasallar içeren ruj, fondöten, göz kalemi ile maskaranın zararları cildin erken yaşlanmasına sebebiyet verebilir. Makyaj zararları, ürünler yüzde uzun süre kaldığında ve iyi temizlenmediğinde kendini gösterebilir. Gözeneklerin sürekli tıkalı kalması ve yanlış ürün kullanımı cildin hızlı yaşlanmasına sebep olabilecek diğer etkenlerdir.
Makyaj Malzemeleri Doğanın Dengesini Bozuyor
Fotoğraf: Sören Funk
Aslında makyaj malzemelerinin neden zararlı olduğuna dair ipucu, “endüstri” kelimesinde kendini ele veriyor. Eskiden makyaj için dut veya böğürtlen gibi kendiliğinden renk veren doğal kaynaklar kullanılıyordu. Ancak günümüze geldiğimizde güzellik endüstrisi ve sahip olduğu teknolojiler şaşırtıcı derecede zengin. Ek olarak neredeyse tüm malzemeler toplu bir şekilde, fabrikasyon olarak üretiliyor. Hal böyleyken de hem çevreye hem de insana zararlı birçok madde, malzemelerin içine de ambalajlarına da rahatlıkla sızabiliyor.
İlk olarak makyaj malzemelerinin doğaya zararlı yönleriyle tanışalım:
Mikroplastikleri duymuş muydunuz? Makyaj malzemelerinin çoğunda, özellikle de cilt ve ağız bakımı ürünlerinde bulunan bu küçük plastik parçacıkları, maalesef doğada çözünmüyor. Üstelik 5 mm’den daha küçük oldukları için filtrelerden de rahatlıkla geçebiliyorlar. Bu nedenle markalar, mikroplastikler yerine quartz kumu gibi bazı alternatiflere yöneliyor.
Tabii tek sorun mikroplastikler de değil. Bu ürünlerin paketlemeleri de pek doğa dostu sayılmaz. Makyaj malzemelerine yönelik tüketim çılgınlığını da göz önüne alırsak güzellik endüstrisi yüzünden denizlerde yüzen plastik şişelerin haddi hesabı yok diyebiliriz. Neyse ki markalar Back to Mac gibi eski şişeleri toplayarak şişeleri getirenlere ödüller dağıtan birtakım kampanyalar da yürütüyor. Ya da yeniden doldurulabilir şişelere yöneliyorlar.
Makyaj malzemelerinin doğaya verdiği zararlar açısından ön plana çıkan bir başka sorun ise ürünlerdeki kimyasallar:
- Oksibenzon ve Oktinoksat: Bu tehlikeli ikili, dünyanın mercan kayalıkları için tam bir sorun teşkil ediyor. Tam da bu yüzden Hawaii’nin ilk adımı attığı ve birçok devletin de peşinden geldiği bir yasak zincirine yol açtılar.
- Paraben: Paraben’in adını muhtemelen duymuşsunuzdur. Bu zararlı kimyasal, deniz canlılarının dokusuna işledikten sonra çeşitli üreme sorunlarına yol açıyor. Ek olarak tıpkı yukarıdaki ikili gibi Paraben de mercanlar için tehlikeli.
- Triklosan: Şampuan ve diş macunlarında sık görülen Triklosan, deniz bakterisinin tabiri caizse canına okuyor. Bu yüzden de denizin ekolojik dengesini alt üst ediyor.
- Sülfat: Yine diş macunu, şampuan ve duş jellerinde bol miktarda bulunan Sülfat, Togetherband’in araştırmasına göre deniz canlıları için birçok felakete yol açıyor.
İşin üzücü kısmı ise birçok markanın ürünleri, bu kimyasalları içeriyor.
Ayrıca araştırmalara göre güzellik ürünlerinin içerdiği diğer kimyasallar da insan sağlığına zarar veriyor.
Sağlığımız Tehlike Altında
Fotoğraf: pexels.com/kinkate
Makyaj malzemelerindeki bazı kimyasalların insan için de zararlı olduğunu belirtmek kimseyi şaşırtmaz herhalde. Bu açıdan baktığımızda güzellik ürünleri, “ev” diyebileceğimiz her şeyi alt üst ediyor. Hem ilk evimiz olan bedenimizi, hem de tepemizdeki en büyük çatıyı, yani doğayı…
Bu yüzden çevreye zararlı kimyasalların yanı sıra bedenimize hasar verenleri de bilmekte fayda var:
- BHA ve BHT: Bu sentetik antioksidan ikili; birçok üründe, özellikle de rujlarda ve nemlendirici kremlerde koruyucu olarak kullanılıyor. Maalesef ürünleri korurken bizim endokrin sistemimize zarar veriyorlar.
- Fenilendiamin: Ürünlerde CI ile gösterilen bu kimyasal boya türü, yapısında petrokimyasallar içeriyor. Petrokimyasallar da kanser anlamına geliyor.
- Alüminyum: Genellikle ter ve koku önleyici ürünlerde karşı karşıya geldiğimiz alüminyum, koltuk altından vücudumuza sızarak ter bezlerini tıkıyor. Bu yetmezmiş gibi Alzheimer veya göğüs kanserini de tetikliyor.
Dibutyl Phthalate (DBP): Genellikle tırnakla alakalı ürünlerde bulunan DBP, genetik mutasyonlara dahi yol açabiliyor. Bu nedenle Kanada’da kullanımı tamamen yasaklandı.
Kapak Fotoğrafı: Kelly Sikkema