Arura Sergisi | Art On

Arura Sergisi | Art On

Art On Pera, 26 Kasım 2022 tarihine kadar Ozan Türkkan’ın Arura başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Bu sergi, 2008’den bu yana çeşitli sergilerde çalışmalarını gösteren yeni medya sanatçısının beşinci kişisel sergisi olma özelliği taşıyor.

Serginin hüviyetini ele veren kısmı biraz teknik bir konu olduğu için basın bülteninden aynen aktarıyorum:

Arura sergisi; geçiş formları (transitional forms), biyoçeşitlilik (biodiversity), biyolojik formların doğadaki fraktal geometrik yapısı ve bu geometrinin zaman içindeki değişkenliği konularına odaklanıyor.

Bir araştırma projesinden doğan bu sergide, Biodiversity Heritage Library’de (Biyoçeşitlilik Mirasi Kütüphanesi) yüzyıllardır incelenen 2 milyondan fazla çizilmiş canlı formu yeniden analiz edilmiş, yaklaşık on bin çizim ve imaj taranmış ve iki binin üzerinde yaratıcı kodlama (Creative Coding) ve yapay zeka araçları kullanılmış. İşlenen bu canlı formların geometrileri çıkarılmış ve yerleştirmelerde kullanılmak üzere yeniden oluşturulmuş.

Arura Sergisi | Art On

 

Kulağa ne kadar çetrefilli geldiğinin farkındayım. Üretim süreçlerinin içerisine kodlama sistemleri dahil olduğunda pratiğin sahası büyük oranda evriliyor. Böyle bir süreçte sanatsal kabiliyetlerin yanına bir de bütün jargonu ve tekniğiyle “mühendislik” dahil olmuş oluyor. Haliyle üretimin bu kısmı, sanatsal pratikler açısından kavramsal olarak tartışılabilse de içerik olarak kritik edilebilir bir şey olmaktan çıkıyor. Ayrıca “Bunu ben de yaparım.” safsatasını en çok bozguna uğratan üretim yöntemi bu olsa gerek. Fakat üretim yöntemi tercihinin pratikleri dışında kalan bütün süreç, halen daha sanatsal bir sohbetin konusu olabilir. Ben de çetrefilli kısmı geride bırakıp bu bölümlere odaklanmak hevesindeyim.

Arura sergisine üç farklı derinliğin kıyılarında gezerek yakınlaşmak istiyorum. Bunlardan ilki, akıllara ilk önce ve doğal olarak evrim teorisini getiren geçiş formları kavramından doğuyor. Bu kavram, durağan olmayan evrim süreci içerisindeki herhangi bir noktada gözlemlenebilen bütün türler için söylenebilir. Evrim sürekli olan bir hadise olduğu için örneğin biz modern insanlar, şempanzeler ve ortak atamız olduğu düşünülen Orrorin tugenensisler birer geçiş formudur. İşin biyolojik boyutunu bir kenara bırakıp farklı bir açıdan baktığımızda bahsetmek istediğim ikinci derinliğe yaklaşmış oluyoruz…

Arura Sergisi | Art On

 

Biz modern insanlar olarak baktığımız yerden kendimizi bir tür sonuç gibi görsek de aslında sürekli bir değişimin sürekli değişen bir durağından başka bir şey değiliz. Her an; farkları milyonlarca yıl sonra gözlemlenebilecek kadar mikro değişimlerin üzerimizde cereyan ettiği nihayete ermemiş, sürekli oluş halinde olan şeyleriz. Bu noktadan baktığında zihnimiz, ne denli küçük ve fakat ne kadar büyük bir şeyin parçası olduğunu görebiliyor. Tabiatın kompleksliği, giriftliği, tarihselliği ve çalışma prensibindeki örüntü, geçişkenlik ve değişkenlik karşısında bahsetmek istediğim üçüncü derinlik noktasına yaklaşıyoruz;

Hayranlık…

Dilerseniz bu hayranlığı tekil bir tabiat algısı ile ya da bir inanç öğretisi içerisinde hatta isterseniz Spinozavari bir tavırla Tanrı’yı tabiatın içerisinde keşfederek açıklayın. Hiç fark etmez. Her halükarda küçücük manzaraların inşa ettiği bu büyük resim baş döndürücü. Ozan Türkkan’ın Arura başlıklı bu gösterisi ise bizlere, bu bir bütün olarak tahayyül etmesi zor resmin göz alıcı bir temsilini sunuyor.

Görseller: Arura Sergisi, Ozan Türkkan, Art On