1947’de De Beers’in yayınladığı bir reklam kampanyasıyla elmaslarla olan ilişkimiz sonsuza kadar değişti. Evliliğe ilk adımı çağrıştıran pırlantanın sonsuzluğu temsil eden imajı, insanların elmaslarla romantik, duygusal bir bağ kurmasına neden oldu. Hatta Moussaieff Jewellers’ın CEO’su Alisa Moussaieff, elmasların duygusal bağla satın alındığını ve yeri doldurulamayan bir enerji taşıdıklarını belirtti. Peki doğal elmasların yerini yavaş yavaş laboratuvar pırlantası ve elmaslar mı almaya başladı?
Doğal elmaslardan çok daha uygun fiyata satılan, üretimi sadece birkaç hafta süren bulan laboratuvar yapımı elmaslar, özellikle Y ve Z kuşağının ceplerine ve sürdürülebilirlik bilinçlerine hitap ederek sektörü hareketlendirdi. Bu hareketliliğin bir sonucu olarak da laboratuvar yapımı pırlanta kullananlar, sayıca her gün artıyor. Sürdürülebilirlikte önemli bir adım olarak görülen laboratuvar yapımı pırlanta akımı, ABD’nin Federal Ticaret Komisyonu tarafından da olumlu karşılandı. Kurum, 2018 yılının temmuz ayında “elmas” tanımlamasını laboratuvarda üretilen elmasları da kapsayacak şekilde güncelledi.
Laboratuvar Pırlantası Nedir?

Doğada bulunan elmaslar, 3 milyar yıl önce Dünya’nın yer kabuğunun derinliklerindeki yoğun ısı ve basınç koşulları altında, karbon atomlarının kristalleşmesiyle oluşmuştur. Fiziksel görünümü, kimyasal yapısı, parlaklık seviyesi, ağırlık ölçüsü ve atomsal özellikleri açısından doğal elmaslardan farksız olan, laboratuvar ortamında dünyaya merhaba diyen elmaslar da bu basınç ve ısı seviyelerine benzer koşullarda üretiliyor.
Diamond Foundry’nin baş teknoloji yöneticisi Jeremy Scholz’a göre, laboratuvarda pırlanta üretimi, doğal elmasın atomik haritasını taşıyan bir tohum kristaliyle başlıyor. “Kimyasal Buhar Biriktirme” tekniğini kullanarak, bu tohum kristalinin içine koyulduğu plazma reaktörü karbon ve gazlarla dolduruluyor. Oluşumu iki hafta süren elmaslar, gazların elektriksel olarak ayrılmasının yol açtığı karbon atomlarının tohumun yüzeyiyle bağ kurması sonucuyla hayat buluyor. İnsan tarafından “yetiştirilen” bu elmaslar sınıflandırılırken, doğal elmaslar için kullanılan kriterlere tabi tutuluyor.
Laboratuvar Pırlantası Nasıl Üretilir?
Laboratuvar ortamında üretilen pırlantalar; doğal elmaslara benzerdir. Ne açıdan diye soracak olursanız; bu pırlantalar, Mohs sertlik skalasında 10 puan alarak en yüksek sertlik derecesine sahiptir. Mohs sertlik skalası, bir mineralin çizilmeye karşı dayanıklılığını ölçen bir sistem olarak bilinir. Bu özellikleri sayesinde, doğru bakım sağlandığında, doğal elmaslar gibi uzun yıllar boyunca dayanıklılıklarını korurlar.
CVD yani Kimyasal Buhar Birikimi teknolojisindeki gelişmeler sayesinde, laboratuvar ortamında üretilen pırlantaların üretiminde daha verimli enerji kullanımı sağlayarak hem enerji tüketimini hem de maliyetleri düşürmeye yardımcı olur.
Tüm bunların yanı sıra, laboratuvar ortamında üretildiklerinden, nadir bulunan doğal renklerde pırlantaların üretilmesi mümkün hale gelir ve böylece çok daha geniş bir renk seçeneği sunulur.
Üstelik, uzman laboratuvar ekipmanları olmadan, laboratuvar pırlantaları ile doğal pırlantaları ayırt etmek neredeyse imkansızdır. Doğal pırlanta ve laboratuvarda üretilen pırlanta türü arasındaki en önemli fark, oluşum süreci ve zamanı ile ilgilidir.
Laboratuvar pırlantaları, genellikle doğal pırlantalara kıyasla daha ekonomik bir seçenek sunar. Aynı karat ağırlığı ve kalite parametrelerine yani renk, berraklık ve kesime sahip bir laboratuvar pırlantası, doğal bir pırlantadan ortalama %60 daha uygun fiyatlı olabilir.
Laboratuvar Pırlantasının Sürdürülebilirliğe Katkısı

Laboratuvarda üretilen elmasların sera gazı emisyonunun doğal elmaslarınkiyle karşılaştırılması söz konusu olduğunda zıt tespitlere rastlıyoruz. Bazı kaynaklar elmas madenciliğinin karbon ayak izinin laboratuvar ortamında üretilen taşlarınkinden düşük olduğunu belirtirken, başka raporlar ise yer altı madenciliği için kullanılan enerjinin karşılaştırılamayacak kadar büyük olduğunu öne sürüyor. Ayrıca birçok laboratuvar yenilenebilir enerjiye geçiş yapmaya çalışırken, madencilikte kullanılan enerjinin dünyaya zarar veren dizel olduğu söyleniyor.
Madencilikle ortaya çıkan problemler sadece bununla da kalmıyor; elmas madenciliğinin ve işletmeciliğinin yapıldığı bölgelerde su kirliliğine yol açtığı gözlemleniyor. Su kirliliği sadece elmas madenciliğiyle ortaya çıkan bir problem olmasa da bu bölgelerde yaşayan, özellikle yaşamlarını sürdürmek için doğal kaynaklara ihtiyacı olan toplumların sağlığını da ciddi anlamda tehdit ediyor. Ayrıca elmas madenciliği ve kaynak kullanımı, doğal yaşam alanı kaybına yol açmakla ve nesli tükenmekte olan hayvanları da daha fazla baskı altına almakla ilişkilendiriliyor.
Diğer yandan laboratuvar pırlantası ve elmaslarla insan hakları konusunda ilerleme kaydedildiğini görüyoruz. Madencilik sektöründe karşılaşılan en büyük problemlerden biri olan etik olmayan çalışma koşulları, insan hakları ihlalleri, laboratuvar ortamındaki denetimlerle kontrol altına alınabiliyor. Aynı zamanda, madenciler ve üreticilerden tüccar ve perakendecilere kadar birçok oyuncunun rol aldığı süreçte, doğal elmas kaynaklarının izini sürebilmek, çalışma koşullarını ve madenlerden nasıl çıkarıldıklarını belirlemek oldukça zor, zahmetli ve titiz bir takip gerektiriyor.
Bu belirsizlik hem birçok tüketiciyi doğal elmas almaktan uzaklaştırıyor hem de kanlı elmasların önüne geçilmesini güçleştiriyor. Kanlı elmaslar, savaş bölgelerinden çıkarılan, işgalci bir ordunun, bir toprak ağasının faaliyetlerini finanse etmek için satılan değerli taşlara deniyor. İnsanlar tarafından, laboratuvar ortamında üretilen elmaslarla bu sorunların çoğu ortadan kalkıyor.
Ancak, bazı kaynaklara göre, laboratuvarda üretilen elmaslar etik bir ikilemi gündeme getiriyor: İnsan eliyle üretilen elmaslar, doğal elmasların tedarik edildiği daha az gelişmiş ülkelerde gelir ve iş kaybına mı yol açıyor?
Laboratuvar Pırlantası Kullanan Ünlüler
Günümüzde ünlü isimlerin sürdürülebilirliğe etkisi kritik bir öneme sahip. Pek çok insan, severek takip ettiği ünlülerin alışkanlıklarını ve önerilerini dikkate alıyor. Bu nedenle, laboratuvar pırlantası kullanan ünlüler de, sürdürülebilirlik açısından önem taşıyor.
Miley Cyrus, Emma Watson, Meghan Markle gibi pek çok dünya yıldızı, yüzükleri için laboratuvar pırlantasını tercih ediyor. Cara Delevigne ise 2024 yılında düzenlenen Met Gala’da Stella McCartney tasarımı olan lab-grown diamond ile hazırlanmış bir kıyafet ile boy gösterdi. Yine aynı etkinlik içerisinde Ed Sheeran da takım elbisesinde laboratuvar pırlantası kullandı.
Sürdürülebilir pırlanta akımına destek olan bir başka isim ise Penélope Cruz. Kendisi 2019 Cannes Film Festivali’ne lab-grown pırlantalarla katıldı. Rihanna ise doğum günü partisinde lab-grown diamond mücevherleri tercih etti. Lady Gaga ise laboratuvar pırlantası kullanan ünlülerden sadece biri…
Her dönem popülerliğini koruyan mücevherler, sürdürülebilir bir yaşamda da mümkün. Her daim şıklığını korumak isteyenler için laboratuvar pırlantası etkisini artıracak gibi görünüyor.
