Ekolojik Okuryazarlık İçin Ekoloji Terimleri Sözlüğü 1

Güncelleme Tarihi: 25 Eylül 2021

İnsan kavramlarla konuşur ve kavramlarla düşünür. Büyük değişimlerin gerçekleştiği bir çağda yaşıyoruz, bu değişimleri bizzat deneyimliyoruz. İklim krizi, su kıtlığı, gıda güvenliği sorunu, pandemi derken ekolojik ve ekonomik bir çöküşün ve yeniden doğuşun eşiğindeyiz. Karar vericiler ve iş dünyası liderleri ile düşünce önderleri sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomi, ekosistem, organik tarım, adil üretim gibi kavramları çoğunlukla kullanıyor ama bazen de bu kavramları manipüle ediyorlar. Söylenen ve yazılanların gerçek anlamını, neyin hakikat, neyin çarpıtma olduğunu anlamak, kavramların gerçekten ne söylediğini bilmemizden geçiyor. Ve tabii ki doğanın işleyişini anlayabilmek için de bu kavramları bilmemiz gerekiyor. 

Sizlerle Ekoloji Sözlüğü serisinde her ay 3 farklı kavramı paylaşacağız. Bu kavramlar üzerine düşünmek, dileriz hepimize ilham verir, çözümlerin bir parçası olma yönünde adım atmamızı sağlar.

Biyoçeşitlilik Nedir?

Fotoğraf: Tobias Adam

“Çeşitlilik”, farklı farklı özelliklere sahip şeylerin bir arada bulunması demektir. Çeşitlilik, rengarenktir, bereketlidir. Bir orman hayal edin. Bir ormanın görünümü ile bir çam ağacı plantasyonunun görünümü ne kadar farklıdır. Tek tip ağacın sıra sıra ekildiği bir yer ile pek çok ağaç türünü bir arada barındıran bir alan aynı görünmez. Toprağın dokusu aynı olmaz. Sesler aynı olmaz. Pek çok farklı ağaç türünü içeren bir doğal alanda kuş sesleri vardır. Farklı farklı kuş türlerini gözlemleyebilirsiniz. Ağaç diplerinde mantarları, gövdelerinde yosunları ve orman zemininde farklı türden bitkileri görebilirsiniz. Böyle bir ormanda yaban hayatı da vardır. Sincaplar, kirpiler, yaban domuzları, tilkiler ve bazen kurtlar… Böyle bir orman, binlerce böcek türüne de ev sahipliği yapar. Tüm bu farklı türler ve bu türlerin bu ormandaki sayısı/yoğunluğu, bu bölgenin biyoçeşitliliğini oluşturur. Biyoçeşitlilik çoğunlukla bir bölgede yaşayan canlı türü sayısı ile karıştırılıyor. Ancak tür sayısı ile birlikte bu türlerin bu bölgedeki yoğunluğu ve birbirleriyle olan ilişkiler ağı, biyoçeşitliliğin ana göstergeleridir.

Günümüzde “biyoçeşitlilik kaybı” en az iklim krizi kadar büyük bir kriz. Canlı türleri büyük bir hızla yok oluyor ve sayıları azalıyor. Sayılarının azalması, bir arada yaşadıkları diğer canlıları da etkiliyor, ormanımızdaki ekosistem ilişkiler ağı zayıflıyor. İşte biyoçeşitlilik kaybı, bu nedenle bir sorun. Canlı türü sayısı değil, canlı ilişkiler ağı zayıfladığı için.

İklim Krizi Nedir?

Fotoğraf: Gerhard G. By Pixabay

“İklim değişikliğini biliyoruz, şimdi nereden çıktı bu iklim krizi?”

Kavramlar, çağlar içinde dönüşüme uğrar, çünkü gerçekliği yansıtma güçleri azalır. Yıllardır, atmosferdeki sera gazı salımlarının artışından dolayı yaşanan küresel ısınma, aşırı hava olayları, mevsim dışı hava olayları, “iklim değişikliği” kavramı altında toplandı. Fakat bugün, yaşadığımız şeyin bir “değişiklik” değil “kriz” olduğu aşikar. Çünkü, gezegenin iklimini dengede tutan sistemler bir çöküşün eşiğinde. Bu yıl Antarktika, birkaç ay öncesine kadar Antalya’dan daha sıcaktı. Birkaç gün önce kutup ayıları Rusya’da bir köye gelmiş. Çünkü kış uykusuna yatamıyorlar. Kış ortasında baharı yaşıyoruz. Kuraklık ile sel aynı anda yaşanıyor. Tüm bu aşırı ve mevsim dışı hava olayları, doğal döngülerin gerçekleşemiyor oluşu ve daha da önemlisi gezegenimizin iklim koşullarını dengede tutan sistemlerin (kutuplardaki buzul seviyesi, yağmur ormanlarının yok oluşu, mercan resiflerinin ölümü ve yok olan okyanus çayırları) artık bir değişimin değil, krizin içinde bulunduğumuzu gösteriyor. Üstelik bizler, bu krizin önüne geçebilecek son nesiliz. 

Bu yazıyı okuyorsanız, iklim krizine bu kadar şiddetli tanık olan ilk ve bunu engelleyebilecek son insanlardan birisiniz. Bu nedenle artık iklim değişikliği değil, “iklim krizi” diyoruz. Ve o, sadece küresel ısınma/ısıtma’yı değil, aşırı ve mevsim dışı yaşanan tüm hava olayları ile bu olayların sıklığını, gezegenin iklim sistemlerinin çöküşünü simgeliyor. Sanıldığının aksine iklim krizi sadece küresel ısınma/ısıtma ile ilgili değil. Genelde iklim krizi, hava sıcaklıklarının “normal” düzeyde olduğu ya da 10 senede bir aşırı hava olaylarının yaşanmasının normal olduğu iddiaları üzerinden reddedilir. Bu, kavramın asıl anlamının anlaşılmadığını ya da çarpıtıldığını gösterir.

Antroposen Nedir?

Fotoğraf: T. Watanab By Pixabay

Antropos, antik yunancada “insan” demektir. Antroposen kavramı ise insanların hükümdarlığı, insanlığın doğaya etkisinin diğer tüm canlılardan ve ekosistemlerden daha büyük olduğu bir dönemi anlatır. 

Gözlerinizin önüne mega kentleri ve kentler ile ülkeler arasındaki devasa ve karmaşık otoyollarını getirin. Günümüzde insanların yerleşim alanları dünya yüzeyinin çok az bir kısmını oluştursa da insan aktiviteleri gezegenin en uç noktalarında büyük bir yoğunlukla devam ediyor: Okyanuslar, kutuplar, gökyüzü, dağların dorukları ve hatta yeraltı… Sanayi devrimi ile büyük bir ivme kazanan insan aktiviteleri ile insanın doğa üzerindeki etkisinin en yüksek ve diğer canlılara göre en büyük olduğu bir döneme girdik. İnsan aktiviteleri, gezegenin doğal kaynaklarının, yine gezegenin kendini yenileyebileceğinden çok daha büyük bir hızla tüketiyor. 

Büyük ormanları ve farklı ekosistemleri otoyollar ile bölüyoruz. Kentleri betonlaşmaya feda ediyor ve üst üste binalarda bir “Excel” dosyasına sıkışmış gibi, yığınlar halinde yaşıyoruz. Uçaklar ve deniz yolu ulaşımı ile gıda üretim sistemlerine feda ettiğimiz ormanlar, doğanın yaşam destek sistemlerini parçalıyor; bunu da büyük bir ivmeyle yapıyoruz. Son 50 yılda ülkemizdeki sulak alanlarının yarısından çoğu ekosistem özelliğini yitirdi. Son 50 yılda dünyadaki omurgalı canlı türü popülasyonlarının %68’i yok oldu.  

İnsan çağının, doğayı ve yaşamı mümkün kılan sistemleri yok eden bir çağ değil, yaşamı, doğayla uyum içinde olacak şekilde yeniden yaratan bir çağ olmasını umut ediyoruz.