İyimserliğin Arkasındaki Bilim

İyimserliğin Arkasındaki Bilim

Olumsuz tecrübelerimizi açıklarken kullandığımız cümle kalıpları, çocukluğumuzdan beri sahip olduğumuz düşünce yapısının yansımasıdır. Ebeveynlerimizin ya da çevremizin etkisiyle davranışlarımız şekillenir. Kötümser yönümüz çoğunlukla bizi büyüten insanların bakış açısıyla oluşturduğumuz bir yöndür. İyi haber şu ki iyimser olmak ve pozitif düşünceye sahip olmak, beynin adapte olma yeteneği ile yaşımız kaç olursa olsun kazanılabileceğimiz bir beceridir. Peki bir yandan iklim krizi ile mücadele ettiğimiz, bir yandan sürdürülebilir bir dünya için çabaladığımız şu günlerde iyimser olmak mümkün mü? İyimserliği tanımlayarak başlayalım…

İyimserlik Ne Anlama Gelir?

İyimserliğin Arkasındaki Bilim
İyimser olmak ne anlama gelir?

Fotoğraf: Anika Huizinga

İyimser olmak, mutluluğu kovalamaktan ziyade hayatı tüm zorluklarıyla kabul etmek anlamına gelir. İyimserlik, karşılaşılan sorunları tüm yönleriyle görebilmek, idrak edebilmek ve çözümü için en doğru bakış açısını geliştirmektir. İyimser bakış açısı, kendinizi ve bir başkasını pohpohlamak ya da olumlu birkaç ifadeyi tekrar etmek değil; olumsuz durumlarla baş edebilme kapasitesidir. 

İyimserlik ve bilim arasındaki ilişkiyi; negatif ve pozitif düşünceye sahip olduğumuz an vücudumuzda aktive olan sinir sistemi ile açıklayabiliriz. Otonom sinir sistemi vücudun temel fonksiyonlarını yönetir ve devreye girecek sistemi belirler. Sempatik sinir sistemi otonom sinir sistemi içinde yer alır ve vücudu kaygı, endişe ya da tehlike durumlarına karşı tetikte tutar; bedenin harekete geçmesini sağlar. Negatif düşünceler birbirini kovaladığında vücut stres hormonu salgılar, sempatik sinir sistemi aktive olur, nefes alışveriş hızlanır ve tansiyon yükselir. İyimser tutum geliştirdiğimizde ise parasempatik sistem devreye girer; vücut sakinliğini korur, sindirim sistemi düzene girer, kalp atışı yavaşlar. 

Gelelim neden iyimser olmalıyız sorusunun cevabına…

Belirsizlik Çağında İyimser Olmak Mümkün Mü?

İyimserliğin Arkasındaki Bilim

Fotoğraf: Robert Ruggiero

Global Wellness Institute verilerine göre insanlar, özellikle içinde bulunduğumuz bu belirsizlik çağında sağlığına daha önem vermeye başladılar. Fiziksel ve ruh sağlığını güçlendirmek için hiç her harcamayı yapmaya hazırlar. Aynı veriler şunu da gösteriyor ki iyimser olanlar, zorluklara karşı daha kolay uyum sağlıyor, esnek düşünce yapısına sahip oldukları için fiziksel ve ruh sağlıklarını koruyabiliyorlar.

Negatif düşüncelerin tekrarlanması ise kronik stresi tetikliyor ve bağışıklık sistemine zarar veriyor. Ayrıca iyimserlerin kötümserlere göre daha sağlıklı maddi durum sergiledikleri, herhangi bir krizden sonra daha kolay toparlandıkları ve para biriktirme konusunda daha becerikli olduğu Frost Bank’in yaptığı “How Optimism Connects to Financial Health” çalışmasıyla da kanıtlanıyor.

Zorlukların ve belirsizliklerin devam edeceği bir ortamda değişen koşullara uyum sağlayabilmek, esnek düşünce geliştirmek ve ruh sağlığımızı koruyabilmek, ancak iyimserliği öğrendiğimiz zaman mümkün olacak gibi gözüküyor. 

Martin Seligman ile Öğrenilmiş İyimserlik Dersleri

İyimserliğin Arkasındaki Bilim
İyimser olmak: Martin Seligman ile öğrenilmiş iyimserlik dersleri

Fotoğraf: Bud Helisson

İyimser olmakla ilgili okunabilecek en iyi kaynak Martin Seligman’ın yazdığı “Öğrenilmiş İyimserlik” kitabı olabilir. Martin Seligman, yıllardır pozitif psikoloji üzerine araştırma yapan ve mutluluğu hem pratikte hem teoride araştıran bilim insanlarından biridir. Kitapta ve pozitif psikolojide yer verdiği birçok çalışma sonucuna göre aşağıdaki adımları izleyerek olumlu bir bakış açısına sahip olabilir, iyimserliği öğrenebiliriz.

  • Dikkatinizi dağıtın. Olumsuz bir düşünceye daldığınızı hissettiğiniz an, dikkatinizi bir çocuğu kandırır gibi başka bir yöne verin. 
  • Sık sık aklınıza takılan bir durum varsa üzerinde çalışmak için bir zaman belirleyin. Negatif düşünceler siz üstüne gittikçe güçlerini kaybeder ve zihninizi meşgul etmezler. 
  • Yazın. Aklınıza takılan, güvende hissetmediğiniz alanları yazın. Yazdıkça düşüncenin kaynağını görecek ve yerine yeni bir inanış geliştireceksiniz.
  • Diğer insanlara karşı kendimizi savunsak da genelde kendimize yönelttiğimiz suçlamaları yönetemeyiz. Bu suçlamaların birer düşünce olduğunu kabul edin ve bir gerçeğe dayanmadığını fark edin. 
  • Sahip olduğunuz iyi şeyleri detaylandırın ve her gün en az üç tane şükredebileceğiniz bir şey bulun.

Kapak Fotoğrafı: Ahmed Zayan