Sanat, iz bırakmalı. Bu görüşü kabul edenlerdenseniz yedinci sanat olarak nitelendirilen sinemada da iz bırakan filmler arayışında olmanız oldukça muhtemel. Neyse ki bu arayışımıza cevap verebilecek yüzlerce yapım var. Senaryo yazarları, yönetmenler veya oyuncular, izleyicisinde şok etkisi yaratacak filmler çekmekte her geçen gün daha da ustalaşıyor. O halde gelin, izledikten sonra etkisinden çıkılmayan filmler hangileriymiş; tekrar hatırlayalım…
Awakenings (1990) | IMDB: 7.8
Öncelikle bu muhteşem filme, 7.8 gibi vasat üstü bir puan vermekle yetinen sayın IMDB kullanıcılarını kınıyoruz. Ancak size güvenimiz tam! Filmi izledikten sonra vereceğiniz yüksek puanlarla bu ortalamayı yükselteceğimizden eminiz.
Penny Marshall’ın yönetmenlik koltuğunda oturduğu, Robin Williams ve Robert de Niro gibi iki usta oyuncunun başrollerini paylaştığı Awakenings, gerçek bir hikayeden uyarlanmış. Beyin iltihabı anlamına gelen ensefalit hastalarının hikayesini anlatan yapım, Robin Williams tarafından canlandırılan Dr. Malcolm Sayer karakterinin bir hastanedeki mücadelesini anlatıyor. Tüm tıp otoriteleri tarafından çaresi olmayan bir hastalık olarak görülen ensefalit karşısında pes etmeyen Dr. Sayer, hastalarıyla birlikte zorlu fakat kimi zaman da eğlenceli bir serüvene atılıyor.
Uzun süre etkisinden çıkamayacağınız filmler arasında yer alan 1990 yapımı Awakenings’i hala izlemediyseniz, şimdi tam zamanı!
The Diving Bell and the Butterfly (2007) | IMDB: 8.0
Orijinal adı Le scaphandre et le papillon olan The Diving Bell and the Butterfly, Türkçeye Kelebek ve Dalgıç olarak çevrilmişti. Etkisinden çıkılmayan filmler dendiğinde akla gelen pek çok yapım gibi bu film de gerçek hikayeden uyarlanmış. Elle dergisinin editörü Jean-Dominique Bauby’nin geçirdiği bir kaza sonrası neredeyse tamamen felç kalmasını konu edinen yapım, yaşamın her şeye rağmen devam edebileceğini ispatlıyor. Julian Schnabel’in yönetmenlik koltuğunda oturduğu 2007 yapımı filmde başrolleri Mathieu Americ, Emmanuelle Seigner ve Marie-Josee Croze paylaşıyor.
Memento (2000) | IMDB: 8.4
İz bırakan filmler arasında kesinlikle bulunması gereken yapımlardan bir diğeri olan Memento, usta yönetmen Christopher Nolan imzalı. Çektiği neredeyse her filmle ses getirmeyi başaran Nolan, 2000 yılında vizyona giren Memento filmiyle de ezberleri bozmayı başarmıştı. Guy Pearce’ın başrolünde yer aldığı Memento, alışılagelmiş film kurgularını kullanmıyor. Daha fazlası spoiler vermek anlamına geleceği için detaya giremiyoruz ama Memento bittiğinde, “Ne filmdi be!” diyeceğinizden neredeyse eminiz.
12 Angry Men (1957) | IMDB: 9.0
Siyah beyaz filmleri seyretmekten hoşlanmıyor musunuz? 12 Angry Men’i izledikten sonra bunu tekrar değerlendirmenizi tavsiye ederiz. Özellikle tek mekanda geçen filmler ilginizi çekiyorsa, sinema tarihinin en önemli yapımlarından biri olarak görülen 12 Angry Men’i mutlaka izleme listenize almalısınız.
Henry Fonda, Lee J. Cobb ve Martin Balsam gibi usta oyuncuların bir araya geldiği 12 Angry Men, Sidnet Lumet imzalı bir yapım. Filmde Amerikan hukuk sistemi ve insanların adalet duygusu oldukça çarpıcı bir şekilde ele alınıyor. Bir zanlının suçlu olup olmadığına karar vermesi gereken 12 mahkeme jürisi, bir odaya kapanıyor ve aralarında arapsaçına dönen bir tartışma başlıyor. Etkisinden çıkılmayan filmler arasında ilk sıralarda yer alabilecek bir yapım olan 12 Angry Men, yaklaşık 70 senelik bir film olmasına rağmen hala çok etkileyici, hala çok çarpıcı…
Oldboy (2003) | IMDB: 8.4
Bildiğiniz tüm intikam hikayelerini unutun! İşte karşınızda bu satırları yazarken bile bizi hala derin düşüncelere iten bir film: Oldboy!
Yönetmen Park Chon Wook imzalı 2003 yapımı Oldboy, Türkçeye İhtiyar Delikanlı olarak çevrilmişti. Ancak kulağa oldukça tatlı gelen bu isim sizi yanıltmasın. Filmin hikayesi gerçekten karanlık!
Güney Kore yapımı olan filmde Dae-su Oh isimli bir karakter, gizemli kişiler tarafından kaçırılır. Tam 15 yıl boyunca esir tutulan Dae-su Oh, özgür kaldığında kendisinden çalınan yıllar için intikam almak için oldukça kararlıdır. Fakat tahmin edeceğiniz üzere işler, pek istediği gibi gitmez.
Forrest Gump (1994) | IMDB: 8.8
Eğlence ve hüzün bu filmde bir arada! Uzun yıllardır unutulmayan filmler arasındaki yerini korumayı başaran Forrest Gump, zeka geriliği yaşayan bir adamın çocukluk aşkını bulma hikayesini anlatıyor. Yolculuğu sırasında Amerika’daki birçok önemli olaya da tanıklık eden Forrest, farkında olmadan tüm ülkeyi etkisi altına alıyor. Önemli göndermelerle dolu ve çoğu zaman sizi gülümsetecek filmi izlerken mendillerinizi de hazırda tutmayı unutmayın. Birkaç küçük gözyaşı ansızın karşınıza çıkabilir. Ayrıca filmin 6 Oscar ödülü sahibi olduğunu da hatırlatmakta fayda var.
The Boy in the Striped Pajamas (2008) | IMDB: 7.7
İkinci Dünya Savaşı Almanya’sını bir çocuğun gözünden görmek ister misiniz? Bir Nazi subayının oğlu olan Brono, babasının yeni görevi için büyüdüğü yerden ayrılmak zorunda kalır. Bu yeni yaşam alanlarında kimse yoktur ve Bruno çok yalnızdır. Bir gün tel örgülerin arkasında bir çocukla karşılaşır. Aslında bir toplama kampının yanında yaşayan Bruno için burası sadece keşfedilecek yeni bir yer, sürekli çizgili pijama giyen çocuk ise yeni bir arkadaştır. Savaş sürerken iki çocuğun geliştirdiği bu arkadaşlık beklenmedik sonuçlar doğurur.
I am Sam (2001) | IMDB: 7.6
Sam çevresi tarafından sevilen ve bir kafede çalışan bir adamdır. Bir gün bir hayat kadını kucağında bir bebekle gelir ve kendi çocuğu olduğunu söyleyerek onu Sam’e bırakır. Fakat Sam kendine bile zorlukla bakar çünkü 7 yaşındaki çocuğun zekasına sahiptir. Buna rağmen Sam ve kızı kendilerine eğlenceli bir dünya kurar. Ancak 7 sene sonra yani kızı ve Sam’in zeka seviyesi eşitlendiğinde anne yeniden ortaya çıkar ve kızını almak için Sam’i mahkemeye verir.
The Skin I Live In (2011) | IMDB: 7.6
İlk olarak bu filmin birçokları tarafından oldukça rahatsız edici bulunduğunu belirtelim. Pedro Almodovar’ın yazıp yönettiği İçinde Yaşadığım Deri, bir adam ve bir kadının arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Kadını takıntı haline getiren adam, onu tutsak ediyor ve her anını kameralarla izliyor. Peki, bu ilişki nasıl başladı ve nasıl bu hale geldi? Sürpriz sonlu filmler arasında yer alan The Skin I Live In, BAFTA’nın en iyi yapım ödülüne de sahip.
Big Fish (2003) | IMDB: 8.0
İz bırakan filmler listemizin sonunda çok sevilen bir Tim Burton yapımı var. Masalları çok seven Ed ve realist oğlu arasında yıllardır süren bir çatışma vardır. Birbirlerine kırgın olsalar da son görüşmeleri onları yakınlaştırmaya başlar. Ed artık ölüm döşeğindedir ve hayata veda etmeden önce eşiyle tanışma hikayesini anlatmak ister. Bu son hikaye, tüm aileyi bir araya getirmeyi ve aralarındaki bağı güçlendirmeyi başarır.