Günümüzün ve gelecek on yılların en büyük tehdidi iklim krizi. Endüstri öncesi döneme göre gezegenimizin 1.5 derece ısınmasının beraberinde sayısız tehlike getireceği yıllardır bilim insanları tarafından dile getiriliyor. Peki, buna karşı toplumsal bir uyanış gerçekleştirmeyi başardık mı? İşte karşınızda son yılların önde gelen kavramlarından eco awakening (eko uyanış) kavramı!
Kitlesel Bir Başkaldırı: Eco Awakening
İnsanların doğayı ve dünyayı bekleyen tehlikelerin bilincinde olmaya başlaması ve hareket geçme dürtüsü hissetmesine eco-awakening yani eko-uyanış deniyor.
İklim değişikliğine inanmayan liderler, imkanı olmasına rağmen harekete geçmeyen büyük şirketler bir yana, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik son birkaç yıldır hiç olmadığı kadar konuşulan ve tartışılan bir konu haline geldi. ‘İnsanlar gerçekten tehlikenin farkında mı?’ sorusuna yanıt aramak için bir araya gelen The Economist ve WWF, cevabın kocaman bir ‘evet’ olduğunu ortaya çıkardı
The Economist Intelligence Unit araştırmasına göre,
- Milyonlarca insan iklim krizinin farkında ve endişeli.
- İklim kriziyle ilgili farkındalığı son yıllarda en çok yükselen ülkeleri Hindistan, Pakistan ve Endonezya gibi gelişmekte olan Asya ülkeleri oluşturuyor. Bu ülkelerin ortak noktası, iklim krizinden ve doğa kayıplarından en çok etkilenen ve gelecekte de etkilenecek ülkeler arasında olmaları.
- 2016 yılından beri Twitter’da doğa ve biyolojik çeşitlilik kaybı hakkında atılan tweetler %65 oranında artış gösterdi. Bu artış; liderlerin, ünlülerin ve influencer kişilerin doğa ve iklim anahtar kelimelerini daha çok kullanmasıyla bağlantılı.
- 2016’dan beri sürdürülebilir yollarla üretilen ürünlere talebin %71 arttığı ortaya çıktı. Tüketiciler daha adil şartlarda üretilmiş, doğaya saygılı ürünleri araştırıyor ve tercih ediyor. 2016-2020 yılları arasında sürdürülebilir (ürün ismi) aramaları, %450 artmış göstermiş durumda.
- Sosyal medyada ve gazetede doğa ve iklim temalı içerikler artış gösteriyor. 2016-2018 yılları arasında medyada yer verilen doğa haberleri, protestolar, kampanyalar %7 oranında artarken sadece 2018-2019 yılları arasında medyada bu haberlerin sıklığı %103 artış gösteriyor.
Araştırma sonucu, insanların eskiye nazaran dünya için çok daha fazla endişelendiğini ortaya koyuyor.
Eco Awakening Neden Önemli?
Eko uyanışın önemi, aslında iklim değişikliğine karşı mücadelenin bireysel bazda değil, toplumsal hareketlerle anlam kazanabileceği gerçeğinde saklı. Evet, dünyadaki çoğu büyük şirket, dünyanın daha kötü hale gelmesi için el birliği ile çalışıyor. Öte yandan dünyanın en değerli şirketleri arasında fosil yakıt üzerine kurulu olan Saudi Aramco yer alıyor. Fakat şimdiye kadar elde edilen başarımlar, insanlığın toplu bir mücadele ile en köklü firmalara ve hükümetlere dahi istediklerini geçirebileceklerini düşünüyor. Çünkü iklim değişikliği söz konusu olduğunda “bıçak kemiğe dayanmış” durumda.
Eco awakening aslında çoktan başladı. Dünyada iklim değişikliğinden etkilenmeyen neredeyse hiçbir birey yok. Yaşanan felaketlere karşı en uzak kişiler dahi önceki senelere kıyasla çok daha farklı iklim olaylarına şahit olduğunun farkında.
Tam olarak bu noktada eko uyanış ve toplumsal bilinçlenme devreye giriyor. Eşiğinde olduğumuz felaketin farkına daha fazla insanın varması, yönetimde söz sahibi olan kişi ve kurumlara konuyla ilgili acil eylem planları harekete geçirmeleri için baskı yapılması gerekiyor. Günümüzde sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği gibi kavramlar ana akım haline dönüşmüş durumda ve fosil yakıt şirketlerinin de dahil olduğu neredeyse her sektör, konu hakkında doğru veya yanlış kendi adımlarını atmaya çalışıyor.
Bizim bireyler olarak sorumluluğumuz, şirketlerin iklim değişikliğine mücadele konusundaki samimiyetini sorgulamak ve gelecek nesillerin tehlike altında olduğunun bilincinde olarak her defasında daha fazlasını istemek.
Eko Uyanış Devrimi Halkın Elinde
Daha önce de bahsettiğimiz üzere insanların direkt olarak iklim değişikliği kaynaklı felaketlerden etkilenmesi, eko uyanışın yükselişe geçmesindeki temel nedenlerden biri. Öte yandan büyük bir çoğunluk bireysel olarak ne yapabileceği konusunda yeterli bilgiye sahip değil. Plastik kullanımını azaltmak, çevre dostu beslenmek, düşük karbon ayak izine sahip bir yaşam sürmek gibi değişiklikler iklim krizi ile mücadelede yalnızca sembolik öneme sahip.
Yapılması gereken, -ki eko-uyanış bunun için nokta atışı bir tabir-, sorunun ne olduğunu öğrenmek ve üzerine konuşmak. Bireyler olarak kişisel tercihlerimizi değiştirerek daha az alışveriş yapabilir, geri dönüşüme destek olabilir, suyu beş dakika daha az açık tutabilir veya enerji verimli ampuller kullanabiliriz. Ancak bunların yanında iklim değişikliğini ve doğa sevgisini evde, okulda, iş yerinde, sosyal medyada bilginin doğruluğundan emin olduktan sonra konuşmak, dile getirmek, paylaşmak yapabileceğimiz en önemli şey. Böylelikle The Economist’in araştırmasının da verilerle desteklediği gibi değişim; farkındalığı yüksek bireylerden medyaya, politikacılara, şirketlere, devletlere önayak olacak.
Pew Research Center’ın yürüttüğü bir ankete göre insanların %69’u siyasetçilerin herhangi bir soruna veya adaletsizliğe dikkatini çekmek için sosyal medyanın en iyi araç olduğunu, %67’si ise sosyal değişime neden olacak akımların sosyal medya kanalları aracılığıyla gerçekleştiğini düşünüyor. Bunun en iyi örneklerine 2020 Avustralya orman yangınlarında sosyal medyada başlatılan yardım kampanyasında ve geçtiğimiz yıl düzenlenen Brezilya seçimlerinin galibi Lula da Silva’nın en büyük vaatlerinden birinin Amazon ormanlarının tahribatını engelleme projelerinde rastlanabilir.
Kapak Fotoğrafı: Avi Acl