Güncelleme Tarihi: 25 Eylül 2021
Günümüzde, dünyada ve Türkiye’de çoğunlukla pazarlama amaçlı ve içi boş bir şekilde kullanılan sürdürülebilir moda kavramı, bazı markalar için pazarlama ve satışın çok ötesinde bir duyarlılığı ifade ediyor. Bunlardan bir tanesi de Türkiye’yi küresel moda arenasında temsil eden Knitss.
Knitss’in özünde, olabilecek en kaliteli ve doğal malzemelerle tasarlanmış zamansız ve konforlu tasarımlar yatıyor. Bir kadının gerçek kimliğini ve öz güvenini ifade edecek, günün her saatinde ve farklı durumlarda rahatlıkla giyilebilecek tasarımlar, ipliğinden etiketine kadar her detayda doğaya ve geleceğe duyarlı adımlarla bir araya geliyor.
Biz de her sezon ayrı hikayelerden oluşan koleksiyonlarını sürdürülebilir değerlere dayanan küresel bir marka olma hedefinde aşkla tasarlayan Knitss markasının kurucusu ve kreatif direktörü olan Duygu Boz ile Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’ndeki butiklerinde bir araya gelerek markanın değerleri ve sürdürülebilirlik üzerine konuştuk.
Knitss markasının doğuşunu ve bugüne kadar olan serüvenini anlatabilir misiniz?
Tekstil sektörünün içinde geçen çocukluğumla birlikte, hep bir marka kurmayı hayal ederdim. Üretim yaptığımız yurt dışı merkezli dünya markalarını memnun etmek için ciddi bir emekle çalışılırdı. Bu emeğe her şahit olduğumda “Madem bu kadar emek veriyoruz neden bizim de bir markamız yok?” diye düşünürdüm. Tabii büyüdükçe marka kurmanın ayrı bir vizyon gerektirdiğini, hiç de kolay bir yol olmadığını öğrendim. Sonrası da eşimle tanışmamız ve güçlerimizi birleştirmeye karar vermemizle gelişen bir süreç.
Kafamdaki orijinal marka dünyasını gerçeğe taşıyabilmek için bir sene markanın kimliği üzerinde ciddi bir emekle çalıştık. Bu çalışmanın sonucunda ortaya ismiyle cismiyle çok severek kurduğumuz KNITSS çıktı. Bugün dünyada 100’e yakın noktada satışı olan, büyümeyi hedefleyen bir marka KNITSS. Temelinde aşk var; aşkla kurulan, çocukluk hayalinden gerçeğe dönüşen bir marka…
Kendi markasını kurmak isteyen tasarımcı ya da girişimcilere öneriniz ne olur?
Orijinal olmalarını ve tabii çok çalışmaları gerektiğini söyleyebilirim. Bence işin en büyük sırrı, çok sevdiğiniz ve çok inandığınız işi yapmak. O zaman çalışırken beslenip süreçten keyif alıyorsunuz. Sonucunda da daha güzel işler ortaya çıkıyor.
Siz kurulduğunuz günden bu yana hep sorumlu bir marka oldunuz, bu ilkbahar yaz sezonu ile de sürdürülebilirlik adına yepyeni bir döneme girdiniz. Detaylarını dinleyebilir miyiz?
KNITSS olarak “Beautiful Flora” koleksiyonuyla yeni bir döneme giriş yaptık. Doğal kaynakların korunması ve yaşam alanlarının devamlılığı için sürdürülebilir materyalleri öne çıkarmaya başladık. Her sezon yeniliklere imza atan KNITSS olarak doğal yaşamı bozmayan üretim süreçleri ile işlenmiş ve sürdürülebilirlik sertifikalarına sahip organik elyaflar kullanıyoruz. “KNITSS for a better world” söyleminden yola çıkan markamızın bundan sonraki koleksiyonlarını bu anlayışla tüketiciler ile buluşturacağız.
Üretim tesislerinde %100 organik pamuk Global Organik Tekstil Standardı “GOTS’’, geri dönüştürülmüş içeriklerin, sosyal ve çevresel uygulamaların ve kimyasal sınırlamaların gerekliliklerini belirleyen “GRS” ve ormanlarda biyoçeşitliliğin korunmasına yardımcı olan ve doğadan aldığını doğaya geri vermek ilkesini benimseyen ‘’FSC’’ sertifikalarına sahip bir marka olarak bugün olduğu gibi yarın da sürdürülebilir bir dünya felsefesiyle koleksiyonlarımızı tasarlamaya ve üretmeye devam edeceğiz.
Sürdürülebilir esaslara dayalı bir üretim ve satış operasyonu maliyet konusunda büyük bir yük getiriyor. Bu yük doğal olarak fiyatlara da yansıyor. Müşterileriniz ve genel olarak kullanıcılar bu yükü doğru anlamlandırabiliyorlar mı?
Sürdürülebilir esaslara dayanan üretim operasyonu, tahmin edebileceğiniz gibi beraberinde ek maliyetler getiriyor. Buna rağmen yaşadığımız dünyaya duyduğumuz sorumlulukla, tüm süreçlerimizde sürdürülebilir üretim ve yaklaşımı uyguluyoruz. Sürdürülebilir yaşam, dünya üzerinde yaşayan her insan için bir sorumluluk aslında… Bu bilincin büyükten küçüğe yerleşmesini sağlamak hepimizin bizden sonra gelecek nesillere olan borcu olduğunu düşünüyorum.
Sizin koleksiyonlarınızda trendlerden çok stil devamlılığı görebiliyoruz. Tüm markaların trend maratonunda olduğu bir dünyada bu sizi nasıl etkiliyor?
Trendlerin gelip geçici, stilin ise kalıcı olduğunu düşünenlerdenim. Bugünkü dünyada trendler çok hızlı değişiyor ve tüketimi arttırmaya yönelik ciddi bir teşvik var. Ben kişisel olarak da trendlere bağlı olduğumu söyleyemem. KNITSS olarak zaten yeniliklere açık ve yenilikleri, teknolojiyi uygulamayı seven bir markayız, dinamik bir dünyamız var. Kendi çizgimize uygun, yaratıcı ve orijinal fikirleri yine kendi yorumumuzla uyguluyoruz. En önemlisi KNITSS’ten aldığınız bir ürünü, gelip geçici trendlerden bağımsız olarak dolabınızda yıllarca giyip keyifle kullanabilirsiniz.
Markanızı tercih eden kadınların üç ortak özelliğini söyler misiniz?
Seyahat eden, sanat ve doğasever, stil sahibi kadınlar KNITSS kadınının ortak özellikleri olabilir.
Sürdürülebilir üretim ve satış operasyonu yürütmek isteyen markalara hayat kurtaracak üç nasihat verecek olsanız ne olurdu?
Üretirken yaşadığımız dünyamızı tüketmemek,
Az ve öze odaklanmak,
Tüketiciyi bilinçli tüketime ortak etmek.
Sizce dünyanın daha çok yeni marka ihtiyacı var mı?
Yemek yemek gibi giyinmek de temel ihtiyacımız. Hatta giyinmek, bir sanat ve keyif alanı. İnsanların yaşadığımız dünyayı koruma ve çoğaltma misyonuyla hareket eden doğa ve dünya dostu markalara ihtiyacı var. Bunu uygulamayan tüm markalar bana sorarsanız sona erebilir, daha çok çöp tüketime gerek yok.
Eski sezon ürünlerinizi tamire getirenlere bu hizmeti sağlıyor musunuz?
Ürünlerimizde bir sorun, kaçık gibi problemler varsa seve seve yardımcı olabiliyoruz ama triko kesilip biçilemeyen bir ürün olduğundan, terzi ve tamir gibi işlemler ürün grubunun teknik açıdan müsait olmamasından dolayı uygulanamıyor.
Hızlı moda hakkında düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Hızlı modayla arama mesafe koyalı çok uzun zaman oldu. Felsefem az ve öze odaklan, içeriğine dikkat et, kullan at tüketiminden uzak dur.
Günümüzde çok fazla pratiğini gördüğümüz kolektif marka hareketleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin böyle projeleriniz var mı?
Bence çok güzel örnekleri var. Üstelik birbiriyle uyumlu marka, kurum ve tasarımcıların iş birliklerinin güzel sonuçlar da getirdiğini düşünüyorum. KNITSS olarak doğru iş birlikleri ile gelecekte bu tür projelere yer vermeyi düşünüyoruz.
Türk markalarının pahalı olduğu algısı hakkında görüşlerinizi rica edebilir miyiz? Türkiye sürdürülebilirlik konusunda sizce ne kadar farkındalığa sahip?
Maalesef böyle bir algı var ve bu duruma ben şahsım adına çok üzülüyorum. Türkiye bir tekstil ülkesi… Yurt dışında görüp sevdiğiniz ürünlerin neredeyse yarısı, buradaki üretici ve tasarımcıların çalışmaları sonucu ortaya çıkıyor. Sorun, markalaşmaya olan yaklaşımımız. Sanki Türk markası olunca ucuzlaşması gerek gibi bir algı var ki bu çok üzücü. Tüketicinin Türk malının değeri ve ederi konusunda bilinçlendirilmesi ve tercih sebebi olması gerektiğinin öneminin altının çizilmesi gerekiyor.
Sürdürülebilirlik konusu ise dünyada uzun zamandır gündemdeyken Türkiye’de bu konu, son birkaç senedir gündemimize girdi diyebilirim. Sıklıkla gerçekleştirdiğim yurt dışı seyahatlerim, fuar ve organizasyonları yakından takip etmem dolayısı ile sürdürülebilirlik konusunun uzun zamandır uygulayıcısı ve takipçisiyim. Umarım toplum ve markalar bunu trend gibi görmeyip uzun soluklu bir yaşamın parçası haline getirirler. Yaşamın devamlılığı açısından bu konu büyük önem teşkil ediyor.
Özel hayatınızda sürdürülebilirlik çerçevesinde neler yapıyorsunuz?
Öncelikle sürdürülebilirlik her alanda mümkün. İş hayatımda “sustain the fashion’’ ve “KNITSS for a better world’’ söylemimizle bu sezondaki gibi sürdürülebilir üretim ve modayı desteklemeye devam edeceğiz. Bununla birlikte özel hayatımda sürdürülebilirlik adına uyguladığım en temel şey çocuklarımızı bu konuda bilinçli yetiştirmek; böylelikle evdeki yaşam ve süreç kendiliğinden doğaya ve çevreye çok daha duyarlı hareket eder hale getiriyor bizleri. Çöplerimizi ayrıştırıyoruz, tüketemeyeceğimizden fazlasını almıyoruz, az ve öze odaklanıyoruz, su ve elektrik gibi hiçbir temel kaynağı boşa tüketmiyoruz. Felsefe olarak doğa dostu, kaliteli yaşam biçimine odaklı yaşıyoruz diyebilirim.
