Teknoloji Savaşları: Apple vs Samsung

Teknoloji Savaşları: Apple vs Samsung

Teknoloji dünyası, yapısı itibarıyla her geçen gün değişime ve gelişime açık bir durumda. Kıran kırana geçen pazar payı mücadelesi ise bizler için okuması bir hayli zevkli rekabet hikayelerini doğuruyor. Teknoloji savaşlarında yakın dönemin en çok bilinen karşılaştırmasını konu ediniyoruz. İşte karşınızda tasarım önderi Apple ile köklü endüstriyel dev Samsung’un rekabeti…

Köklü Şirket / Küçük Girişim

Samsung şirketi Güney Kore’de 1 Mart 1938’de kuruldu. İlk kurulduğu günlerde gıda toptancılığı yapıyorlardı. İkinci Dünya Savaşı ve Kore Savaşı’ndan fazlasıyla etkilendi. Savaş sonrası yeniden yapılanmaya giderek aldığı yatırımlar ile şeker ve tekstil fabrikası kurdu. 1960’lara gelindiğinde lojistikten tekstile pek çok alanda üretim yapan şirket, yeni bir atılımla elektronik endüstrisine kaymaya başladı. Pek çok ünlü elektronik firmasının alt üreticisi olarak çalıştı. Bu dönemde şirketin mottosu ucuz elektronik aletler üretmekti. 1980’lere doğru gerekli tecrübeyi kazanarak televizyon, radyo ve telefon üreterek sektörde büyük bir paya sahip oldu. 

Tam bu sıralarda dönemin ünlü firmalarında çalışan birkaç mühendis toplanarak Steve Jobs’un garajında bir teknoloji firması kurma kararı aldı. Son dönemin revaçta olan sektörlerinden kişisel bilgisayar pazarında yer edinmek isteyen genç girişimciler, kendi bilgisayarlarını üretmekte kararlıydı. 1975 yılında ilk defa kendi işletim sistemleri olan MacOS’u geliştirmeye başladılar. 1976 yılında resmi olarak şirket kuruldu. ‘Apple 1’ bilgisayarıyla sektöre giriş yaptılar fakat bu model yalnızca 200 adet üretildi. İmkansızlıklar sebebiyle neredeyse tamamen el yapımı olan bilgisayarlar büyük ilgi gördü ve hepsi satıldı. Bunun sonrasında Apple 2 ve Apple 3 modelleriyle devam eden şirket, yüksek bir ivme kazandı. 1980 yılında halka arz edilmesiyle birlikte birkaç günde devasa bir şirket halini aldı. Modern tarihin en ünlü logolarından olan elma logosu da bu dönemde seçildi. Pek çok hikayeye konu olan elma logosu, o dönemde gökkuşağının renklerini içeriyordu. Bir rivayete göre bu elma logosu, bilgisayarların mucidi olarak kabul edilen Alan Turing’e ithafen yapılmıştı. Alan Turing, bilime olan tüm katkısına rağmen eşcinsel olması sebebiyle zorbalığa maruz kaldı ve siyanür içeren bir elma yiyerek intihar etti.

Gelecekteki en büyük rakiplerinden birinin kuruluşundan bihaber olan Samsung, 1980’lerde yaptığı teknolojik atılımlar sayesinde gitgide büyüdü. Samsung firması, Apple’ın aksine yalnızca teknolojiye bel bağlamıyordu. Birçok alanda yatırım yaparak endüstrilerarası devasa bir şirket halini almıştı. Tekstil, inşaat, elektronik parça ve araba sektörlerinde dahi söz sahibiydi. Öyle ki bugün dünyanın en çok bilinen gökdelenlerinden olan Burj Khalifa ve Taipei 101’in altında Samsung’un imzası var. Tüm bu yatırımlarla birlikte 2000 yılında yaşanan ‘Asya Krizi’ sonrası ellerindeki para bolluğunu çok iyi değerlendiren Samsung, dünyanın dört bir yanına fabrikalar ve bayiler açarak dünya çapında tanınan bir şirket halini aldı. 

Farklı Tarzlar

telefon teknolojisi

Görsel: Steve Jurvetson

Samsung, kurulduğu günden beri iyi ürünü en uygun fiyata üretmeyi amaçlarından biri olarak görüyordu. Bu nedenle dönemin en uygun fiyatlı televizyonları, telefonları ve radyoları hep Samsung’un elinden çıkıyordu. Apple ise bunun tam tersine niş ürünü pahalı fiyata satarak kendi kullanıcı kitlesini oluşturmayı amaçlıyordu. Apple’ın ilk dönemlerinde bu strateji çok başarılı olmuştu. Özellikle tasarım konusunu önde tutan Apple, bilgisayarları ile büyük bir övgü almıştı. 1980’li yıllarda halka açılmasından sonra devasa bir şirket haline gelince 3 mühendisin elinden çıkıp kurumsal bir şirket oldu. Kurumsal şirketin bir getirisi olarak yönetim kurulu oluşturuldu. Yönetim kurulu daha fazla kar marjı yaratmak amacıyla şirketin mottosunu bozarak daha uygun fiyata vasat ürünler üretmek istiyordu. Gelenekçi anlayışın yaratıcısı Steve Jobs ile yönetim kurulu ayrı düştü ve kurucu Steve Jobs şirketten kovuldu. Apple, yönetim kurulunun istekleri doğrultusunda 2000’li yıllara kadar Samsung’un politikasına benzer ürünler üretmeye başladı. Fakat kullanıcısı memnun değildi ve Apple’ın hisseleri düşüşe geçti. Üstüne üstlük 1995 yılında Windows 95’in çıkmasıyla bilgisayar sektörü tepetaklak oldu ve şirket batma noktasına geldi. Son çare olarak Steve Jobs tekrar çağrıldı ve şirketin tüm yetkileri yeniden Jobs’a verildi. 

2000’li yıllara girerken yaptığı yatırımların meyvesini toplamaya başlayan Samsung, telefon sektöründe adı anılan markalardan olmuştu. Fakat 2010’lu yıllara kadar telefon dendiğinde yalnızca iki şey akıllara geliyordu: Nokia ve diğerleri… Nokia’nın tartışılmaz üstünlüğüne karşın yenilikçi ve ucuz telefon üreten Samsung, kullanıcı tarafından tanınır hale gelmişti. Steve Jobs ise bilgisayar üretiminde yeterince ilerlenemeyeceğinin farkına varmıştı ve yeni bir sektör aramaktaydı. 2000’li yılların başında patlayan MP3 Player furyasına uygun olarak iPod’u piyasaya sürdü. Devrim niteliğindeki bu atılım ile birlikte tüm müzik sektörü bir anda dijitalleşmeye başladı. Ufak bir deneme olarak ortaya çıkan iPod, bir anda Apple’ın en çok kar ettiği ürün haline gelmişti. Steve Jobs ise hala doyumsuzdu. Batmaktan kurtardığı şirketi yeniden hak ettiği konuma taşımak için elinden geleni yapmaya kararlıydı. 

iPhone: Öncesi ve Sonrası

iphone 3

Görsel: Wikimedia Commons

Bugün herhangi bir teknoloji meraklısına cep telefonlarını sorduğunuzda mutlaka tarihlerini iki döneme ayıracaktır. iPhone’dan önceki telefonlar ve iPhone’dan sonraki telefonlar… 

2006 yılında artık ikonik olan bir konferansta Apple, telefon üreteceğini duyurdu. 29 Haziran 2007’de iPhone görücüye çıktı. Tasarımıyla dikkat çeken iPhone, hiçbir rakibine benzemiyordu. Neredeyse tamamen ekrandan oluşan ön kasasındaki ikonik tek tuş ile ön plana çıkıyordu. Fütüristik ve sade tasarımı sayesinde kullanıcıdan büyük beğeni toplayan iPhone, bir anda en çok satılan telefonlar arasına girdi. iOS işletim sistemiyle kapalı bir ekosisteme sahip olan iPhone, firmayı yeniden devler arasına soktu. iPhone ile birlikte cep telefonları yalnızca mesaj atılan, mail yazılan ve konuşulabilen araçlar olmaktan çıkıp pek çok özelliği barındıran bir akıllı cihaza dönüştü. Tüm firmalar iPhone’un başarısını görerek akıllı telefon üretimine girdi. Sektörün devi olan Nokia, aynı Apple gibi kendi işletim sistemini üretmek istiyordu. Samsung ise geleceği öngördü ve açık kaynak kodlu bir yazılım olan Android işletim sistemi ile telefonlarını tasarladı. iPhone’un aksine Android işletim sistemi sayesinde pek çok özelliğe sahip farklı modeldeki telefonlarını uygun fiyatlarla piyasaya sürdü. Nokia ise iOS ve Android arasında ezilerek bir anda kaybolup gitti.

Patent Davaları

iPhone yarattığı akımın başka firmalar tarafından kullanılmasından epey rahatsızdı. Öyle ki akıllı telefon furyasını başlatmasına rağmen 2012 yılından bu yana en çok telefon satışı yapan firma unvanını Samsung’a kaptırmaya devam ediyor. Birçok alanda çekişmede olan bu iki şirket, birbirine karşı bir hayli agresif reklam kampanyaları üretmeye başladı. Sonunda çekişme 2011 yılında açılan bir dava ile patlak verdi. Apple, Samsung’a iPhone’un patentlerini ihlal ettiği gerekçesiyle dava açtı. Buna karşı misilleme olarak Samsung benzer gerekçelerle Apple’a 11 adet patent davası açtı. Bir anda şirketler arasındaki çekişme hukuki bir keşmekeşe dönüştü. Hukuki çekişme öyle bir hal aldı ki iki firma da sadece birbirlerine karşı açtıkları davalar için görevlendirdiği hukuk büroları kurdu. 2012 yılında Samsung, patentleri ihlal ettiği gerekçesiyle 1 milyar dolar ödemeye mahkum edildi. Anında temyize götürülen karar, iki şirketin de inadı sebebiyle 2018 yılına kadar çıkmadı. 2018 yılında cezası 538 milyon dolara düşürüldü ve Samsung haksız bulundu. Apple, Samsung’u iPhone’da bulunan yuvarlatılmış köşeler, ön yüz çerçevesi ve uygulama grid yapısı gibi tasarım patentlerinin ihlal edilmesi sebebiyle dava etmişti. Aslında diğer telefon üreticilerinin de sıkça iPhone tasarımından etkilenerek ürünler ortaya çıkarmasına rağmen Apple, Samsung’u nihai rakibi olarak görüyordu. Bu nedenle Samsung’la uğraşmaktan bir an bile vazgeçmedi. 

Apple Samsung davaları denince hemen akla gelen bir internet efsanesi vardır. Gelin konu ona gelmişken açıklığa kavuşturalım. Rivayete göre Samsung davayı kaybederek 1 milyar dolar tazminata mahkum edilir. Buna karşın bir misilleme olarak 1 milyar doları 5 cent’lik madeni paralar şeklinde 30 kamyonla Apple’a gönderir. Her ne kadar hikaye olarak göze hoş gelse de bu yalnızca bir internet efsanesidir ve gerçeklik payı yoktur. 30 kamyon 1 milyar doları taşımanın yakınından bile geçemez. Ufak bir hesapla 5 cent olarak ayrılmış 1 milyar doları taşımak isterseniz 2775 adet tıra ihtiyacınız olurdu. 

Günümüz

iphone teknolojisi günümüz

Görsel: gamersgrade.com 

Pek çok kişiye göre günümüzde Apple, kuruluş ilkelerinden sapmaya başladı. Halen iPhone serisine istikrarlı ve yenilikçi şekilde devam etse de orta sınıf kullanıcıyı yakalamak için tasarım ve donanımdan taviz vererek fiyatlarını düşürüyor. Buna rağmen iOS işletim sistemi sayesinde kendisine bir ekosistem yaratarak kullanıcısını sürekli elinde tutmaya devam ediyor. Samsung ise çeşitleri sayesinde hala en çok satan telefon markası olarak karşımıza çıkıyor. Üst sınıftan alt sınıfa kadar birçok kullanıcıya hitap edecek telefonları bulunuyor. Yenilikçi tavrıyla farklı alanlarda yatırımlar yapan Samsung, yeni bir teknolojik devrimi yaratmaya çalışıyor. Son dönemde pazar payı Çinli üreticilere bölünse de hala iki şirket arasında devasa bir çekişme bulunuyor. Fakat bildiğiniz üzere teknoloji sektörü doğası gereği birbiriyle iç içe. Neredeyse kanlı bıçaklı olmalarına rağmen Samsung, Apple’ın bazı yazılımlarını kullanıyor, iPhone’un önemli donanımları ise Samsung fabrikalarında üretiliyor. Unutmayalım ki finansal çıkarın olduğu durumlarda en büyük kavgalar dahi son bulabilir.