İnka ve Maya Uygarlıklarının Biyolojik Sırrı Neydi?

İnka ve Maya Uygarlıklarının Biyolojik Sırrı Neydi?

Tarihinin en merak edilen uygarlıklarından ikisi… Güneşin çocukları İnkalar ve kıyametin habercileri Mayalar… Onlar, tarihe biyolojik bir sır bıraktılar. Bu sır nedir öğrenmeden ve bu eski uygarlıkların tarihi gizemlerine yola çıkmadan önce bahsetmemiz gereken bir konu var. Tüm dünyanın yüzleştiği koronavirüs salgınının bu konunun içinde nasıl bir yeri olabilir? Gelin birlikte yorumlayalım. 

Tüm dünya, pandemi gerçeği ile mücadele ediyor. Dünya çapında 123 milyondan fazla insana bulaşan ve 2.8 milyona yakın insanın ölümüne neden olan Covid-19 salgını korkutmaya devam ediyor. Ve tabii bu virüsün nasıl ortaya çıktığı ile ilgili sayısız senaryo dolaşıyor. Kimileri bunun bir laboratuvar üretimi olduğunu düşünüyor kimileri de yarasaları işaret ediyor.  

2021’de en son gerçekleştirilen çalışmalara göre Dünya Sağlık Örgütü, salgının başladığı yerde araştırma yaptı ve Covid-19’un doğuşu ile ilgili merak edilen konular hakkında 4 farklı senaryo üzerinde yoğunlaştı. 

İlk teoride virüsün kökeninin yarasalara dayandığı ortaya konuluyor. İkinci olarak Wuhan’da yer alan Huanan Balık Hali işaret ediliyor. Deniz ürünleri, av hayvanları ile canlı hayvanların satışının yapıldığı pazar alanında tavşan, fare gibi hayvanlar da bulunuyor ve bilim ekibi koronavirüsün ilk olarak bu hayvanlar aracılığı ile de yayılmış olabileceğini akıllarında tutuyor. Üzerine en çok konuşulan üçüncü senaryo ise şüphesiz virüsün laboratuvar üretimine dair olmasıydı. Ancak DSÖ yetkilileri, bu iddiaların doğruya işaret etmediğini dile getirdi. Son olarak da Covid-19’un donmuş gıdalar yoluyla başka bir ülkeden Çin’e giriş yapması yönündeki iddia vardı. Fakat örgüt temsilcisi Marion Koopmans, virüsün Çin’e soğuk zincir aracılığı ile gelmiş olamayacağını tahmin ettiklerini söyledi.

laboratuvar deneyleri

Fotoğraf: Chokniti Khongchum

Tüm bunlar konuşulurken net bir gerçek var ki o da; insanoğlu, ekosistemin dengesini bozdukça, doğal kaynakları pervasızca tüketmeye devam ettikçe daha birçok felaket ile karşılaşacak olması. Nitekim yeni tip koronavirüsün ortaya çıkması da gezegenimize verdiğimiz zararla yakından ilişkili.

El Sapo Formülünü Biliyorlardı

Şimdi biraz tarihe gidelim ve eski uygarlıklardan Mayalar ve İnkaların günümüzdeki  iddialarla benzerlik kurulabilecek biyolojik sırlarından bahsedelim. 

inka

Fotoğraf: profile.moldjigualabo.tk

Artık insanlık için atom, hidrojen, kobalt ve plütonyum bombalarının tehdidinden daha da tehlikeli olan farklı bir yok etme formülünden konuşuluyor. Bu formül ise bir biyolojik saldırı. Covid-19 da bir biyolojik saldırı mıdır yönündeki iddiaları pandemi süresince sıklıkla duyuyoruz. Kimilerine göre bir komplo teorisi olan bu iddialar “eğer gerçek olsaydı” acaba tarihteki uygarlıklarla bağdaştırılabilir miydi?

Bu biyolojik saldırıların tarihte de örnekleri olduğu söyleniyor. Ancak o dönemlerde biyolojik saldırı, insan vücudunda tahribatlar yapan bakterilerin üretilmesi şeklinde gerçekleşiyordu. Güneşin çocukları olarak bilinen İnka ve kıyametin habercileri olarak ifade edilen Maya Uygarlıkları, bu yok etme yolunu biliyorlardı. İnka ve Mayaların hazırladıkları biyolojik silahla, insanlığı ya da herhangi bir canlı türünü büyük bir çaba harcamadan ortadan kaldırmak zor değildi.

Tüm bunları esas alarak yakın geçmişe baktığımızda; 1952 yılında Lozan Tıp Fakültesi profesörlerinden Schwarz’ın, Maya ve İnkaların bildiği “el sapo” adındaki formüle göre hazırlanmış bir bakteri formülünü, Paris’te yaşayan bir bakteriyolog arkadaşına şişe içerisinde ulaştırdığı bilgisine erişiyoruz. Bu bakteri formülünün ilk olarak İtalyan Bakteriyolog Sanarelli tarafından Meksika’dan getirtildiği söyleniyor.

Profesör Schwarz tarafından tavşan kanı kullanılarak üretilen bakterinin ismi Myxomatose’tir. Bu buluşun asıl amacı zararlı tavşanları ortadan kaldırmaktı. Fransa’da yer alan Maille Bois (Eure-Et-Loire) Malikanesi’nin 130 hektarlık arsası üzerinde korkunç bir deney yapılmıştı. Ortaya çıkan epidemi ise giderek yayılmış, daha uzak bölgelere sıçramıştı. Bu deneyde zararlı niteliğindeki bütün tavşanlar yok edilmişti. Diğer taraftan koronavirüs salgınının ortaya çıkışındaki ikinci senaryoda canlı hayvan pazarında yer alan tavşan ve diğer canlıların da bu virüse neden olmuş olabileceği yönünde bir teori var. Küçük bir detay da olsa tarihsel bağlantı kurabilmemiz dolayısıyla bu nokta biraz ilginç. Elbette tarihin gizemlerini tam olarak bilemeyeceğiz ancak bazı kaynaklarda Maya ve İnkaların söz konusu öldürücü ve yok edici formül karışımlarını bildiklerine ancak uygulamayı tercih etmediklerine dair bilgiler yer alıyor. Sonuç olarak bu iki uygarlık biyolojik bir sırra sahiptiler ve bunu herhangi bir amaç uğruna kullanmadılar. Dünyamız ise bizlere doğaya verdiğimiz zararın bedelini öldürücü bir virüs ile ödetmeye devam ediyor.