Açıl Susam Açıl: Daha Barışçıl Bir Dünyaya Açıl

Açıl Susam Açıl: Daha Barışçıl Bir Dünyaya Açıl

Binbir gece masallarının en gözdelerinden biridir Ali Baba ve Kırk Haramiler… Açıl Susam Açıl masalı denince hazine dolu bir mağaraya açılan kapısı, etrafına korku saçan Kırk Haramileriyle bu hikayeyi okumayanımız yoktur. Günümüz pedagoji ve ahlaki anlayışından uzak bir bakış açısıyla yazılan bu masal da diğer masallar gibi çocuklarımıza “eleştirel düşünme” yetisini kazandırmak için güzel fırsatlar sunuyor.

Masalı incelemeye başlamadan önce aklımızın cebine atmamızı istediğim bazı tanımlar var.

Herkesin temiz ve sıcak suya, içi yemek dolu buzdolabına, güvenli ve huzurlu bir eve ihtiyacı vardır. Ağacın yeşili, gökyüzünün mavisi herkes içindir. Daha güzel ve adil bir dünya için daha fazla “iyi” olana ihtiyacımız var. İşte buradaki iyinin karşılığı, anlamını neyle doldurduğu veya kafamızda nasıl bir resim canlandırdığı çok önemli… En temel iyiliklerden biri, tüm dünya kültürlerinde kabul gördüğü üzere dürüst olmak ve kesinlikle çalmamaktadır. Buradan bakıldığında hırsızlık, başkasının emeğinin üstüne konmak ve dürüst olmamak kötü olarak tanımlanıyor. Buna itiraz edecek aklıselim bir insan tanımıyorum. Bu iyilik tanımını cebimize atalım.

Masala geçmeden önce uğramak istediğim bazı gazete haberleri var. Aslında belirli bir haber linki vermeyeceğim. Haberden ve başlıktan bahsedince böyle onlarca haber okuduğumuzu hemen hatırlayacağız. “Çanta içinde bulduğu 100 bin Türk lirasını polise teslim etti.”, “Sokakta bulduğu cüzdanı sahibine teslim etti.”, “Kağıt toplayan çocuk çöpte bulduğu 10 bin Türk lirasını polise teslim etti.”… Böyle çokça haber görür dururuz. Haber dediğimiz şeyin çarpıcı ve meraklandırıcı olmasını bekleriz öyle değil mi? Peki bu haberlerde çarpıcı ve olağan dışı olan şey ne ki her defasında dönüp dolaşıp farklı isim ve şekillerde karşımıza çıkıyor. Cebimizdeki “iyi” tanımına baktığımızda bunun çok normal bir davranış olduğunu görüyoruz. Tüm dünya başkasının emeğinin üzerine konmamak, hırsızlık yapmamak konusunda hemfikir değil mi? Hal böyle olunca kime ait olduğunu bilmediğimiz bir paranın ya da herhangi bir eşyanın sahibine ulaşabilmesi için onu yetkili kişilere vermek sıradan bir davranış olmalı. Cebimizdeki iyilik ve kötülük tanımları bize böyle söylüyor. Ancak haberler bunu olağanüstü bir durummuş gibi veriyor. Sanki normalde aklımızın cebinde olan bambaşka şeylermiş gibi… Sanki bir başkası olsa o paraları kendi harcarmış gibi… 

Bir başkasının parasını harcayabilmek için oysa hırsız olmak gerekiyor. Tüm dünya hırsız da bir o kağıtçı çocuk mu dürüst? Ya da kağıtçı çocuk kendisinden beklenmeyen bir davranış yaptığı için mi haber oluyor? Bu haberler bize ne demek istiyor? Demek ki hepimizin doğru kabul ettiği bu iyilik durumu gerçekleştiğinde herkeste bir şaşkınlık yaratıyor. İyiliğin yarattığı şaşkınlık halini de aklımızın cebine sıkıştırıp nihayet masalımıza geçebiliriz.

Ali Baba ve Kırk Haramiler

Ali Baba ve Kırk Haramiler masalında iki aile var. Bunlardan biri her gece aç yatan Ali Baba, eşi ve çocuğu diğeri dükkan sahibi ve işleri gayet iyi olan cimri ve para düşkünü Kazım amca ve eşi… Herkesin malını mülkünü çalan ve tüm bunları gizli bir mağarada saklayan Kırk Haramiler de masalımızın diğer karakterleri… Tüm bu karakterlerin dışında bir de özellikle Ali Baba ve ailesi tarafından çok sevilen evin kölesi ve hizmetlisi Meryem var. 

Bu hikayenin anlatımına göre bu Kırk Haramiler kötü karakterler. Haram yiyorlar. Yani kendilerine ait olmayanları çalıyorlar. Ellerinde kılıçları var. Belli ki insan da öldürüyorlar. Masal boyunca bu Kırk Haramiler’den öyle çok korkuluyor ki… Onlardan her şey beklenir hale geliyor. Ali Baba Kırk Haramiler’in mağarasını keşfediyor. Ve kendine birkaç çuval altın alıyor. Şimdi hemen cebimizdeki tanımlara bakalım. Ali baba bir başkasına ait olan altınları buluyor. Peki bu altınları sahiplerine ulaştırmak için Kadı’ya ya da Sultan’a mı gidiyor? Hayır! Çuvalları alıyor ve evinde gizliyor. Başta kardeşinden dahi gizliyor. Yani hırsızlık yapıyor. Çaldığı kişi de hırsızdı zaten diyebilirsiniz. Peki o zaman hırsızları neden gidip Sultan’a anlatmıyor. Çünkü o da bu durumdan faydalanmak istiyor. 

Çünkü Ali baba çok fakir… Karnı aç… Zaten ihtiyacı kadarını alıyor. 

Masalımız bize böyle söylüyor. Bunun kabul edilebilir bir şey olduğunu söylüyor. Dünyada tüm insanların karnının tok olmasını kim istemez. Diyecek bir şeyimiz yok. Zaten cebimizdeki diğer tanım bize “Ali Baba altınları alıp polise giderse şaşırtıcı olur.” diyor. Dolayısı ile şaşırmıyoruz. Sonrasında da Ali Baba tüm altınları halkla paylaşıyor. Belki bu sayede altınlar sahiplerini buluyordur. Böylece Ali Baba tüm altınların üstüne konmaya çalışan bir hırsız tanımına girmekten kurtuluyor ve kardeşi Kazım gibi cezalandırılmıyor.

Masalımızda aklımızın cebinde olmayan, okuyunca bizi derinden sarsması gereken en önemli karakter zaten Ali Baba değil, “Meryem”. Meryem genç ve güzel bir kız ama evin kölesi… Her işe koşturuyor ve sahiplerini çok seviyor. Hatta öyle çok seviyor ki onların iyiliği için Kırk Haramiler’i öldürüyor. Öldürme biçimini buraya yazmak dahi istemiyorum. Çünkü çok canice… Masalımız bu hareketinden dolayı Meryem’i ödüllendiriyor. Onu kölelikten kurtarıyor. Hatta Ali Baba’nın oğlu; bu cesur, güzel ve temiz kalpli kızla evleniyor. Masalımıza göre kötüyü öldürmek onu cezalandırmak suç değil. Çünkü fırsatını bulsalardı Kırk Haramiler bu aileyi öldürecekti. Peki Meryem kızımız ne yapabilirdi? Aileyle birlikte kaçabilirdi? Bir yetkiliye gidebilirdi. Yardım isteyebilirdi. Bu haramilerin yargılanmasını sağlayabilirdi. Ama yapmadı… Çiçek sular gibi, hayatının akışının bir parçasıymışçasına haramileri öldürüverdi. 

Masal da biliyor bunun şaşırtıcı bir durum olduğunu aslında… Çünkü bu Kırk Haramiler’i mecburen bahçeye gömüyor. Çünkü aslında dışarıda bir otorite var. Bu otorite sebebe ve kim olduğuna bakmadan katile ve hırsıza aynı cezayı veriyor. Şimdi bu güzel kızımız Meryem, Kırk Haramiler’i öldürdü diye hapislerde mi çürüsün? Masalın gönlü buna razı gelmiyor. Diğer kahramanların aklından bile geçmiyor. Çünkü onlara göre Meryem kanatsız bir melek… 

Çocuk reyonlarında sıkça karşımıza çıkan bu masalı her ne kadar 7 yaş üstü bulsam da çok daha küçük çocuklara okunması için resimlenip satıldığını biliyorum. Ben oğluma “öldürdü” gibi kelimeleri zarar verdi diye değiştirerek okuyorum. Çünkü Meryem’in yaptıkları korku filmlerini aratmayan cinsten… Çocuklarımızın kabus görmesine sebep verebilir. 

Bu masalı eleştirel bir bakış açısıyla okumak için çocuğunuzu yönlendirebilirsiniz.

Sen Olsaydın…

Mesela çocuğunuza “Sen, açıl susam açıl denince açılan bir mağara bulsaydın ne yapardın?” diye sorabilirsiniz.

İçeri yalnız girmeye çekiniyor genelde çocuklar. Belki sizinki girecektir. Kendisine ait olmayan bu altınlarla ne yapacaktır. Normal hayatta ne yaptığınız üzerine konuşabilirsiniz. Biz yaşadığımız sitede bize ait olmayan bir oyuncak bulduğumuzda onu görevliye veriyoruz. Belki siz de benzer bir olaydan yola çıkarak altınları görevliyle buluşturabilirsiniz. Ama Ali Baba çok aç! Karnı nasıl doyacak… Masalı okuyan çocuğunuzun bu açlıkla empati kurup Ali Baba’ya üzülmemesi mümkün değil. Belki Ali babaya iş bulabilirsiniz. Böyle bir zamanda çocuğunuz Ali Baba olsaydı nasıl bir işte çalışırdı? Eminim birbirinden ilginç işler bulacaktır. 

ali baba ve kırk haramiler

Kendi Sonunuzu Yaratın…

Karakterler üzerinden ilerledikçe sıra Meryem’e gelecektir. “Fiziksel olarak bir insanın bir başka insana zarar vermesi kabul edilebilir bir şey değildir.” bilgisiyle bu masalın bu zorba karakteri nasıl da normalleştirip ödüllendirdiğine çocuğunuzla birlikte şaşırabilirsiniz. Hatta çocuğunuzla birlikte sonrasında oyuncaklarından birini Meryem yapıp onu yargıç karşısına dahi çıkarabilirsiniz. Evet Haramiler kötü adamlardır, hırsızlardır ama bu Meryem’e de kötü olma hakkını vermiyor değil mi? Saray muhafızlarına teslim edilebilir ya da başka görevlilere…

Yazılan her şey doğru değildir. Söylenenler de… Bu bakış açısını kazanan insan; günümüz mecralarına da bu gözle baktığında bizlere doğru ya da yanlış diye söyleneni sorgulayacaktır. Daha sağlıklı ve barışçıl yarınlar için sorgulayan çocuklar yetiştirmemiz çok önemli. Siz de masalları ve ilginç gördüğünüz gazete haberlerini okuyup çocuğunuzla birlikte tartışabilirsiniz.