Evlerinize İyi Bakın: Batya Kebudi’nin Klasik ve Moderni Buluşturduğu Evi

Güncelleme Tarihi: 10 Şubat 2021

Pandemi döneminin kendisi için eve dönüş ve müthiş yaratıcı bir süreç olduğunu ifade eden Batya Kebudi’nin Nişantaşı’ndaki evi ile ”Evlerinize İyi Bakın” serisine devam ediyoruz.

Batya Kebudi, pandemi döneminde çıkardığı son koleksiyonunu renklerinden yeniden doğuş olarak nitelendiriyor. Bu yeniden doğuş ve kabuğunu kırma döneminde ise kadının içinde barındırdığı sonsuz renk skalasını keşfettiğini ifade ediyor. Bu koleksiyona paralel olarak kendi iç dünyası ve yaşam alanında da renklerle yeniden doğuşu görüyoruz. En sevdiği obje olarak nitelendirdiği mor koltuğu ve çarpıcı renklerde seçtiği aksesuarlar, adeta bu çiçek açmanın yansımaları gibi…

Moda editörü olarak çalıştığı dergi kapanınca tesadüfen denilebilecek şekilde mücevher tasarımcısı olan Batya Kebudi, dekorasyonda her ne kadar çok iddialı renkler ve formlar kullansa da dengeyi ana rollerin sahibi olan siyah ve beyaz ile kuruyor. Öyleyse gelin Batya Kebudi’nin renkli ve avangart evine hep beraber misafir olalım.

Keyifli okumalar…

BatyaKebudiEvSenin için ev ne ifade ediyor?

Huzuru bulduğum yer. Özelime, evime çok düşkünüm. 

Batya Kebudi’nin evini paylaştığı köpeği Nikki

Yaşam alanlarının ruh dünyamızla ve modumuzla ilişkisi hakkında ne düşünüyorsun?

Evimizin iç dünyamızı yansıttığına inanıyorum. Kalbimden geçen, sevdiğim renkler evimde hayat buluyor. Hem şık hem de sade olmayı severim, sanırım evim de öyle… Avangart bir stilim olduğunu söyleyebilirim. Klasik ile moderni bir arada görmeyi çok seviyorum. Antikacıdan aldığım altın varak aynayı da ultra modern bir koltuğu da aynı alanda görmeniz mümkün.

Salon dekorasyonAnne ve babanın eve bakışları nasıldı?

Her zaman sadeliğe ve rahatlığa özen gösterirler. Ben de bu ideolojiyle büyüdüm. Rahat olmayı çok severim. Evime gelen herkesin de kendisini rahat hissetmesini isterim. Arkadaşlarım da evimde huzur bulursa bu bana mutluluk verir.

Peki onları ifade eden mobilya, obje ve ya da bitkiler hangileri senin için?

Annem murano çok sever. Seyahatlerinden mutlaka güzel muranolar alır. Yıllar önce murano fabrikasına gidip muranonun nasıl yapıldığını izlemiştik, sanırım o gün murano hepimizin hayatına dokunmuş. En son ailemle Ayvalık’taydık. Orada bir antikacıdan harika bir murano aldık; herhalde 40 senesi vardır.

Annem bitkilere hayat veren biri. onları büyütüp kocaman ağaçlar hâline getirebiliyor ve onlarla iletişim kuruyor. Benjamin, devetabanı ve difenbahya her zaman bizimle yaşayan bitkiler arasında.

Renkler ve ışık konusunda ne düşünüyorsun?

Ben sevdiğim renkleri evimde kullanmaktan hoşlanan biriyim. Mor, pembe ve yeşil detayların olduğu bir evim var. Işık konusunda ise loş ışık tercih ediyorum. Özellikle mum ışığını çok seviyorum. Çoğu zaman mum benim için yeterli oluyor.

Bitkiler ve çiçekler senin için ne ifade ediyor?

Lilyum çiçeğini evimde her zaman görebilirsiniz. Onun renkleri ve formu hoşuma gidiyor, kokusunu da seviyorum. Gül de çok sevdiğim çiçeklerden, evime mutlaka her hafta çiçek alırım. Bitki olaraksa şu an sadece devetabanı ve muz ağacım var.

Asla ayrılamam dediğin bir mobilyan var mı?

Antikacıdan aldığım bir koltuğum var. Onu yeniden kaplattım ve mor renk yaptım. Galiba şu sıralar favori mobilyam o koltuk.

Evinde her gördüğünde iyi ki almışım, iyi ki yapmışım dediğin ne var?

Siyah beyaz at tablom; onu Bodrum’da bir sanatçıdan aldım. Tabii bir de atlarım var. Onlar dünyanın çeşitli yerlerindeki pazarlardan antikacılardan veya sanatçılardan aldığım eserler. Hepsini çok seviyorum. 

Evine baktığında atamadığın, satamadığın ve onunla ne yapacağını bilemediğin mobilya ya da aksesuarların var mı?

Mudo’dan aldığım camlı vitrinlerim var. Görüntüsü çok güzel olsa da çok hantal ve oldukça ağır. Artık eskisi kadar da hoşuma gitmiyor. Atsam atamam satsam satamam.

Evinin dekorasyonu mu yoksa kendi giyim kuşamın mı ağır basıyor?

Kendi giyimim tabii ki! Bu sektörde olunca başka türlüsü biraz zor gibi.