Şebo Müzikali Baş Karakteri Harika Bir Köpek!

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları hayvan sevgisini odağa alan farklı bir tiyatro oyununu izleyicilerle buluşturuyor! Bir köpeğin gerçek hikayesinden esinle kaleme alınan Şebo Müzikali izleyicilere duygu dolu bir seyir deneyimi sunuyor. Artık ünlü köpekler arasına giren Şebo’nun sokaktan sahneye uzanan hikayesine dair Genel Sanat Yönetmeni Aydın Sigalı, Yazar Arzu Demirel ve Yönetmen Ersin Ayhan ile yaptığımız röportajı keyifle okumanız dileğiyle…

Şebo Müzikali Genel Sanat Yönetmeni Aydın Sigalı

Şebo’yu eşiniz bulup sahiplenmiş. Şu anda da sizinle birlikte yaşıyor sanırım. Şebo nasıl bir köpek? Onunla günleriniz nasıl geçiyor?

Evet iki yıl önce yağmurlu bir günde eşim Dinçer Yılmaz Sigalı, Şebo‘yu sokakta bularak eve getirdi. Oldukça üşümüş ve aç olduğunu fark ettik. Hemen bir veterinere götürüp sağlık durumunu kontrol ettirdik, ayrıca üzerinde çipi varsa sahibine de ulaşabilecektik. Fakat boynunda tasma iz olmasına rağmen üzerinde çipi yoktu. İki ay kadar ilanlarla sahibini aradık fakat herhangi bir sonuca ulaşamadık, bu iki ay zarfında bizde Şebo‘ya çok alıştık ve Şebo’yu sahiplenmeye karar verdik.

Birlikte zaman geçirmeye başlayınca, Şebo’nun çok eğitimli bir köpek olduğunu fark ettik. Hemen her komutu alıyor ve uyguluyordu, ayrıca aşırı sevgi dolu ve sakin bir köpek olduğu da dikkatimizi çekti. Gerçekten İki yıldır birkaç gök gürlemesine verdiği tepkiden başka havladığını duymadık. Özellikle yağmurlu ve gök gürültülü gecelerde onunla birlikte uyuyoruz.
Şebo’nun en büyük zorluğu kendisini bıkmadan usanmadan, 24 saat sevdirmek istemesi. Bu konuda biraz bizi yorsa da Şebo şu anda evimizin önemli bir ferdi ve neşesi.

Müzikaldeki Şebo nasıl peki? Gerçek Şebo’dan neler taşıyor?

Müzikaldeki Şebo, hemen hemen birebir gerçek Şebo’nun kuklası, oyuncu arkadaşımız Cansu Mengüç tarafından manipüle ediliyor. Cansu, o kadar başarılı bir performans gösteriyor ki, kukla Şebo‘yu izlerken zaman zaman kahkahalar atıyorsunuz zaman zaman aşırı duygulanıyorsunuz. Çünkü müzikalimizde, Şebo’nun bir tiyatro oyuncusu tarafından yağmurlu bir günde bulunması, sahiplenilmesi, tiyatroya getirilmesi, sahneyi sevmesi ve bir oyunun gidişatını kurtarması anlatılıyor.

Tıpkı gerçek Şebo’nun tiyatromuzdaki “fareler ve insanlar” adlı oyunumuzda sahne üzerinde göstermiş olduğu performans gibi. Cansu’nun ve tüm ekip arkadaşlarımızın harika performanslarıyla kuklalar adeta yaşıyor, şarkı söylüyor ve dans ediyor. Bu tarz oyunlarda oyuncuların üst düzey performanslara ulaşmaları gerekir. Ve arkadaşlarımız son derece disiplinli ve başarılı bir şekilde seyirciye hikâyeyi aktarıyor.

Bu iç ısıtan hikâyenin gerçek kahramanı Şebo ise, oyunun finalinde selama çıkıyor. İşte o anda, salonda inanılmaz bir duygu yoğunluğu yaşanıyor. Ama en güzeli, oyundan sonra fuayede, neredeyse tüm seyircinin ve özellikle çocukların Şebo‘yla fotoğraf çektirmek için sıraya giriyor olması. Gerçek Şebo bu durumdan çok mutlu tabii.

Sizce bu müzikal izleyiciyi nasıl etkileyecek?

Seyirci ile kurulan yoğun bağ, bizlerin projeyi tasarlarken kurduğumuz hayallerin gerçekleştiğini, özellikle çocuklarımızın vicdanlı ve sorumluluk sahibi bireyler olabilmesi için bu can dostlarımızla kurdukları duygusal bağın gerekliliğini aktarabildiğimizi ortaya koyuyor. Çünkü insanlar olarak bizlere de sorumluluk düşüyor.

Yaşamı bizlerle paylaşan bu can dostlarımızı, imkanlarımız doğrultusunda sokaklardan ve barınaklardan sahiplenerek hem kendi yaşamımızı hem de onların yaşamını kaliteli hale getirebiliriz. Petshop’lardan onları satın almak yerine, sokak köpeklerini ve barınaklardaki köpekleri sahiplenerek bakımlarını üstlenebiliriz.

Hayvan sevgisinin kişiliği geliştiren, sorumluluk sahibi yapan, vicdanlı bireyler olmamızı sağlayan bir yanı var ve işte tüm bunlar bizi insan yapan temel değerler. Oyunumuzun bu değerleri seyirciye yoğun bir şekilde aktarıyor olması bizleri çok mutlu ediyor. Şebo Müzikali, uzun süre yoğun bir ilgiyle sahnelenecek gibi görünüyor.

Şebo Müzikali Yazarı Arzu Demirel

Şebo’nun hikayesini sahneye taşıma fikri nasıl ortaya çıktı? Bu süreçte sizi en çok etkileyen ne oldu?

Fikir genel sanat yönetmenimiz Aydın Sigalı’dan çıktı. Şebo’nun gerçek hikayesi öyle güzeldi ki bunu hemen kaleme almak istedim.

Yazım sürecinde Şebo’nun sahneye nasıl taşınabileceğini düşünmek heyecanlı bir süreçti tabi. Şebo’nun tiyatro sahnesinde bir karakter olarak hayat bulması hem onun hikayesini ölümsüzleştirmek hem de izleyicilere dokunabilmek için harika bir fırsattı.
Hikâyeyi yazarken, gerçek yaşamın getirdiği duyguları korumaya özen gösterdim. Ancak aynı zamanda çocuklar için eğlenceli ve öğretici bir deneyim yaratmayı da hedefledim.

Şebo’nun maceralarını kuklalar ve müzik eşliğinde sunmak, bu duyguları en iyi şekilde yansıtabileceğimiz bir anlatım tarzı oldu. Metin üzerinde çalışırken yönetmenimiz Ersin Ayhan ile de sık sık dirsek teması halindeydik. Onun köklü müzikal deneyimi bu metni yazma sürecinde bana ışık oldu. Tiyatroyu, hayvanları, çocukları gerçekten çok seven ve işini büyük bir özveriyle yapan Ersin Ayhan ile metin üzerinde çalışmak bence süreçteki en büyük şanslarımızdan biriydi.

Müzikalin çocuklar üzerindeki etkisi hakkında nasıl geri dönüşler bekliyorsunuz?

Sadece çocuklar için değil aslında yetişkinler için de kaleme aldım bu müzikali. Tiyatroya gelip, koltuğa oturan seyircinin, perde kapandıktan sonra tüm canlılara sevgi dolu bakmasını hedefliyorum. Yağmurlu, karlı, soğuk bir kış gününde sokak ortasında tir tir titreyen bir canlıyı gördüğünde yoluna devam etmesini istemiyorum. Dursun, o canlıya baksın, onu anlasın ve yardımcı olsun istiyorum. Sıcakların kavurduğu günlerde kuşlar için penceresine bir kap su koymak aklına gelsin istiyorum. Umarım bu yönde olumlu geri dönüşler alırız.

Bir diğer beklentim de aslında oyunun turneye çıkması. Kocaeli Belediyesi Şehir tiyatrolarında perde açan bu müzikali bence tüm Türkiye ve tüm çocuklar izlemeli.

Şebo Müzikali Yönetmeni Ersin Ayhan

Şebo Müzikali’ni yönetirken yaşadığınız en büyük zorluk neydi? Hikâyeyi tiyatroya taşırken hangi yaratıcı kararları aldınız?

Şebo Müzikali için tek başına çocuk oyunu tanımını kullanmamalıyız diye düşünüyorum. Walt Disney ve Broadway’de üç kuşağın birlikte, keyif alarak izlediği prodüksiyonlar yapılır. Şebo Müzikali’ni sahneye taşırken kurguyu buraya oturtmak istedim. Yani üç kuşak birlikte. Tiyatroya gelsin ve aileler birlikte izlesinler.

Bunu yapabildiğimiz ölçüde Şebo Müzikali’ndeki temamıza ulaşabilecektik. Nitekim hayal ettiğimi de sahnede gerçekleştirebildim. Müzikal eserler sahneye taşımanın kendi zorluklarının yanına bir de kuklalarımız ve onların tasarım, realizasyon ve manipülasyon süreci oldu.

Müzikalde kullandığınız kuklalar ve sahne tasarımı hikâyeyi anlatmada nasıl bir rol oynadı?
Müzikalimizin birçok olmazsa olmazı vardı. Bunlardan bir tanesi de kuklalardı. Türkiye’de bu anlamda çok fazla yaratıcı ve üretici yok maalesef. Tiyatro eğitimi alan ve eli yatkın arkadaşlara kukla ile de ilgilenmelerini tavsiye ediyorum. Kuklalar bizim asıl anlatım aracımızdı.

Çok stilize bir tasarıma gitmek istemedim ben kuklalarda. Eğer insanları sahiplenmeye teşvik edeceksek bunu gerçekçi bir zeminde, gerçekçi bir anlatımla yapmak gerektiğini düşündüm. Dekorda, kuklada, kostümde yani tüm disiplinlerde gerçekçi bir anlatımla gerçek bir etki uyandırmak istedim.

Sizce Şebo Müzikali izleyicilerde ne tür bir farkındalık yaratacak? Özellikle çocuklar ve aileler üzerinde nasıl bir etki bekliyorsunuz?

Etkilerini oyun sonrası hem yetişkinlerden hem de çocuklardan birebir işitmeye başladık zaten. Ailesini ikna edemeyen çocuklar serzenişlerini hemen dile getiriyor oyun çıkışında, fuayede. Oyunun yaratacağı en büyük etki, bana kalırsa çocuklar ve aileler sokaktan ve barınaklardan sahiplenmeyi gündemlerine alacaklar.

Oyun henüz bir hafta oynadı Kocaeli’de. İnanılmaz haberler geliyor. Oyun tüm şehri etkisi altına alacak hayvan sevgisi başlığında. Umarım ulaşabildiği kadar çok çocuğa ulaşır oyun. Hedefi büyük ve özeldi. Etkisi de büyük oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir