Tüm dünya olarak çetin bir yıl geçirdik. O çetin günler henüz bitmiş değil. Ancak aşılama süreçlerinin başlamasıyla birlikte tünelin ucundaki ışığı gördük diyebiliriz. Önümüzdeki yaz, geçen yazdan çok daha farklı olabilir. Seyahat tutkunlarının şimdiden gözleri parlamaya, beyinlerinde ışıklar yanmaya başladı bile. Zira yaz tatili planları yılın başından itibaren yapılmaya başlanır. Interrail’de de durum farklı değildir. Hayalleri gerçeğe dönüştürecek planlar aylar öncesinden yapılır. Rotalar hazırlanır. Ancak o rotalar zaman içerisinde defalarca kez değişir. Hatta seyahat esnasında bile rotanın değiştiği olur. İnternette Interrail rota önerileri hakkında birçok farklı kaynakta sayısız yazı bulabilirsiniz. Fakat en iyi ve size en uygun rota, kendinizin planlayacağı rotadır. Yine de gezilmesi gereken şehirler konusunda tavsiye almadan rota yapmak pek akıllıca olmasa gerek. Benim size önereceğim 5 kilit şehir olacak.
Barcelona
Fotoğraf: bearfotos
Akdeniz kıyısında bulunan bu güzel ve tarihi şehri, yolculuğunuzun ilk durağı olarak seçebilirsiniz. Anlatılması zor bir atmosferi var. İnsan kendini güvende hissediyor Barcelona’da. Ünlü mimar Gaudi’nin dokunuşlarını her yerde görebiliyorsunuz. Katalan kültürünü de iliklerinize kadar hissediyorsunuz. La Rambla’da yürümek, sahilde oturup bir şeyler içmek gerçekten çok keyifli. Sants isimli tren istasyonundan Avrupa’nın birçok şehrine ulaşmak mümkün.
Roma
Interrail rota oluşturma denince ilk akla gelen şehir muhtemelen Roma. Çoğu insan Interrail macerasına Roma’dan başlıyor. Öyle bir şehir ki, içinde başka bir ülkeyi barındırıyor. Tabii Schengen Bölgesi’ne girdikten sonra Vatikan’a girmek için özel vizeye gerek yok. Kolezyum, İspanyol Merdivenleri, Navona Meydanı, Pantheon gibi dünya tarihini çok yakından ilgilendiren önemli eserleriyle ön plana çıkan bu şehir, bir Interrail rotasının olmazsa olmazlarından. Mimarisine hayran kalmamak elde değil. Zaten İtalya’nın geneli için bunu söylemek mümkün ancak Roma, en göz alıcı şehirlerin başında geliyor.
Floransa
Fotoğraf: Olivier Darny
Rönesans’ın başkenti olma özelliğini adeta ruhunuza işleyen bir şehir. Sokaklarında gezerken kendinizi Rönesans Avrupası’nda hissetmeniz mümkün. Tren garlarından tutun katedrallerine, köprülerinden saraylarına kadar eşsiz bir mimariye sahip bu kuzey İtalya şehri, gezginlerin uğramadan geçmediği yerlerden bir tanesi. Arno Nehri’nde gün batımını Vecchio Köprüsü’nden izlemek tarif edilemez bir tecrübe.
Venedik
Grand Canal ve onun içeriye doğru uzanan kollarıyla birlikte sıra dışı bir şehir Venedik. İtalya denince tabii ki yine mimari ön plana çıkıyor. Rialto Köprüsü ve San Marco Bazilikası gibi önemli yapılar göze çarpıyor. Gondol keyfi mi yaparsınız, dar sokaklarda kaybolmayı mı tercih edersiniz artık orası size kalmış. Geziniz bitince akşam tren garına geçip Avrupa’nın birçok yerine giden gece trenlerinden birine binebilirsiniz. Dolayısıyla Venedik, konum avantajıyla da öne çıkan bir destinasyon.
Budapeşte
Budapeşte, Tuna Nehri’nin ayırdığı Buda(tarihsel adıyla Budin) ve Peşte isimli yerleşim yerlerinin birleşmesiyle ortaya çıkmış bir Avrupa başkenti. Gündüzleri neşeli, geceleri ise ihtişamlı, rüya gibi bir şehir Budapeşte. İki yakayı birleştiren birçok köprü var. Yüzlerce merdiven çıkmayı göze alırsanız Tuna Nehri’nin batı yakasında şehri seyredebileceğiniz güzel bir tepe var. Interrail rota önerileri çerçevesinde de rotanın son duraklarından biri olarak tercih edilebilir. Zira buradan Bükreş’e geçip Bükreş’ten direkt İstanbul’a gelen TCDD trenine binebilirsiniz. Her ikisi de 15 saati aşan yolculuklar olduğu için yataklı vagonlar şiddetle önerilir. Fakat bunu yapabilmek için Schengen vizenizin çok girişli olması gerekiyor. Romanya ve Bulgaristan’ın Türk vatandaşları için koştuğu bir şart bu.
Interrail ile Avrupa turuna çıkıp da bu 5 şehri görmeden dönerseniz kaybedeceğiniz çok fazla şey olacağının garantisini verebilirim. Hep birlikte umalım ki pandemi koşulları önümüzdeki yaza kadar rahatlasın ve yeni yolculuklara yelken açabilelim.