İnsanlık Suçumuz: Oyuncak Bebek Deneyi

Güncelleme Tarihi: 18 Ağustos 2023

Çok yakın zamanda George Floyd’un ölümüyle dünya çalkalandı ama bu olay ırkçılığın ne sonuydu ne de başı. Halen dünyanın çeşitli yerlerinde insanlar kendilerini üst ya da altsınıftan hissediyorlar.

Bunun sözlükteki karşılığı ise “Irkçılık.” İşin kötü yanı, ayrımcılık sadece yetişkinlere uygulanmıyor. Maruz kalınan ayrımcılığın perde arkası ve çocuklardaki yansıması gerçekten ürkütüyor. Oyuncak Bebek Deneyi ırkçılığa maruz kalan çocukların hislerine ışık tutuyor.

Oyuncak Bebek Deneyi Nedir?

1930’larda Dr. Kenneth Clarkve eşi Mamie Clark çocukların tavır ve tutumlarının gözlemlendiği bir deney yapıyorlar. Deneyin amacı ise siyahi çocukların kendilerini nasıl gördüklerini ve kendileri için hangi sıfatları kullandıklarını öğrenmek. 3-7 yaş arası çocuklara renkleri dışında tüm özellikleri aynı olan oyuncak bebekler gösteriyorlar. Onlara sordukları sorularsa hangisini daha sevimli, hangisini daha güzel, hangisini daha çirkin buldukları gibi basit sorular oluyor. Çocuklar büyük çoğunlukla güzel, sevimli gibi pozitif sıfatları beyaz bebekler için kullanırken can acıtan bir cevap geliyor. “Benim bebeğim çirkin, çünkü siyah.” diyor bir Afro Amerikalı çocuk. Deney sonunda çocuklara hangi bebeğe benzedikleri soruluyor ve bir kısmı negatif sıfatlar kullandıkları bebeklere benzediklerini dillendirmemek için odayı terk ediyor, bir kısmı da ağlıyor.

İçselleştirilmiş Irkçılıkla Yaşamak

Bu küçücük çocuklar aile, çevre ve medya kanalları yoluyla öyle büyük psikolojik şiddete maruz kalıyorlar ve bu durum fark edilmiyor ki, çocuklar henüz 3-4 yaşındayken ırkçılığı içselleştirmiş oluyorlar. Siyahi ebeveynler çocuklarını kendilerinin yaşadıklarını yaşamaması için bu tarz düşüncelerden izole etmeye çalışsalar bile çevrelerinde duydukları tek bir söz, gördükleri tek bir bakış onların dünyalarını altüst etmeye yetiyor. Eğer ebeveynler çocuklarına kendi yaşadıklarını anlatırlarsa da çocuklar nefret dolabiliyor. Bunların hiçbiri olmasa dahi çocukların televizyonda ya da bilgisayarda gördüğü tek bir kare, tek bir sahne onların bilinçaltına ırkçılığı kodluyor.

Barış içinde bir dünya hayali gerçekleşebilir mi, bilinmez ama gelecek nesillere barış ve huzur içinde bir dünya bırakmak için yapabileceklerimiz bulunuyor. Eğer varsa çocuklarımıza, yoksa iletişim içinde olduğumuz herhangi bir çocuğa ırkçı bir söylemde bulunmaktan kaçınmamız gerekiyor. Irkın, rengin, yönelimin veya ekonomik durumun bir suç ya da övünç kaynağı olmadığını onlara her fırsatta söylemeliyiz. Etrafımızdaki çocukların izlediği dizi/filmlere, oynadıkları oyunlara dikkat etmek ve onları yönlendirmek huzurlu bir dünya için yapılabilecek en kolay işlerden biri.