İklim Krizinin Psikolojideki Yeri

İklim Krizinin Psikolojideki Yeri

Bir problemin çözümü ancak problemin fark edilmesiyle elde edilir. Fark etmek bilinçli farkındalığı, bilinçli farkındalık ise tepki ve hareketi doğurur. Bu durum bireysel sıkıntılar için de küresel krizler için de geçerlidir. Eğer iklim krizini de problem ve ivedilikle bulunması gereken çözümler olarak ele alırsak süreci ancak problemin tam olarak ne anlama geldiğini idrak ederek hızlandırabiliriz. Ama nasıl?

Küresel ısınma; iklimleri, doğayı, tüm dünyayı da kapsasa aslında çemberin ortasında yine insan ve davranışları yer alır. İnsanın tutum ve davranışları değişmediği sürece, iklim krizi katlanarak kendini hissettirebilir ve belki bir süre sonra bilinçli farkındalığımız bile işe yaramayabilir. Ataletin en geniş anlamda yer bulduğu davranışların değişiminde insanı en iyi anlayan ve tavırlarını açıklayabilen psikolojiden bu bağlamda yararlanmak çözümü bulmak adına fayda sağlar mı? 

İnsanın hangi durumda hangi davranışı sergilediğini inceleyen psikoloji, varoluşçu ve davranışçı kuramların yanında kişiyi anlamı bulmaya iten ekollere de sahiptir. Anlam bilimi olarak adlandırabileceğimiz logoterapi yardımıyla birey, resmin bütününe bakarak sorumluluk alır. Biz de logoterapi ile iklim mücadelesine bir nebze olsun bakışımızı değiştirebilir, problemi ve anlamını olduğumuz yerde değil, karşı tarafta arayarak bulabiliriz. 

Viktor Frankl İklim Krizini Anlatıyor 

İklim Krizinin Psikolojideki Yeri
İklim krizinin psikolojideki yeri

Fotoğraf: Ochir Erdene Oyunmedeg

Viktor Frankl, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi kampında ailesini kaybetmiş, kendisi kamplardaki olumsuz koşullara rağmen yaşamına devam etmeyi seçmiş bir psikiyatristtir. Dayandığı güç ise şahit olduğu tüm olumsuzluklara rağmen deneyimlerinden anlam çıkarabilmesidir.

Küresel ısınma gibi bir krizin içinde anlam ararsak tabiatın bizim için ne ifade ettiğine bakabiliriz. Doğa, insanlığın yaşamına devam edebilmesi anlamına gelir. Sonuç olarak ne kadar fazla plastik kullanırsak o kadar az temiz su kaynağına erişir, ne kadar kırmızı et tüketirsek o kadar az temiz havaya ulaşırız. 

Logoterapi ayrıca çözüm arayan insana değer yargıları empoze etmek yerine yargılama sorumluluğunu hastanın kendisine bırakır. Kişi, bu sayede yerine getireceği sorumlulukların anlamları üzerine odaklanır. Bu sayede herhangi bir itici kuvvete gerek kalmadan gücü kendisinde bulur ve adım atar. 

Global dünyada zafer için geç kalsak da atılacak ufak adımlar her birimizi bu mücadelenin küçük kahramanları yapar. Fakat umutsuzluğun içinde umudu aramak, yenilikçi tekniklerle çözüm bulmak ve tüm bunları öngörülemeyen endişeli bir ortamda yapabilmek oldukça zordur.  Bu da bizi iklim krizinin en güçlü bileşenine yine logoterapi ekolünün içinde yer alan “rezilyans” kavramına götürür.

Rezilyans Nedir?

İklim Krizinin Psikolojideki Yeri
İklim krizinin psikolojideki yeri: Rezilyans nedir?

Fotoğraf: David Clode 

Nazi kampları, stres ve travmayla başa çıkabilmek konusunda en uygun yer olduğu için olabilir, rezilyans geliştirmek de Viktor Frankl tarafından ortaya atılmıştır. Rezilyans; olumsuzluklara karşı dirençli olma, zor koşullarda ön denetim geliştirebilme ve negatif deneyimlerden pozitif sonuç çıkarabilme kapasitesidir. 

Dayanıklılık geliştirmek, çabuk iyileşme bakımından önem taşır. Stres altında ve strese rağmen verimli olabilme, zor koşullara rağmen yaşama katılmayı seçme ve en önemlisi iklim kriziyle yaşanacak zor koşulların değiştirilebileceğine inanma açısından ihtiyacımız olan yetenek, aslında yine logoterapinin içerisinde yer alır. 

Mevsimlerin ve ekosistemin değiştiği bir atmosferde doğa ve insan saygısını tekrar kazanırsak yaşanan tüm olumsuzluklardan anlam çıkarabilir, doğa bilinci ve sevgisiyle hareket ederek trajediyi kazanıma dönüştürebiliriz.

Kapak Fotoğrafı: Rafael Albornoz