Korku, dünya edebiyat tarihinde her zaman en gözde temalardan biri olmuştur. Bugün sizlerle bir his olarak korku üzerine çeşitli spekülasyonlardan korku kitabı önerileri ve korku edebiyatı tarihine varan kısa bir gezinti yapma hevesindeyim.
Spinoza’ya göre tüm duygular üç temel duygunun varyasyonlarıdır. Bunlardan birincisi, insanın kendi varoluşunu anlayışına işaret eden istemedir. Yani arzu. İkincisi neşe ve üçüncüsü neşenin tersi olan keder. Diğer tüm duygular da bu üç duyguya indirgenebilir formlardan ibarettirler.
Peki ya korku?
Kedere mi indirgenmeli?
Öyleyse niçin pek çoğumuz bundan kaçınmıyoruz? Kaçınmak bir yana dursun; bir yaz gecesi ateşin başında birbirimize ürpertici hikayeler anlatmaktan, geceleyin yatakta örtünün altına girip el feneriyle okunan kitaplardan ve yerimizden fırlayıp patlamış mısırları her tarafa saçacağımız filmler izlemekten garip bir zevk alıyoruz. O zaman belki de bir arzudur korku.
Neden olmasın?
Korku Edebiyatı
Korku edebiyatının modern seyrine 18. yüzyıldan itibaren girdiği düşünülür. Dönemin Oxford kontu Horace Walpole’nin 1764 yılında yayınladığı Otranto Kalesi isimli kitap, gotik kurgunun kurucu metni olarak kabul edilebilir. Bu dönemde korku temalı yazılar ‘’bayağı’’ bulunuyordu. Haliyle erkek egemen düzen tarafından dışlandı ve daha çok kadınlar tarafından yazılıp kadınlar tarafından okundu. Avrupa’da modern şeklini alan korku edebiyatı, 19. ve 20. yüzyıl itibarıyla tüm dünyaya yayıldı ve hemen her yerde ilk dönemlerinde pek yüzüne bakılmadı. Bu noktaya kadar ‘’modern’’ kelimesinin üzerinde ısrarla durmamın sebebi ise korku edebiyatının ilkel formlarıyla çok daha eskiye dayanmasıdır. Farklı yerlerde inşa edilmiş hemen her medeniyette bu türün izlerine rastlamak mümkün. Japonya’dan Anadolu’ya kadar yazılı gibi sözlü edebiyatta da korku temalı hikayeler tarih boyunca yazılıp anlatılmış. Bu bağlamda korku edebiyatı aynı zamanda sosyolojik bazı cevapları da içinde barındırıyor.
Doğudan batıya doğru farklı medeniyetlerin korku üzerine yazdıkları eserleri incelediğimizde korku unsurunun şekillenmesinde kültür, coğrafya, politik ortam, din gibi etmenlerin izlerini ve farklılıklarını kolaylıkla görebiliyoruz. Örneğin, yırtıcı hayvanlar üzerinden kurgulanan bir nevi ‘’grotesk’’ figürler farklı coğrafyalarda farklı formlar kazanıyor. Din etkisi de küçümsenebilecek gibi değil. Örneğin Avrupa’da korku unsuru olarak demonik figürlere yer verilirken Anadolu’da cin hikayeleri oldukça meşhur.
Korku Edebiyatı Türleri
Korku edebiyatının içeriğini şekillendiren unsurlar haliyle farklı alt türlerin de doğmasına sebep olmuştur. Konusunu dini anlatılardan alan eserler korku unsuru olarak daha çok şeytani figürlere, hayaletlere ve dünyada bitmemiş işleri olduğu için öbür dünyaya göçemeyen hortlaklara yer vermişlerdir. Bir de yerel hikayelerin evrenselleştiği canavarlar, vampirler ve kurtadamlar üzerine kurgulanan eserler var. Bunların dışında kalan alt türlerin çizgileri ise aslında oldukça net. Lovecraft’ın tekniğiyle özdeşleşen Kozmik Kurgu olarak da bilinen Lovecraftian Kurgu, konusunu mitolojik ögelerden alan Mitsel Kurgu, büyü ve simyacılık gibi konuların işlendiği Okült, büyük felaketler sonrası yaşananların anlatıldığı Apokaliptik Kurgu, psikolojik korku ve mizahi korku gibi pek çok alt tür sayılabilir.
Korku Kitabı Önerileri
Yüce Tanrı Pan – Arthur Machen
Gotik Bilimkurgu edebiyatının çarpıcı eserlerinden birisi olan kitap, Yunan Mitolojisi’nden aşina olduğumuz yarı keçi yarı insan olarak tasvir edilen bir varlık olan Pan’a ulaşma çabasını ve birbiri ardına başlayan doğaüstü olayları konu alıyor.
Cthulhu’nun Çağrısı – H. P. Lovecraft
Kitap, Cthulhu mitinin başlıca hikayelerine yer veriyor.
“Korku ancak gördüğümüzde bildiğimiz bir şey midir? Yoksa bilmediğimizi gördüğümüz şey midir?”
Cehennemlik Yürek – Clive Barker
Frank ismindeki günahkar bir insanın yeni hazlar peşine düşmesi sebebiyle başlayan dehşet silsilesini konu alan bu eser, ayrıca sinemaya da uyarlandı.
Hayvan Mezarlığı – Stephen King
Eser, ölen kedisini hayata döndürmek için komşusu ihtiyar doktordan yardım alan küçük bir kızın ve ailesinin yaşadıklarını konu alıyor.
Kapak Fotoğrafı: Karolina Grabowska