Kamera Arkasına Bakış: Filmlerde Giyilen Kıyafetler ve Mesajları

Kamera Arkasına Bakış: Filmlerde Giyilen Kıyafetler ve Mesajları

Güncelleme Tarihi: 23 Ekim 2021

Her unutulmaz karakterin arkasında dikkatle seçilmiş bir gardırop vardır. Filmlerde giyilen kıyafetler sadece filmin sürükleyici büyüsüne eklenen bir öge değil, aynı zamanda film yapımcılarına hikâyelerini anlatmak için bir araç, karakter ve onu çevreleyen dünya hakkında fikir vermek için bir fırsattır. Bugünkü yazımızda hafızalarda yer etmiş filmlerdeki kostümleri ve arkalarındaki gizli anlamları incelemeye karar verdik. Haydi başlayalım…

Laurie ve Jo – Little Women

Jo ve Laurie

Little Women filminde her karakterin farklı bir tarzı olsa da kostüm tasarımcısı Jacqueline Durran, ortama ve hikâyeye anlam katmak için karakterlerin, özellikle Jo ve Laurie’nin kıyafetlerini paylaşmasına karar vermiş.

Geçmişte geçen bir sahnede, Jo, Laurie’ye bir yüzük hediye ederken Laurie altın rengi, kırmızı benekli bir yelek giyiyor. Daha sonra, Laurie ona olan sevgisini açıkladığında Jo aynı yeleği giyiyor. Durran bu seçimi şu şekilde açıkladı: “Başarmaya çalıştığımız şey, ikisi arasındaki akışkanlığı en iyi arkadaşlarmış gibi vurgulamak, birbirleriyle özdeşleştiklerini ve birbirleri olmak arzularını, paylaştıkları kıyafetlerle göstermekti”.

Bu ikili aynı zamanda bir başka yelek ve ceket de paylaşıyorlar. 

Effie Trinket – The Hunger Games: Catching Fire

Hunger games

Açlık Oyunları’nın ikinci filmi Ateşi Yakalamak’ta filmlerde giyilen kıyafetler ve kostümlerin seçimi, her zamankinden çok daha derin düşünülerek titizlikle gerçekleştirilmiş.

Filmde konu olan Capitol şehrinin bir vatandaşı olarak zengin ve oldukça lüks bir hayat yaşayan Effie, kıyafetleri, saçı ve makyajıyla, adeta şehrin fiziki bir yansıması. Karakteri canlandıran Elizabeth Banks, izleyici bu şehrin vatandaşına aşina olmadığı için Effie’nin Capitol’ün abartılı yaşam tarzı ve komşu yerleşimlerle arasındaki kopukluğu izleyiciye sürekli hatırlatma sorumluluğunu taşıdığını açıkladı.

Bu filmde Effie Capitol’deki hayatın yıpratıcı olduğunu, diğer bölgelere zarar verdiğini anlar ve bu rahatsızlık hissi onun kıyafet seçimlerine yansır. Sanki fiziksel olarak sürekli gerginlik hissedecekmişçesine belini fazla sıkan kostümler, korseler tercih eder. Kostüm tasarımcısı Trish Summerville’e göre bu seçim Effie’nin kendine işkence ettiğini ifade ediyor. Bu iç kargaşasına ayakkabı tercihlerinde de rastlıyoruz. Summerville, Effie’ye yüksek ökçeli, arkasında topuğu olmayan ve her zaman balerin misali parmaklarının üzerinde yürümesini gerektiren ayakkabılar giydirerek Effie’nin zor bir durumda olduğunu izleyiciye gösterir.

Hermione Granger – Harry Potter and the Goblet of Fire 

Hermonie

Fotoğraf: Wizarding World

Harry Potter kitaplarını okuyanlar bilir. Ateş Kadehi’nde Yule Balosuna giden Hermione’nin elbisesi kitaplarda “periwinkle blue” (lavanta mavisine yakın bir renk) olarak tanımlanırken, film için kostüm departmanının ve prodüksiyonun tercihiyle pembeye çevrilmişti. Hayranlar arasında kitaplardan filmlere yansıyan en çekişmeli değişimlerden biri olan bu renk tercihinin altında esasen önemli sebepler yatıyor. 

Yule Balosunun yer aldığı sahnenin setinde maviler, griler ve beyazlar hâkimken, mavi elbiseli Hermione setin renkleri içinde kaybolurdu. Ayrıca, Cho Chang ve Fleur Delacour’un gümüş elbiseleri de bu renk ailesinde olduğu için kalabalık olan bu sahnede karakterleri birbirinden ayırt etmek zor olacaktı. 

Daha derine indiğimizde bu seçimin karakterle arasında bir bağlantı olduğunu da görüyoruz. Yaşadığımız toplumda pembe renginin feminenlikle bağdaştırıldığı şüphesiz. Hermione’nin “Sindirella anı” olan bu baloda giydiği uçuş uçuş açık pembe elbisesi, makyajı ve saçı etrafındaki erkeklerin (özellikle Harry ve Ron) onu ilk defa genç bir kız olarak görmelerine, fark etmelerine neden olur. Kartal gözlülerin belirttiği gibi pembe elbisesi ile Ron’un pembe dantellerle süslü takımı hoş bir uyum sergilemiştir.

Marla Singer ve Tyler Durden – Fight Club

fight club

Listemizi en ünlü filmlerden biri olan Fight Club’den Marla Singer ve Tyler Durden ile kapatıyoruz.

Filmin karanlık, boğucu atmosferi ve ışığının yanında kırmızı rengin hâkim olduğu bol desenli kıyafetleriyle ön plana çıkan Tyler Durden’ın bu ortama hiç ait olmadığı hissi uyanıyor. Bu zıtlık ile filmin sürpriz sonuna işaret edilmiş olabilir. 

Yeri gelmişken Marla ile ilgili de bir parantez açalım. Filmi izlerken Marla’nın makyajı dikkatinizi çektiyse karakteri canlandıran Helena Bonham Carter’ın bu tercihte önemli bir rol oynadığını belirtmek isteriz. Marla’nın kendi makyajını düzgün yapamayacağını düşünen Bonham Carter, makyöze makyajı sol eliyle yapmasını önermiş. Hikâyenin bütünü içinde çok önemli bir öge olmasa da karakteri özümsememiz, hissetmemiz açısından ince bir ayrıntı olmuş.