Bazıları Çirkin Sever

Güncelleme Tarihi: 14 Kasım 2022

Otomobil dünyasında ‘’Tasarımcıların gözüne gözlük’’ dedirten örnekleri görmeye ve o otomobillerin makus talihlerinin anlatıldığı bir yazıya hazır mısınız? Yollarda görüp ‘’Bunu kim alıp sürüyor Allah aşkına‘’ dediğiniz otomobiller, kimileri için ikonik değere sahip. İşte yolların çoğumuza garip gelen, hatta siyasetçilerin bile yüzlerine benzetilmiş ‘değişik’ üyeleri…

Sektörü ne olursa olsun, üreticiler her zaman farklı olmaya çalışmışlardır. Bu farklı olma arzusu çoğu zaman risk almayı gerektirse de farklı olma adına alınan risklerin bedelleri bazen ağır olmuş, bazen de markanın tarihe geçmesini sağlamıştır.

Otomotiv dünyası da bunun gibi onlarca örnekle dolu. Bu örnekleri, yaşamı boyunca anlaşılamayan ve ölümü ardından değeri bilinen sanatçılara benzetebiliriz.

Evet konumuz ‘çirkin’ otomobiller… Ama neye göre, kime göre çirkin tartışmasına hiç girmeyelim. Kimi zaman öyle otomobiller gördük ki gerçekten 100 kişiye göstersen bir kişi beğenmez. Dahası bu otomobiller alındı, satıldı, kullanıldı. Hatta uğruna Fan Club’lar kuruldu. Kimdi onlar? 

Soruyorum size; tasarımına içinizden bir dolu laf saydığınız otomobilleri hatırlıyor musunuz? Bakalım benim seçkimi beğenecek misiniz?

FIAT Multipla: Kucağına fil oturmuş ve sonradan kalkmış gibi!

Bir Youtuber çok güzel anlatmış bu aracı. Şöyle diyor: ‘’Kucağına fil oturmuş ve sonradan kalkmış gibi. ‘’ 

1998 yılının sonları ve İtalyan üretici FIAT’ın MPV segmentinde aileler için güzel bir seçenek sunması adına yaratılmış bir garip otomobil Fiat Multipla. Önden ayrı, arkadan ayrı garip olan otomobilin içi de rakiplerinden oldukça farklıydı. En önemli farklılığı önde 3, arkada 3 kişilik olmak üzere toplam 6 kişilik kapasitesi ve kocaman bir bagajı olmasıydı. Üstelik tüm bunlar 4 metre sınırından daha kısa bir mesafede tamamlanıyordu. Ülkemizde çok zor bulabileceğimiz bu model Avrupa’da epey ses getirdi dersek yalan olmaz. Ancak bu ses getirme operasyonu satış başarısı olarak çok yansıyamadı. Çünkü rakibi olarak gösterilen Opel Zafira garip Multipla’mızdan beş kat fazla satıyordu. 

Otomobilin dışı kadar içi de fonksiyonellikte sınır tanımıyordu. Hiçbir otomobil onun kadar ferah değildi. Kocaman camları ile içeride geniş ve aydınlık bir iç mekân oluşturulmuştu. Sürücünün karşısında da garip ama bir o kadar fonksiyonel bir ön göğüs duruyordu.

Bitmedi! Bu enteresan otomobil 1999’da New York (MOMA) Modern Sanat Müzesi’nde “Farklı Yollar- Gelecek Yüzyıl Boyunca Otomobiller” sergisinde yer aldı.

Fiat Multipla

Peki ne oldu?

Satışa baktığımızda 1999’da 39 bin, sonraki iki sene 50 bin sınırını zorlasa da Multipla gitgide azalan bir trendle yıllık 20 binler bandına düşen bir eğride sattı. 2004’te FIAT şeklini şemalini bir toplayayım ve daha sıradan hale getireyim, belki de halkı anlamadık dedi ve “facelift” yaptı ama o da kar etmedi. İte kaka 2010 yılına kadar neredeyse hayata tutundu Multipla. Ancak otomobil tarihinin en çirkin arabaları listelerine girmekten kendini alıkoyamadı. Kişisel fikrim zamanının ötesinde ama anlaşılmayan bir otomobildi. Yeni şeyleri denemek gençlerin işi, 3 çocuklu ailelerin değil.

FORD Scorpio: Çirkin ama akıllı!

Ford Scorpio Sedan UK-spec 1994–98 görüntüler (2048 x 1536)

Aslında her şey çok güzel başlamıştı. Ford 1985 yılında özellikle Avrupa’da Mercedes ve BMW’ye rakip olabilecek kalitede özellikler barındıran Scorpio’nun birinci neslini piyasaya çıkardı. Yaşı olan okuyucularımız hatırlar; Ford, bu otomobilden önce, bu segmentte kısık gözlü arka stoplarıyla ünlenmiş Granada ile mücadele ediyordu. Birinci nesil Scorpio gayet güzel bir satış dinamiği ile 1994 yılına kadar varlığını sürdürdü. 

1994 yılında ise bomba patladı. Ford yepyeni Scorpio’yu tanıttığında insanlar önce ne olduğunu kavrayamadı. Bir tasarım ancak bu kadar radikal olabilirdi. Ford tasarımcının adını hiçbir zaman açıklamamış ancak satışların gayet güzel gittiğini söylemişti. Zaten bu arada otomobilin teknolojisinde motorunda ve konforunda asla falso yoktu. Tasarımı önden dudakları sarkmış bir balığa benziyordu. Arkadan ise tarif etmesi zor bir şekle sahipti. Basın ise acımasızdı.

İşte size Ford Scorpio için söylenenlerden bir demet: “Aptal bir sırıtış”, “Sarkık burun”, “Kambur çizme”, “Salak gözler”, “Aptal farlar”, “Şişman kanatlar”, “Sürüngen burnu”, “Karışık”, “Kutu gibi ama kıvrımlı”, “Böcek gözlü”. 

Son olarak Almanya’daki bir mizah yayını olan Titanic, Ford Scorpio’yu Alman devlet adamı ve dönemin AB komiseri Günter Verheugen’e benzetmişti. Peki bu nevi-i şahsına münhasır araca ne mi oldu? Piyasaya çıkalı 3 yıl olmuşken bir makyaj operasyonuna maruz kaldı. Ama bu da fayda etmedi. 1998 yılında tarihin tozlu yapraklarına gömüldü. O zamandan beri de Ford, Avrupa’da, D ve E segmentinde sedanla mücadele etmeyi bıraktı desem çok da yanıltıcı bir bilgi vermiş olmam sanırım.

NISSAN Cube: Buzdolabı ve Tuğla Arası Bir Tasarım

Japon insanının zevkleri biraz değişik biliyorsunuz. Bu yüzden aslında bizim hiç görmediğimiz sadece Japonya’da satılan herkesin zevkine hitap etmeyen onlarca otomobil bulunuyor. Nissan Cube da aslında hayatına böyle başladı. Önce Japonya pazarı için düşünüldü. Sonra da Amerika ve Avrupa’da satılmaya başladı. İlk nesli zaten epey eski ama 2. nesli gerçek Cube görünümünü aldı. 

Gerçekten tam bir ‘küp’ olmasa da otomobile bakınca isminin cuk oturduğunu hissediyorsunuz. Nissan, Cube yerine Türkçe bir isim arasaymış gayet ‘Tuğla’ denilebilirmiş. Tarif etmek gerekirse Nissan Cube aslında mütevazı ama karakteri olan bir araçtı. Küçük kompakt MPV olarak segmente etmek sanırım yanlış olmaz. Rakibi kim derseniz, belki hatırlamanız için Citroen C3 Picasso, Nissan Note, Fiat 500L gibi otomobilleri sıralayabiliriz. Tabii onlar da hafiften amorf otomobillerdir ama hiçbiri Cube kadar değişik olamadı.

Cube’un en bariz özelliği tamamen bir dikdörtgen tuğla formunun yanı sıra buzdolabı kapağı gibi açılan bagaj kapağı ve şaşı bak şaşır şeklindeki cam birleşmeleriydi. Evet, Nissan Cube’un yan camları ile arka camları tek bir noktadan öyle birleşiyordu ki bu onu dünyanın en garip otomobillerinden biri haline getiriyordu. 

Profilden çok şaşırtıcı bir görüntüye sahip olduğunu söylemiştim. Birleşme noktaları garip olunca otomobilin arkasının da son derece enteresan bir görüntüye sahip olmasına şaşırmıyoruz artık.

Otomobilin en normal yanı önüydü. Gerçi o da bir minibüs edası ile dik camı yüzünden bolca rüzgâr sesine sebep oluyordu. Peki ona ne oldu? ABD ve Avrupa’da çok tutuldu desek yalan olur. Ancak genel olarak MPV modasının geçiyor olması önce Avrupa ve ABD’de satışının, ardından da Japonya üretiminin durmasına sebep oldu. Gerçi Japonya’da 2019 yılına kadar satışları sürmüştü. Kişisel fikrim tam bana göre bir otomobil olduğu. İtiraf edin, bir otoparkta asla diğer araçlarla karıştırmayacağınız tek otomobil olabilir Nissan Cube. 

En Garip Tasarımlı 5 Otomobil

Bu yazıda size adı sanı duyulmamış 1970’lerden kalma garip tasarımlardan bahsedip var olduğunu bile bilmediğiniz otomobillerin aslında tasarımsal olarak biraz garip olduğunu ispata çalışmayacağım. Sadece sizin de hafızanızı şöyle bir tarayıp size çirkin ya da abuk gelen bazı otomobilleri hatırlamanızı isteyeceğim. 

Benim kafamda yer etmiş hani ‘’Müdürüne yazıp şikâyet edesim var’’ dediğim en garip tasarımlı 5 otomobili sizinle paylaşmak istiyorum:

  1. Ördek gözleri ile bir tuhaf 1995 Model Honda Civic
Honda Civic Sedan (1995)
  1. Kambur Felek 2006 Model Peugeot 206 Sedan 
Peugeot 206 206 Sedan
  1. Oyun Hamuru Kıvamında 1990 Model Mazda 121
mazda 121
  1. ‘’Şair burada ne demek istedi’’ 2002 Model Renault Aventime 
  1. Değişiğim, Değişiksin, Değişik… 2006 Model SSang Young Action